TES Nevşehir Şube Başkanı Tayfur Urgenç, açıklamasında şunları kaydetti:

Öğretmen’e verilen değer çocuklarımıza verdiğimiz kıymettir.

İlk emri Oku olan bir dinin,

İlim Çin’de bile olsan gidiniz alınız diyen bir peygamberin,

Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diyen bir halifenin,

Âlimlerin atının ayağından sıçrayan çamur muhteremdir diyen bir milletin,

Dünyanın her yerinde öğretmenler insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer üyeleridir. Diyen Türk Milletin temsilcileriyiz. Aslında Medeniyetimiz ilme ve âlime çok büyük değer vermektedir.

Bu ülke ve medeniyet gerçek kalkınma ve gelişme hamlesini günümüzün münevver ve mütefekkir en geniş kitlesi Öğretmenler sayesinde gerçekleştirebilir.

Ancak son yıllarda yapılan yanlışlıklar hem öğretmenin itibarını zedeledi hem de Türkiye’nin eğitim hamlesinde başarılı olamamasına neden oldu.

Değerli Öğretmenim...

Yıllardır toplumda itibarsızlaştırılmaya maruz bırakıldın.

Öğrenci ve veli şiddetine maruz kaldın.

Suçsuz yere şikâyet edildin.

Seni koruması gereken bakanlığın seni haksız yere sürekli eleştirdi.

Bakanlığın yanlış politikaları nedeniyle sürekli İtibar kaybettin.

Fikir ve düşünce farklılığın nedeniyle fişlendin.

Yöneticilik hakkın elinden alındı, alın terin, emeğin çalındı.

Atanmak için seni birilerine mahkûm ettiler.

Ekonomik olarak çöktün. Enflasyon karşısında ezildin.

Kimi zaman güvercine benzettiler.

Kimi zaman mobbinge maruz kaldın.

Sürekli eğitim sistemi değişti, Başarısızlığın faturası hep sana kesildi.

Siyasal kadrolaşma yüzünden hak ettiğin değeri bulamadın.

Sen ise ben sadece “Öğretmenim” dedin.

Bunca itibarsızlaştırma sonucunda motivasyonumuzun ve performansımızın asıl kaynağı, bu güzel ülkenin geleceği olan güzel çocuklarımıza duyduğumuz sevgidir. Yurdumuzun, ilimizin en ücra köşesinde körpe dimağlar İstiklâl Marşımızı söylüyorsa; biliniz ki orada kendisini ülkesine adamış vefakâr cefakâr öğretmenler vardır.

Bu 24 Kasım da Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere görevleri başında şehit edilen ve ebediyete uğurladığımız tüm öğretmenlerin manevi huzurunda saygı ile eğiliyor, yetişmemizde emeği geçen, eğitim meşalesinin sürekli yanmasını sağlayan fedakâr eğitimcileri rahmetle anıyorum. Görevi başında bulunan arkadaşlarıma sağlıklı ve mutlu bir iş hayatı ve ömür diliyorum…

Bugün sizlere iki Öğretmenimizi hatırlatmak istiyorum;

Öğretmen Tevfik Bey ve Şehit Öğretmen Necmettin Yılmaz.

Öğretmen Tevfik Bey;

"Tevfik Bey’e minnet borcum vardır.

Bana yeni bir ufuk açtı"

Bir öğretmen bir milletin kaderini değiştirebilir.

Nasıl Mı?

Mustafa Kemal Yetiştirerek.

Mustafa Kemal'in Türk tarihi, Milliyetçilik, Hürriyet düşüncesinin oluşmasında etkili olan Manastır Askeri idadisinden öğretmeni;

Topçu Kolağası Mehmet Tevfik Bey,

O dönemin dar Osmanlı tarihçiliği görüşünden uzak,

Türk tarihini bütün genişliği ve eskiliği ile kavramış ve öğrencilerine dersini sevdirerek, esaslı tarih bilinci ve kültürü veren bir öğretmendi.

Ali Fuat Cebesoy’un, “değerli ve milliyetçi bir Türk subayıydı.

Türk tarihini iyi biliyor ve öğrencilerine tarih zevkini veriyordu. Atatürk, Türk tarihini bütün genişliği ve derinliği ile kavramış bulunan hocasından daima saygı ile söz etmiştir.

Bir gün bana: ‘Tevfik Bey’e minnet borcum vardır.

Bana yeni bir ufuk açtı’ demiştir” şeklinde tanıttığı Kol Ağası Mehmet Tevfik Bey (1865-1945)’in Atatürk’ün derin tarih bilgisi ve bilincinin oluşmasında baş mimar olduğu kesindir. Atatürk, bu değerli öğretmenine beslediği şükran ve minnete, onu milletvekili adayı göstererek ve Beşinci Dönem Diyarbakır Milletvekili olarak Meclise girmesini sağlayarak karşılık vermiştir.

Şehit Öğretmen Necmettin Yılmaz;

Her Türk gibi tayin yeri açıklandığında;

Vatan görevi, bayrağın dalgalandığı her yer vatandır. Dedi.

Bayrağı göklerde tuttu.

Babası inşaat işçisi yani amele idi.

Köyde çalışırdı.

Yoksulluk ve yoksunluk içinde Necmettin’i büyüttü.

Öğretmen yaptı. Şehit olduğu yaz nişanı yapılacaktı. 23 yaşında idi.

Bir köy okulunda yoksulluk içinde okudu.

Bir köyde yoksul çocuklara umut ışığı oldu.

Gümüşhane-Torul Demirkapı köyünde başlayan umut, Şanlıurfa-Siverek Çiftçi başı köyünde ülkenin geleceği çocukları cehalete karşı eğitirken, Vatan ve Bayrak sevdasını yüreklere kazırken PKK'lılar tarafından 16 Haziran 2017’de ata toprağına dönüş yolunda şehit edilerek söndürülmeye çalışıldı.

Babası en büyük dersi verdi;

"Allaha hamd ediyorum.

Oğlumu Vatanıma bağışladım.

Vatan sağ olsun, devletimiz var olsun.

Benimde bayrağımızda bir damla kanım oldu."

Diyerek yeni Necmettinlere umut oldu.

Emek ve kattıkları değer için ve ismini nakşedemediğim tüm öğretmenlerimize teşekkür ediyor, Öğretmenliğin toplumda hak ettiği değer ve seviyeye ulaşması için mücadeleye devam edeceğiz.

Öğretmene verilen değer aslında çocuklarımıza verdiğimiz kıymettir. Çocuklarımız ülkemizin geleceğidir. Bu geleceği inşa edecek olanlar ise Öğretmenlerdir. Yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen özlük ve mali hakları hususunda çağdaş toplumun gerektirdiği şekilde sosyal yaşamını sürdürememesine rağmen Ülkemin aydınlık yarınlara ulaşması için seferber olan tüm meslektaşlarımın ve eğitimin tüm kademesinde çalışan emekçilerin öğretmenler gününü/günümüzü en kalbi duygularımla kutlar, Türk Eğitim Sen olarak her durum ve şartta eğitimcinin yanında olduğumuzu belirtmek isterim.

Öğretmenim sen olduğun için ülkemin geleceğinden umutluyum.

Haydi hep birlikte aydınlık yarınlara…. Büyük ve müreffeh ülkeye…