Şu Suriye meselesini sanırım en iyi açıklayan söz bu olsa gerek. Bu ülkede her şey tam anlamıyla bir Arap saçı. Amiyane tabirle kimin eli kimin cebinde bilen yok. Ülkenin şu anki durumu aylardır tartışılıyor ama çıkın sorun sokaktaki vatandaşın yüzde sekseni olanı biteni anlamış değil.

   Her fert benimsediği politikanın tayin ettiği kanallardan izlediği ile fikir sahibi, inanın hepsi bu. İktidara yakın kanalları izleyenler ile muhalif kanalları izleyenlerin edindiği bilgiler ne ise tartıştığı kişiye sattığı da o minvalde.

   Suriye ile yatıp Suriye ile kalktığımız şu aylarda zaten başka bir şey düşünemez olduk. Neredeyse Ülkenin kuzeyindeki tüm kasaba köy ve şehirleri ezberledik. Şu anda sokaktaki vatandaşın ezbere bildiği şeyler; koridor, 400 küsur kilometre, 32 metre derinlik, güvenlikli alan, Amerika, Rusya…

   İşin aslını, neler olduğunu, gelecekte nelerin olacağını bilen yok.

   Dahası iddia ediyorum her gün yüzlerce kez adını duydukları. Konuşurlarken ağızlarından düşürmedikleri IŞİD,YPG, PYD, ÖSO, MSO, ne demektir, kimlerden oluşur, amaçları nedir? Sorun bilen yoktur.

   PKK, YPG, PYD kimlerden oluşuyor, hangi ülkeler bunları destekliyor ve neden?

   Amerika Esat’ın yanında mı karşısında mı? Esat’ın gerçek ordusu hangisi? Ülkenin milli ordusu var mı? Ülkede destek bulan örgütlerden hangileri ve amaçları nedir?

  1. Abed el Alia El Başar liderliğindeki eski adı ÖSO yeni adı SMO; ABD ve Körfez ülkeleri destekliyor. Bizimle birlikte hareket ediyor. Suriye ordusundan kaçan askerlerden ve subaylardan oluşuyor. Rejimle sorunları var, bizimle PKK ve PYD ye karşı savaşıyor. Bünyesi içinde Suriye Şehitleri Birliği, Cabel Zawiya şehitleri birliği, Suriye’nin özgür doğmuş evlatlar birliği gibi gruplar var ki bunların çoğu radikal guruplar. İlerde ne yöne kayarlar belli değil.
  2.  Al-faruk, Al-tohid, Al-fatah, Al-İslam gibi küçük ama etkili gruplar da var ve bunları ne zaman nereyi destekleyecekleri belli değil. Şimdilik ÖSO içinde yer alıyorlar.
  3. Peygamberin Zürriyeti Bölükleri. 7000 civarında silahlı üyesi var
  4. El Asala A. Watanmiya. 15000 civarında silahlı gücü var.
  5. İSLAMİ CEPHE: Selefi İslami eğilimli yaklaşık 50000 kişiden oluşan ÖSO ile El- Kaide arasında köprü görevi kuran, Başer Esad’a karşı birlik oluşturan bir güç.
  6. EL NUSRA, EL-Kaide yanlısı bir grup.
  7. HALKIN KORUYUCULARI BİRLİĞİ bilinen adıyla (YPG): Bir yandan cihatçı gruplara karşı savaşırken diğer yandan PKK ile birlikte Kürt halklarının sözde koruyucuları görünümünde.

      Görüldüğü gibi zıvanadan çıkmış bir ülke. Allah hiçbir ülkeyi bu hale düşürmesin. Eğer elinizde değerli bir şey varsa onu elde etmek için leş kargası gibi dalda tüneyip bekleyen emperyalist güçler- eğer biraz da paraya gözünüz açsa- en uygun zamanda toprağınıza dalacak demektir.

  Ki nitekim Arap baharı adıyla yıllarda dalda tüneyen leş kargaları coğrafyaya saldırdılar. Dillerindeki; özgürlük, demokrasi, hak, hukuk adalet, halkları korumak falan olsa da asıl amaçlarının lanet olası fosil yakıtlar olduğunu bilmeyenimiz yok.

    Zamanında Golan tepelerinin ardına yerleşen İsraillilerin toğrağı, Filistin topraklarının binde biri bile değilken bastırıp parayı aldıkları her karış toprakla bu gün hem demografiyi hem de toprak alanını nasıl  tam tersine dönmüşse, Kürtlere özgürlük adıyla PKK’yi  PYD’yi, YPGyi besleyen, İslami cihat vaadiyle kamplarda özel olarak vahşileştirilen IŞİD militanlarını dolarlarla, Eurolarla süit odalarda besleyen ABD, RUSYA ve AVRUPA devletleri şimdi ellerini ovuştura ovuştura olanı biteni izlemekteler.

    Tüm bu hormonlu gruplara karşı en demokratik hakkımız olan savunma ve güvenlik meselemizi, yıllardır görmezden gelerek olandan bitenden sinema filmi çıkarma hevesindeki çatlak yöneticili ülkelerden de bir şeyler beklemenin beyhude olduğu bir gerçektir.

   Orada burada imzalanan abuk sabuk anlaşmalardan medet umacak değiliz elbette ama şu lanet entegrasyondan da kopamayız. Bu kürede mecburen tüm ülkelerle içli dışlısınız. Aramızda kilometreler de olsa saniyesinde kontak kurulabilecek bir çağdayız bu nedenle her türlü ilişkiyi de diplomatik olarak yönetebilmeliyiz.

   Eğer söz konusu vatansa gerisi teferruattır sözü bizim için bir düstursa, oldukça akıllı bir siyaset, dengeli bir dış politika, zekice bir planla her şeyin üstesinden gelmek mümkün.

   Ha…. Denilebilir ki bu toprakların geleceği bundan yıllar önce bilmem ne masalarında değiştirildi, başka türlü şekillendirildi, yeni bir dünya kurulacak ve bu coğrafyanın şekli değişecek.

   Valla daha dünyadaki hiçbir ülke cesaret bile edemezken bu ülke bir kez Kurtuluş mücadelesi verdi. Gerektiğinde bir kez daha verir ama öyle başka ülkelerin çıkarları için kıytırık üç beş ülke için, parasal gücüne güvenerek bölgede söz sahibi olduğunu iddia edenler için de inadına gerekli her türlü girişimi yaparak- ki bunun içinde esad ile görüşme de dahil-  niyetler boşa çıkarılmalıdır.