TÜRKÇE ADI     : ASMA AĞUSTOS BÖCEĞİ

YÖRESEL ADI   : YEŞİL BAĞSİKADI 

LATİNCE ADI    : KLAPPERICHICEN VIRIDISSIMA

İNGİLİZCE ADI : CICADA 

Tanımı :

Genel rengi üniform olarak sarımsı yeşildir. Açık yeşil renk¬te olan bireylerine rastlandığı gibi sarımsı olanları da görülür. Baş sarımsı yeşil renkte, ocelli' ise kırmızımsı renktedir. Kanatlar saydam, ön kanatlarda uzunluğuna olan kalın damarlar yeşilimsi renktedir. Hortum kısa olup orta coxa'lara ancak ulaşır. Dişilerde ovipozitör kullanılmadığı zaman kendine has yuvası içinde bulunur ve takriben 7 mm uzunluktadır. Vü¬cut uzunluğu kanatlar hariç 17-23 mm'dir. Nimfler sarımsı renkte olup erginlerden tamamiyle farklı bir görünüşe sahiptir. Ön bacakları kazmaya elverişli bir biçimdedir. Yumurtaları iğ şeklinde olup 1.7-1.9 mm uzunlukta, ilk bırakıldığı zaman beyazımsırenktedir. Ancak zamanla sarımsı bir renge dönüşür.

Yayılışı : 

Yunanistan, İtalya, Suriye, İsrail, Irak, "Ürdün, İran, Rus¬ya (Ermenistan, Azerbeycan, Türkistan) ve Afganistan'da bulunur. Yur¬dumuzun batı kesimlerinde bulunduğu bildirilmekte ise de (Bodenheimer 1958) esas itibariyle yaygın olduğu ve zarar yaptığı yerler Güneydoğu Ana¬dolu bölgesidir. Bu bölgede özellikle Gaziantep, Maraş, Adıyaman, Ur-fa, Mardin, Sürt, Diyarbakır ve Elazığ'da bulunur. Batı Anadolu bölgesinde bu türe tarafımdan hiç rastlanmamıştır. 

Konukçuları : 

Polifag olan bu tür, Güneydoğu Anadolu bölgesi bağlarında gerçek bir problem halindedir. Asmadan başka kavak, iğde gibi ağaçlarla devedikenlerinde de yaşar. Rusya'da pamuk, armut, dut, devedikeni ve Ccrihamus'lazda (Stackelberg, 1932); İran'da ise kara¬ağaç, iğde, kavak ve meyan kökü (Davatchi et Vojdani, 1966) gibi bit¬kilerde de bulunduğu bildirilmektedir. 

Bitkilerdeki zararı iki şekildedir. Birincisi dişiler yumurta bırakırken meydan ı gelir. Dişiler yumurta bırakmak üzere ovipozitör'leri ile özel¬likle genç dalları, asmalarda ise bir yıllık dalları yarar ve açtıkları yarık¬lar içine yumurtalarını dizer. Yumurta bırakılan yerler yara halini alır (Sekil 44. B1. Bu eibi dallar eelisemeverek zavıf kalır, bövlece de bitki verimden düşer. Fazla saldırıya maruz kalan dallar ise kurur. 2'ci şekildeki zararı erginler ve özellikle nimfler, bitkileri beslenmek için sokup emmek suretiyle meydana getirirler. Erginler yaprak ve sürgünleri sokup emerek beslenirler. Erginlerin bu türlü zararları önemli değildir. K. viridissima'nm asıl zararını nimfier yapar. Bunlar topiak altında yaşadıkları sürece bit¬kilerin köklerini sokup emerek beslenirler. Bu türün yurdumuzda en çok zarar yaptığı bitki asmadır. Nimfler tarafından beslenmek üzere saldırıya uğrayan asmalar gelişemezler. Bunlar asma köklerinde büyük bir kuvvet¬le ve oburca beslenerek bitkilerin özsuyunu devamlı şekilde emerler. Bu¬nun sonucunda asmalarda gelişme yavaşlar veya durur, bitkide boğum¬lar arası kısalır, yaprakları küçülür ve asma adeta bir çalı halini alır (Şe¬kil 44 A). Bu gibi asmalar karşıda» bakıldığı zaman çok defa dagger {Kiphinerna spp.) nematodlarm bağlarda sebep olduğu kısa boğum hastalığı ile karıştırılabilir. Bu gibi asmaların verimleri büyük oranda düşer, üzüm¬ler cılız kalır ve kaliteleri de bozulur. Şiddetli saldırılarda asmalar tama-miyle sararır ve kurur. Anbaroğlu (1967)'na göre 90.000 hektarlık olan Gaziantep bağ alanının % 20'si bu zararlı ile bulaşıktır. Mardin, Diyar¬bakır, Siirt, Urfa gibi illerin bağ alanlarının bir çok yerleri gerçekten bu böctkten önemli şekilde zarar görmektedir. Bu bölgedeki bağlarda ortalama olarak % 25 zarar yaptığı söylenebilir. Bu durum dikkate alın¬dığında asma ağustosböceğinin Güneydoğu Anadolu bağcılığı için ne büyük tehlike olduğu kolayca anlaşılır. Bu havalide yapılan bazı gözlem¬lerde (Mardin, Ömerli), bir asma dalında dahi bazan 6-7 yarık izine rast¬lanmış ve bir asma kökünde 50'den fazla muhtelif dönemde nimf sayılmış¬tır. İran'da da bu zararlının bağlarda % 50 kadar ürün kaybına sebep olduğu Davatchi et Vojdani (1966) tarafından bildirilmiştir. Rusya'nın Transkafkasya bölgesinde ise bu böceğin pamukların yaprak ve kökle¬rinde zarar yaptığı kaydedilmiştir (Hargreaves, 1948).

Biyolojisi : 

Biyolojisi yurdumuzda oldukça iyi araştırılmıştır. Top¬rak altmda gelişmesini tamamlayan nimfler, Güneydoğu Anadolu böl¬gesinde takriben haziran başlarında toprağı terkeder. Bunlar asma ve diğer bitki ve ağaçlara tırmanarak kendilerini belirli yerlere sıkıca iliş¬tirirler. Daha sonra hareketsiz kalan nimfin thorax derisi üstten yırtılarak ergin dışarıya çıkar. Bu müddet 3-4 gün sürer. Son nimf gömleğini terke-den ergin, bir kaç saat içinde normal görünümünü alır. Nimf gömleği ise uzun süre olduğu yerde kain. Anbaroğlu (1967)'na göre, erginlerin ömür¬leri 12-13 gün olup, bir dişi hayatı boyunca 600 kadar yumurta bırakır. Davatchi et Vojdani (1966)'ye göre, yeni ergin hale gelen bireyler 4-5 gün geçtikten sonra çiftleşmeye, bundan 2-3 gün sonra da dişiler yumur¬talarını bırakmaya başlar ve bir dişi hayatı boyunca 300-500 arasında yumurta bırakır. Dişilerde yumurtlama 3-5 gün sürer. Aynı yazarlar di¬şilerin iran'da kiraz ve elma ağaçlarına da yumurta bıraktıklarını, nimf dönemlerinin 3-5 yıl sürdüğünü ve bu esnada da 7 dönem geçirdiklerini bildirmektedir.
Dişilerin dallarda yumurta bırakmak üzere açtığı yarıkların uzunluk¬ları 4-6 cm arasında değişir. Her bir yarık içine ortalama 30 kadar yu¬murta bırakır. Yumurtaların gelişme süıesi iklim koşullarına göre değiş¬mek üzere 3-5 hafta devam eder. Bu süre sonunda açılan yumurtalardan çıkan nimfler, bulundukları bitkilerin hemen altına isabet eden yere dü¬şer ve kısa zamanda da toprak içine girer. Toprak içine giren nimfler, hemen beslenmek üzere bitki kökleri ararlar ve stylet'leri vasıtasıyla bun-ları sokup emmeye başlarlar. Nimfler toprak içine ilk girdiklerinde her¬hangi bir bitki kökü ile beslenmeye koyulurlar. Fakat bunlar er veya geç asma köklerine ulaşırlar. Erginler temmuz ayından itibaren tarlalardan

kaybolmaya başlar. Nimflerin toprak içinde bulundukları derinlikler ik¬lim koşullarına, bitkilerin durumuna göre değişir. Fakat bu derinlik na¬diren 60 cm'i geçer. Genellikle 30-50 cm toprak derinliğinde bulunurlar. Gaziantep'te yapılan deneme ve gözlemlerde 27.3° C ısı ve % 36 orantılı nemde yumurtaların açılma süresinin 34-36 gün olduğu, nimflerin top¬rak içinde gelişme süresinin 5 yıl olduğu ve bir omca kökünde bulaşık alanlarda 10-50 arasında nimf bulunduğu kaydedilmiştir.

Zarar Şekli: 

Dişilerin yumurta bırakmak için ovipozitörleriyle bir yıllık sürgünlere açmış olduğu delikler, sürgünlerin büyümesiyle genişler ve 5-6 cm uzunluğunda çatlaklar oluşur. Fakat bu çatlaklar sürgünlerin kurumasına neden olmaz. Asma ağustosböceği‟nin esas zararını nimfler yapar. Bunlar asma köklerinin öz suyunu emmek suretiyle sürgünlerin zayıflayıp bodur kalmasına, boğum aralarının kısalmasına, yaprakların küçülmesine ve sararıp dökülmesine neden olur. Asmanın kökleri emgi nedeniyle siyahlaşıp çürür. Sonuç olarak asma çalılaşır ve zamanla ölür. 

Savaşı: 

Asma ağustosböceğinin etkili bir savaş yöntemi henüz yok¬tur. Bağ alanlarında savaşı oldukça güçtür. Bunlara karşı uygulanacak savaşı aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür.

1) Erginleri toplamak ve imha etmek suretiyle zararlı populasyonunu düşürmek mümkündür. Bunun için bağ alanlarında sabah erken saat¬lerde böcekler henüz daha uyuşuk olduğu bir zamanda, asmalar altına bez yayarak veya daha kolayı, Japon şemsiyesi tutarak dallar silkilir ve içine düşen erginler toplanarak imha edilir. Aynı şekilde topraktan çıkan ve ergin hale geçmek üzere kendilerini dallar veya bitki gövdelerine iliş¬tiren nimfler elle toplanarak imha edilir. İran'da asma köklerinin etrafının 75 cm derinliğinde olmak üzere kazılması ve kökler etrafında görülen jıimflerin toplanarak imha edilmesi önerilmektedir. Bu işlemin güç ve masraflı olacağı tahmin edilebilir. 

2) Dişilerin yumurta bıraktıkları dallar, daha bunlar açılmadan önce budanarak belirli bir yere yığılır ve bu dallar kurumaya terkedilir. Bu dal¬ları yakarak imha etmeye gerek yoktur. Çünkü kesilen dallar rutubetlerini kaybedeceklerinden içlerinde bulunan yumurtalar da kururlar ve kendiliğinden telef olurlar. 

3) Bu zararlıya karşı başarılı bir ilâçlı savaş yöntemi henüz daha yok¬tur. İran'da bu zararlıya karşı aldrin, dieldrin, telodrin, diazinon gibi insektisitlerin denendiği fakat başarılı bir sonuç alınamadığı bildirilmek¬tedir (Davatchi et Vojdani, 1966). Ancak bu hususta hiç bir ayrıntılı bilgi
verilmemektedir, ilâçlı savaş yumurtalara, yumurtalardan çıkan yeni nimflere, son dönem nimflerle yumurta bırakmadan önceki dönemdeki erginlere karşı olmak üzere uygulanabilir. Ancak bu türlü savaşın en etkili olabileceği zamanın, yumurtadan çıkan yeni nimflere karşı olması gerek¬tiği kanaati vardır. Böceğin biyolojisi iyi takip edilmek suretiyle, bunlar toprak derinliklerine girmeden önce dallar ve toprak üzeri kontakt etkili bir insektisit ile iyi şekilde ilaçlanırsa, yeni çıkan nimflerin toprak içine
girmeden önce büyük bir kısmının öldürülmesi mümkündür.

4) Yapılacak savaşta dikkat edilecek bir husus da bu zararlıya karşı uygulanacak savaşın kombine şekilde (toplama, budama, ilâç vs.) olmak üzere devamlı bir biçimde en aşağı beş yıl sürdürülmesidir.

5) K. ıdridissima'ys. karşı uygulanacak bir savaşta, bu böceğin tabii düşmanlarını da dikkate almak gerekmektedir. Özellikle doğada, bunların yumurtalarına arız olan parazitlerin iyi şekilde araştırılması veya varsa diğer ülkelerden veya bölgelerden etkili bir parazitin ithal edilerek biyolo¬jik savaşta kullanılabileceğini burada hatırlatmakta yarar vardır.