Çocukluğumuz büyük şair Abdurrahim Karakoç´un şiirlerini okumakla geçti. İlk kez ”Vur Emri” kitabını alıp okumuştum. Sonra bunu diğer kitapları takip etti. Seksenli yıllarda Yeni Düşünce Gazetesinde haftalık yazılarını okuduk. Abdurrahim Karakoç´la doksanlı yıllarda tanıştık. O sıralar haftalık Yeni Hafta Gazetesinde yazıyordu. Ben de Yeni haftanın yazarlarından biriydim. Daha sonra günlük Gündüz Gazetesi yayınlanmaya başladı. Gündüz´de de yolumuz kesişti. Ankara Kolej´de gazete geldiğimde karşılaşıyorum.

       Aradan yıllar geçti. Her devre kafa tutan bu yürekli şaire yaşarken ilk kez seksenli yıllarda bir vefa gösterilmişti.

      Tanıştığımız yıllardı…

      Hayrullah Eraslan o yıllarda Niğde´de Genç Kardelen Dergisini çıkarıyordu. Bazı şairler vefat edince eksiklikleri anlaşılıyor ve değer görüyor. Şairlere yaşarken değer verilmesi gerektiğini düşünmüştük ve Hayrulah´a Abdurrahim Karakoç Özel sayısı çıkarmayı düşündük ve bu fikrimizi de gerçekleştirdik.

Çok mutlu olmuştu. Bana elden verdiği fotoğrafları iade etmemi de istemişti. Fotoğraflarla birlikte epeyce dergi de verdik.

      Karakoç´un vefatının yıl dönümü. Vefatından iki yıl sonra yani 2014 yılında Hayrullah ile kabrini ziyaret etmiştik. Oğlu Enderhan Karakoç ve Hakkı Öznur ağabeyimizle mezarı başında buluşmuştuk. Kızı Mihriban Karakoç Karasioğlu da kabrine gelmişti.

       Abdurrrahim Karakoç müstesna biriydi. Şiir şölenlerine pek gelmezdi. Israrlar sonucu birkaç şiir etkinliğine geldi. Bu etkinliklerinden birinde Kahramanmaraş´ta mütevazı bir binada buluştuk sohbet ettik. O sıralar 28 Şubat´ın baskıcı izlerinin sürdüğü zamanlardı.

Ben de yazdığım iki yazıdan dolayı soruşturma ve akabinde de sürgün edilmiştim. Kayseri´de referansla bir avukat buldum. Avukat Hanım benden 500 mark istedi davayı kazanmak konusunda bir şey diyemem dedi. Çok şaşırmıştım. Kendi davamı kendim açtım.

O sıralar 657 sayılı DMK, disiplinle ilgili bölümleri ve Anayasa kitapçığını su gibi içerek okumuştum. Kendisine durumumu anlattığımda Karakoç bana, "Osman, dedi, benim hakkımda yüzlerce dava açıldı. Bu davaların hiç birinde avukat tutmadım. Hakkımı hep kendim savundum. Hiç bir ceza da almadım. Bu suçlamalar, açılan davalar insanı küçültmez büyütür ve insana büyük bir güç verir."

    Karakoç´la ilgili üç farklı kentte konuşmacı olarak panele katıldım. Şairle ilgili hakkını teslim etmek adına ne söylense azdır. Üstat sözünü esirgemez, hicivli şiirlerinde ve eleştiri eksenli yazılarında kıvrak ve ilmi siyaset gereğince kalemini kullanmıştır. Halkın sesi olmak kolay değildir.

O halkın çektiği sıkıntıları, acıları gören biriydi. Gözlemleri, sezgisi kalemine büyük güç kattı. Kendisini de Türk şiirinde zirveye taşıdı.

Türk şiirinin ustalarından biri olan Abdurrahim Karakoç´a Allah´tan rahmet dilerim. Mekânı cennet olsun.

    Büyük ustayı bir dörtlükle yâd edelim:

    Ben Milletim uğruna adamışım kendimi
    Bir doğrunun imanı, bin eğriyi düzeltir.
    Zulüm Azrail olsa, hep Hakk´ı tutacağım
    Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir.