DİYARBAKIR II

https://webdosya.diyanet.gov.tr/DiyanetAnasayfa/UserFiles/00000000-0000-0000-0000-000000000000/2019/3/8/43d033b8-db7c-44a3-a20a-d1bb76db659d_1_1200x800.JPG

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş Üniversitede konferans esnasında

DİYARBAKIR ÖZLEMİM SANA

Sen..........

Sokaklarında yalın ayak dolaştığım

Çocukluğumun hüzün kenti

Sen........

Ey güzel nazlı ve mazlum Diyarbakır

                                                                                                                                                                                  Sevdalar şehri

Özlemim sana

Yüreğimde karacadağ kadar hasretin

Dicle gibi akar gözyaşlarım

                                                                                                                                                   Yedi kapılı surlarında dolaştığım

Al beni koynuna yar gibi sarmala

Özlemim sanadır

Sevdamın şehri özlemim sana                                                                                                                                                                        

Medeniyetler şehri

Ne savaşlar verdin

Ne aşklar yaşattın bağrında

Sanadır özlemim sana

                                                                                                                                            Sevdamın çileli kenti can Diyarbakır

                                                                                                                                                                                  Mehmet Kaya

Diyanet İşleri Başkanlığının başarıyla sürdürdüğü en önemli etkinliklerden biri de şehir buluşmalarıdır. Başladığı günden bu yana yirmi ayrı şehrimize gidildi. Gidilen her şehirde, genellikle iki bazen de üç gün kalınıyor.

Ziyaret ve görüşmelerde ağırlıklı olarak o ilin müftülük personelleri olmak üzere şehrin hemen her katmanıyla bir şekilde temas kurmaya çalışıyoruz. Kurduğumuz temaslar neticesinde ziyaretinde bulunduğumuz valilik, rektörlük, emniyet, askeriye, yerine göre belediye, yine yerine göre esnaf görüşmeleri/ziyaretleri en son olarak da STK toplantıları gerek biz ve gerekse muhataplarımız açısından büyük memnuniyetle karşılanmakta. Başta Hanımefendi olmak üzere Başkanlık’tan katılan diğer bayan yetkililerinin iştirakiyle de o ildeki bayan çalışmaları ihmal edilmemektedir. Deyim yerindeyse bulunduğumuz günler zarfında şehir adeta din ve Diyanet İşleri Başkanlığını konuşuyor. Büyük bir memnuniyet havası oluşuyor.

Bu anlayıştan hareketle son gittiğimiz şehrimiz Güneydoğu Anadolu Bölgemizin olduğu kadar ülkemizin de en önemli şehirlerinden Diyarbakır’dı. Diyarbakır’da da birbirinden güzel ekinliklerde bulunarak görevimizi ifa ettik.

Gidişimizin üç ayların başlangıcına rastlaması, PKK terör örgütü mensuplarının hendek/çukur siyaseti esnasında yakıp yıktıkları Kurşunlu Camii’nin yapılarak hizmete açılması ve Regaib Kandilinin orada yapılması ayrı bir öneme haizdi. 

7 Mart 2019 Perşembe günü Diyarbakır Havalimanına indiğimizde saat 9.24’tü. Sadece son etkinliğimiz olan STK toplantısına katılan AK PARTİ’li bir milletvekilinin dışında siyasetçilerden hiç kimsenin gelmediği karşılamaya Vali Yardımcısı Ahmet Yıldız’la* beraber, İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır, Urfa, Bingöl, Muş, Bitlis ve Batman Müftülerinin yanı sıra Diyarbakır Müftülüğü personeli katıldı.

Müftülükte kahvaltı ve kısa istirahatin ardından şehrin merkezinde son derece görkemli Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezi Konferans Salonu’nda din görevlilerine Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş bir konuşma yaptı.

Başkan’ın konuşmasından önce Diyarbakır Dini Yüksek İhtisas Merkezi Müdürü Fatih Çatmakaş etkileyici Kur’an tilavetinde bulundu, İl Müftüsü Yavuz Selim Bey kısa bir selamlama konuşması yaptı. Selim Bey uzun sürmeyen konuşmasında iki bin beş yüzün üzerinde din görevlisiyle ibadet aşkıyla hizmet ettiklerini belirtti.

Ardından kürsüye Başkan geldi. Başkan yaklaşık bir buçuk saati bulan konuşmasında özetle birlik beraberlik hakkında çok değerli bilgiler verdi: “Unutmayınız ki şehrimizde ve bölgemizde her türlü ırkî ve mezhebî farklılığı gündeme getirerek fitne çıkaranlar “arz-ı mevûd” düşüncesine sahip olanlardır. Bu gerçeği hiçbiriniz unutmasın. Unutmamakla kalmayıp oyuna da gelmemelisiniz. Şunu da iyi biliniz ki birlik ve beraberliğin sağlanmasını gerçekleştirecek ekibin başında bizler yani din görevlisinin geldiğini biliniz.” bilahare konuşmalarını her zaman her ısrarla vurguladığı gibi “Kardeşlerim, şükrümüzü daha çok hizmet ederek yerine getirmeliyiz.” diyerek sonlandırdı. 

VALİLİK ZİYARETİ

Din görevlilerine yapılan konuşmanın ardından Vali Hasan Basri Güzeloğlu’nu ziyarete gittik. Vali Bey, Tarihi Suriçi Valilik Kabul Salonu’nda heyetimizi oldukça sıcak ve samimi bir şekilde karşıladı. Kabul Salonu Diyarbakır’ın fethi esnasında ilk etapta şehit düşen yirmi yedi sahabenin medfun bulunduğu ve Halit Bin Velid’in oğlu Süleyman Bin Halit adına yaptırılan Hz. Süleyman Camii’nin yanında bulunmaktadır.

Suriçi hakkında kısa açıklamada bulunmak istiyorum. Otuz üç medeniyete ev sahipliği yapan Suriçi’nin tarihi, bir görüşe göre iki bin, diğer bir görüşe göre ise beş bin yıla kadar uzanmaktadır. Yaklaşık beş bin dört yüz metre karelik sur, büyüklük ve tarihi yönü itibariyle dünyanın en eski ve en büyük surudur. Her beş yüz metrede bir burç bulunmaktadır.

Dört kapısı bulunan surun her kapısının sağ ve solunda ikişer olmak üzere sekiz çeşme bulunmaktadır (bulunmaktaymış). Bu çeşmenin özelliği ise eskiden kutsal mekân olarak kabul edilen sura girerken insanların, bu çeşmelerden abdest alarak hatta yine var olduğu söylenen hamamda boy abdesti alarak girdiği söylenmektedir. Bunun sebebi, sur içinde yaklaşık beş yüz sahabe ve bazı nebilerin bulunmasına hürmeten. “Büyüğünü saymayan, küçüğünü sevmeyen bizden değildir.”

Suru sur yapan en önemli değerlerden biri belki de birincisi Ulu Cami’dir. İslam öncesi ilahi dinler ve medeniyetler tarafından mabet ve diğer amaçlar için kullanılan, son olarak da Müslümanlar tarafından fethedildikten sonra cami olarak kullanılmıştır. Bu cami Kâbe, Mescid-i Nebi, Kudüs ve Şam Ümeyye Camii’nden sonra beşinci önemli ve değerli cami olarak kabul edilmektedir.

Diyarbakır demek bir yerde Suriçi demektir. Maalesef PKK terör örgütünün en çok yuvalandığı yerlerin başında da burası gelmekteydi. 90’lı yıllarda boşalan/boşaltılan köylerden gelen insanların birçoğu buraya ve Bağlar ilçesindeki evlere yerleştirilmiş. Köyden, mezradan gelen bu insanların kahir ekseriyeti fakr u zaruret içerisinde olduklarından onların bu imkânsızlığını kullanan terör örgütü masum insanları kötü emellerine alet etmişler. Örgütün çukur siyaseti esnasında en fazla tahribat, zayiat bu insanlara ve buralara olmuş.

Geldiğimiz nokta ise Hz. Süleyman Camii’nin önündeki gece kondu ve daracık evlerde iptidai şartlarda yaşayan insanlar için devlet kalıcı evler yaparak başta burada kalanlar olmak üzere mağdur vatandaşları o evlere yerleştirmiş. Oraya gidemeyip de kiraya çıkanlara da kira yardımında bulunmuş/hâlâ da o yardım yapılmaktadır. O yardımı alanların sayısı da üç bin civarındadır.

O insanlardan boşalan Hz. Süleyman Camii’nin önü de temizlenerek halkın çoluk çocuğuyla gelip piknik yapıp vakit geçirdikleri güzel bir mekâna dönüştürülmüştür. Ayrıca çatışma esnasında yıkılan, tahrip edilen diğer evler de TOKİ vasıtasıyla otantik anlamda yeniden yapılmaktadır. Projenin tamamının bitmesi halinde Suriçi ayrı bir güzel olacağa benziyor.      

VALİ

DİYARBEKİR

 (…)Varamaz elim
Ayvasına, narına can dayanamazken,
Kırar boynumu yürürüm.
Kurdun, kuşun bileceği hal değil,
Sormayın hiç
Laaaaal...
Kara ferman çıkadursun yollara,
Yârin bahçesi tarumar,
Kan eder perçem (…)

Ahmet Arif

Hasan Basri Güzeloğlu buraya Kocaeli şehrinden gelmiş. Elbette her ilimizde görev yapan valilerimizin kendine has birtakım özellikleri vardır.

Fakat Güzeloğlu’nun ayrıca özelliği ve güzellikleri var. Doğrusu Hasan Basri Bey, Diyarbakır için iyi bir seçim olmuş. Ne söylediğini, ne yaptığını ve ne yapacağını gayet iyi biliyor. Kendinden emin. Uhdesinde bulundurduğu şehrin sosyopolitik durumunu çok iyi tahlil etmiş. Buyurgan konuşmayan, tepeden bakmayan, ilmi olduğu kadar irfanî anlayışıyla da kalplere dokunmayı bilen idealist bir yönetici.

Gelmeden önce mi, geldikten sonra mı bilmiyorum Diyarbakır’ın tarihini çok iyi öğrenmiş. Bildiğini anlatırken de kendinden emin izahı ve kullandığı güzel Türkçesiyle muhataplarını ikna ve etkilemeyi de gayet iyi biliyor.          

https://webdosya.diyanet.gov.tr/DiyanetAnasayfa/UserFiles/00000000-0000-0000-0000-000000000000/2019/3/7/87ff09aa-c0f4-40f3-bf50-c6eab2e7c870_1_1200x800.JPG  https://webdosya.diyanet.gov.tr/DiyanetAnasayfa/UserFiles/00000000-0000-0000-0000-000000000000/2019/3/7/6698d3f4-b7c0-446b-b000-55941f3e9a11_1_1200x800.JPG

Vali Hasan Basri Güzeloğlu ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Valilik Kabul Salonu’nda

https://webdosya.diyanet.gov.tr/DiyanetAnasayfa/UserFiles/00000000-0000-0000-0000-000000000000/2019/3/7/89e2cf81-677f-4014-999d-9f816c4bf133_1_1200x800.JPG

639 yılında yani Hz. Ömer zamanında, Efendimizin vefatından yaklaşık yedi yıl sonra fethedilen Diyarbakır, “Çeken şehirdir.” Gelenin gitmek istemediği şehir, tarihi olduğu kadar diğer özellikleri ve güzellikleriyle de etkileyici.

Şehir Osmanlı’da olduğu gibi Cumhuriyet Dönemi’nde de İstanbul ve İzmir’den sonra en önde gelen şehirlerimizdendir. Öyle ki Osmanlı Dönemi’nde Diyarbakır Valisi Divan Üyesi (Bakanlar Kurulu) seviyesindeydi. Payitahta gittiğinde Divan’a katılırdı.

Diyarbakır’da “gevur mahallesi” var. Bu tabir farklı din ve dil sahibi insanların/milletlerin ötekileştirilmesinden değil, farklı unsurların huzur içinde yaşamış olmalarındandır.

Her ne kadar son 35-40 yıldır menşei dışardan olan terör örgütü PKK tarafından şehir ve bölge kötü anılmakta ise de karamsarlığa gerek yok.

Konu buraya gelmişken bir hususa daha dikkat çekmekte istiyorum. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin olduğu o meşum gecede PKK ve HDP’liler darbe girişimini protesto etmek için sokağa çıkmadıkları gibi çıkanlara da taş atarak engel olmaya çalışmışlar. O gece ve o geceden sonra gelişen çok daha ilginç olay ise Diyarbakır’da görev yapan on generalden sekizi şu anda hapishanede yatıyor. Üst düzey emniyet yetkililerinden de şu anda %85’i içerde. Bu da gösteriyor ki PKK ile FETÖ birlikte “al takke ver külah” birlikte çalışıyorlarmış... 

Kendisiyle görüştüğüm bir yetkili: “Hocam tüm yaşanmışlıklara rağmen endişeye gerek yok. Her şey inşallah halkımızın da desteğiyle çok daha güzel olacaktır.” dedi. Duymak istediğimi söylediğinden mi, gerçekten öyle mi, bu beyan beni çok mutlu etti. Gerçi bunu zaman gösterecek.

Fakat şu anda Diyarbakır ve tarihi Suriçi, özellikle kayyumlar tarafından yaptırılan birbirinden güzel caddeler, modern alışveriş merkeziyle bölgenin cazibe merkezi konumundadır. Yaşanan gereksiz sıkıntılardan sonra şehir halkı da durumdan çok memnun gözüküyor.

Kendine siyaseti sorduğum bir yetkilinin verdiği bilgi dikkat çekiciydi: “Ahmet Bey, meseleyi bir partinin şu kadar oy aldığına bakarak hiçbir şey değişmemiş diye düşünmeyiniz. Zamanla bu da değişecek ve izale edilecektir. Önemli olan herkes sorumluluğunun gereğini yerine getirmeye çalışsın” dedi.

Yine bir yetkiliye, “PKK’nın bu suskunluğunun sebebi ne olabilir?” dediğimde:

“PKK hendek/çukur siyaseti esnasında kendilerine o kadar güveniyorlardı ki artık bu şehri bu bölgeyi kurtardık, anlayışındaydılar. Meseleye bitmiş gözüyle bakıyorlarmış. Böyle düşünmekte de haklıydılar. Öyle ki arabayla veya yaya bir yerden bir yere giderken yolumuz kesiliyor ve kimlik sorgusuna tabi tutuluyorduk. Bu durum devam ederken güvenlik güçleri sadece seyrediyor hiçbir şey yapmıyorlardı.

Ne zaman ki iş iyiden iyiye çığırından çıktı o zaman güvenlik güçleri devreye girdi. Bu zaman zarfında kendilerince mevzi kaybetmemek için dışarda veya dağdaki PKK’lı teröristlerin birçoğunu şehre getirmişler. Yapılan çatışmada ne kendilerinin ne de devletin net bir rakam vermemesine, verilen rakamlarında tahminden öte geçmemesine rağmen ölü sayısı tam olarak bilinmemektedir. Fakat tahminlerin çok ötesinde terörist öldürüldü. Üstelik öldürülen bu teröristler kendilerince iyi silah kullanan eğitimli teröristlermiş. Sizin anlayacağınız hendek, çukur siyasetinde PKK çok kayıp verdi.” dedi.

GAFFAR OKKAN-BURHAN İŞLİYEN

DİYARBEKİR

Seni bağrımda kök salan

Sinemi delik deşik...

Soframın tuzu bereketisin.

Taşında gül açmış, kız gülüşlü

Leee... canım

Aç avazın bağır

Çeyizim de, baharıım de

Beşiğinde süt yumaklı bebelerin

Daha gözleri açıktır

Gecenin mühürlü karanlığına...

Ozan Deniz Sarıtop

Bu bölge ve tüm bölge ve şehirlerimizde yöneticiler nasıl olmalıdır? Belki bu suale her insanın vereceği muhtelif cevaplar olabilir.  Fakat burada görev yapan ve halk üzerinde oldukça etki bırakan iki yöneticiyi sordum: Şehit edilen Eski İl Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ile Eski İl Müftüsü Dr. Burhan İşliyen’in halk tarafından bu kadar çok takdir edilmesinin sebebi nedir/nelerdir? Bunlardan Burhan Hoca din adamı. Yöre halkının din adamına olan saygı ve sevgisi malumdur, diyelim ki bundan dolayı. Fakat Gaffar Okkan’ın temsil ettiği Müdürlük ise yüzü soğuktur. Bu sevgi ve saygıyı o nasıl başardı, diye sordum.

“Ahmet Hocam, çok şey söyleyebilirim ama şu kadarı yeterlidir. Birincisi herkesi dikkate alıyor önemsiyorlardı. Adam yerine koyuyorlardı. Hiç kimseye tepeden bakmıyorlardı. Kapıları herkese açıktı. Çarşıda selam vermeden geçmezlerdi. Halktan birisi gibi davranıyorlardı. Anlayacakları dilden, sevecekleri üslupla hitap ediyorlardı. Halk bunları kendilerinden gördü. Onun için bağrına bastı. Kısaca onlar güler yüzlü tatlı dillilerdi…” dedi. 

Siyaseti sordum. (Kısa bir iç geçirdikten sonra) “HDP’nin bire bir markaj yöntemiyle çok hassas bir şekilde çalıştıklarını, bu yüzden rekor oy beklediklerini, diğerlerinin ise maalesef bu hassasiyetle çalışmadıklarını… söyledi. 31 Mart’ta göreceğiz, ama Hocam ‘Görünen köy kılavuz istemez.’” demeyi de ihmal etmedi.

HÜDA-PAR’ı sordum. Kendilerine göre sistemli bir çalışmalarının olduğunu, şehir merkezinde yaklaşık 55 bin civarında oylarının bulunduğunu, aday çıkarmayarak AK PARTİ’ye destek verdiklerini söyledi. Şehrin ve ülkenin menfaatini dikkate alarak birçok konuda hükümetten yana tavır aldıklarını söyledi.

REGAİB KANDİLİ

Akşam Suffe Kur’an Kursu ziyareti ve yenen yemeğin ardından, Suriçi’nde PKK ve KCK terör örgütünün çukur siyaseti esnasında yakıp yıktıkları, daha sonra devlet tarafından yaptırılan/restore edilen Fatih Paşa/Kurşunlu Camii’nde üç ayların başlangıcı olması münasebetiyle bir etkinlik yapıldı. Hınca hınç dolan camide yapılan konuşma, okunan Kur’an, getirilen salavat, tekbir ve yapılan duaların ardından kılınan yatsı namazıyla etkinlik sona erdi.

https://webdosya.diyanet.gov.tr/DiyanetAnasayfa/UserFiles/00000000-0000-0000-0000-000000000000/2019/3/7/c4713ad3-40b3-4ecb-a203-d81f6c64cb03_1_1200x800.JPG  https://webdosya.diyanet.gov.tr/DiyanetAnasayfa/UserFiles/00000000-0000-0000-0000-000000000000/2019/3/7/f19e51aa-6b3a-4259-a027-f2ab3033c575_1_1200x800.JPG

Tadilat ve tamiratı yapılan Fatih Paşa/Kurşunlu Camii’nin son hali       Başkan Ali Erbaş vaaz ederken

https://webdosya.diyanet.gov.tr/DiyanetAnasayfa/UserFiles/00000000-0000-0000-0000-000000000000/2019/3/7/78b378dd-d43e-42b0-a7ef-1df4ed49a01f_1_1200x800.JPG https://webdosya.diyanet.gov.tr/DiyanetAnasayfa/UserFiles/00000000-0000-0000-0000-000000000000/2019/3/7/a8a683a7-acce-463a-827f-65fd63f28b88_1_1200x800.JPG

Diyanet İşleri Başkanı Din Hiz. Genel Müdürlüğü Cami Hizmetleri Daire Başkanı Neşet Bodur ve İl Müftümüz Yavuz Selim Karabayır gecede dua ederken

Ertesi cuma günü Ulu Cami’de Burhan Hoca vaaz ederken Başkan Erbaş da hutbe okuyup namazı kıldırdı. Kılınan cuma namazının ardından Yeni Şehir Müftülüğünce oldukça ihtişamlı ve güzel olarak yaptırılan kız Kur’an kursu olarak kullanılacak olan ‘Hamidiye Külliyesi’nde ilçe müftüler toplantısı yapmak üzere oradan ayrıldık.

Diyarbakır’ın dördü merkez ilçe olmak üzere toplam on yedi ilçesi vardır. Bir ilçemiz hariç tüm ilçelerimizin müftüleri asil olarak vazife görmektedir. Gayretkeş ve bir şeyler yapma anlayışında olan müftülerimizi genel olarak iyi buldum. Her müftümüz ilçesinde hizmet yapmak için yoğun bir çabanın içine girmiş. Özellikle 4-6 yaş gurubu çocuklarımızın eğitimiyle ilgili müftülerimizin büyük bir gayreti var. Bu gayretin neticesi olacak ki beş binin üzerinde yavrumuz bu kategorideki kurslarımızda eğitim görmektedir. Yine hocalarımızın deyimine göre hoca ve kurs olsa bu sayı çok daha yukarlara çıkacak durumda. Sayın Diyanet İşleri Başkanımızın özel önem verdiği bu yaş grubu çocuklarımızın bu yaşta aldığı eğitimle karakterlerinin %63’ü oluşmaktadır.

Diğer taraftan aşağı yukarı tüm hocalarımızın sorunu aynı: personel ve mekân! Eğer bu eksiklikler giderilirse hizmetlerin daha iyi olacağını belirttiler.

İl Müftümüz ve Yardımcılarının da bulunduğu ilçe müftüler toplantımız oldukça verimli geçti. Kendileriyle hasbihal ettik, dertleştik. Birbirimizi motive etmeye çalıştık. STK toplantısına gitmek üzere oradan ayrıldık. 

ÜNİVERSİTE

Gittiğimiz hemen her şehirde mutlaka üniversitelerimizi ziyaret etmekteyiz. Burada da öyle oldu. Önce Rektörümüzü ziyaret edip ardından Diyanet İşleri Başkanımız üniversite gençlerine konferans vermekte. Yaklaşık otuz üç bin yüz sekiz talebesi olan üniversite de dört yüz elli civarında da yabancı talebe eğitim görmektedir.  1974 yılında açılan üniversitede eğitim gören talebelerin kahir ekseriyeti bölgeden oluşmaktadır.

 IMG_20190307153901

Dicle üniversitesi İlahiyat Fakültesi tefsir hocası kıymetli dostum ve okul arkadaşım Prof. Dr. Muhammed Çelik

Rektörlüğünü Prof. Dr. Talip Gül’ün yaptığı Dicle Üniversitesi: 15 Fakülte, 4 Enstitü, 4 Yüksekokul, 10 Meslek Yüksekokulu, 7 Araştırma Merkezi ve bir de Devlet Konservatuar Merkezi’yle eğitim öğretimini sürdürmektedir.

Resimdeki kardeşim ve dostum Muhammed Çelik. Dicle İlahiyat Fakültesinin kıdemli hocalarındandır. Vardığımızda kendisiyle temasa geçtik. Kaldığımız otele zahmet buyurdular. Lobide bölge meseleleri olmak üzere birçok konuda tatlı bir muhabbet ettik. Talebeliğinden bu yana abid, zahid, itidal, istikrar ve gayretkeşliği hiç bırakmayan Muhammed Bey, tefsir konusunda oldukça sağlıklı ve güzel bilgiye sahiptir.

Kendilerine hayırlı hizmetlerinde başarılar dilerim.

S T K

“Öğidi ver alana, kulağında kalana”

https://webdosya.diyanet.gov.tr/DiyanetAnasayfa/UserFiles/00000000-0000-0000-0000-000000000000/2019/3/9/efc30c69-a3dd-4c9a-8dee-a6ee9625174f_1_1200x800.JPG

Başkan STK temsilcilerine hitap ederken

Diyarbakır Dini Yüksek İhtisas Merkezinde gerçekleştirilen toplantıda konuşan Diyanet İşleri başkanı, “İl Buluşmaları” kapsamında düzenlenen STK ve kanaat önderleri toplantısında gençlere yönelik yapılan çalışmaların önemine değindi.

Başkan Erbaş: “Çocuklarımıza ve gençlerimize sahip çıkarsak, onlarla aramızda boşluk bırakmazsak geleceğimizi güvenli bir şekilde onlara emanet ederiz. Biz onlardan uzak kaldığımızda onlara sahip çıkan pek çok unsurun olduğunu yaşayarak görüyoruz. Onları bizden de, dinden de uzaklaştırıyorlar. Bunun vebali çok ağırdır. O açıdan elimizden gelen gayreti göstereceğiz.

STK toplantısı sonunda çekilen toplu fotoğraf

Ayrıca ırk, mezhep ve ideolojik kavgaların ümmeti zayıflatan fitneler olduğunu belirterek sivil toplum kuruluşları,  kanaat önderleriyle birlikte ümmeti zayıflatan fitnelere karşı güç birliği yapmalıyız. Hangi ırktan, hangi renkten olursak olalım, ‘Müminler ancak kardeştir.’ 

Her zaman STK ve kanaat önderlerinin yanında olduğunu belirten Başkan Erbaş, “Müslümanlar olarak biz bir aileyiz.” diyerek konuşmasını tamamladı.

Ardından her şehir buluşmasında yapıldığı gibi STK ve kanaat önderlerine mikrofon uzatarak görüş ve düşünceleri alınmaya çalışıldı. Yaklaşık yedi ayrı temsilci söz alarak düşüncelerini belirttiler. Kimine orada cevap verirken kimi konuşmalar da özenle not edilerek üzerinde çalışılıp yerine getirilecektir.

Perşembe ve Cuma olmak üzere iki gün boyunca yaklaşık on bir ayrı programı icra ederek 20. şehir buluşmasını yerine getirerek Diyarbakır’dan mutlu ve umutlu olarak ayrıldık.

------------------0-------------------

*Ahmet Yıldız: Vali yardımcısı. Havalimanında görünce birden heyecanlandım. Zira Ahmet Bey, son derce kibar centilmen tam bir beyefendi birisidir. İlk kaymakamlığını memleketim Nevşehir’in Acıgöl ilçesinde yaptı. Onun kaymakamlık yaptığı yıllarda ben de Nevşehir Özel İdare Genel Sekreterliği yapıyordum.

Acıgöl’ün ilçem olmasından mı, Ahmet Bey’in centilmenliğinden mi bilmem, oldukça güzel hizmetlerde bulunduk.

Resmi işlerimizin dışında da yer yer beraber olur muhabbet ederdik. Sık olmamakla beraber ailece de beraber olduk.

Biri sekiz diğeri üç buçuk yaşlarında olmak üzere iki çocuğu bulunan Ahmet Bey, hizmeti seven birsidir. Kısa zaman önce gelmesine rağmen Diyarbakır’ı ve Diyarbakırlıları çok sevdiğini söyledi. Hemen teknolojik manada ciddi buluşları olan Cezeri hakkında çalışma yapan şahısla irtibata geçerek 25 yıl Diyarbakır’da yaşamış olan Cezeri için hazırlanan materyalleri yaşadığı yere getirerek müze yapmak istiyor. Bunu gerçekleştirmek için şimdiden kolları sıvamış vaziyette. İnşallah gerçekleştirir de Diyarbakır’a kültürel manada ciddi bir katkı sağlamış olur.

Urfa’dan buraya gelen Ahmet Bey, hem Diyanet İşleri Başkanını hem de beni ‘Göbekli Tepe’ konusunda deyim yerindeyse uyardı. Dikkat çektiği o mevzu çok eski tarihlere dayanan gereğinden fazla tanıtımı yapılarak Kâbe’nin önüne geçirilmek istenmesi... 

Kendilerine teşekkür eder, hayırlı hizmetler dilerim.