Urgenç açıklamasında şu ifadelerde bulundu: “Son yapılan yönetici atamaları göstermiştir ki Milli Eğitim içindeki kripto bir yapılanma toplumsal barışı, çalışma huzurunu bozmaya devam etmektedir. 52 Açık Müdürlüğe 3 Üyemiz, 101 Açık Münhal Müdür yardımcılığına ise 10 üyemiz atanmıştır. Atanan arkadaşlarımızın büyük ekseriyeti ancak taşrada görevlendirilebilmişlerdir.  Müdür yardımcısı olarak valilik onayı ile görevlendirilen arkadaşlarımız bile mülakat sınavlarında başarısız kılınmışlardır. Örneğin Kozaklı ilçemizde Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde görevlendirilecek kimse olmamasına rağmen başvuru yapan üyemiz mülakatta elenmiştir. Bu okulun 3 münhal kadrosu da boş kalmıştır. Orada görevlendirme çalışan arkadaşımız da mülakattan geçememiştir. Maalesef üzülerek görüyoruz ve deklare ediyoruz. Kurumsal yapının tam olarak oluşmadığı yerde mülakat eşittir torpildir.  Yine Ürgüp yıllardır başarıları ile velilerin ve eğitimcilerin gönlünü fetheden yine aynı okulda görevlendirme çalışan üyemiz mülakatta elenmiştir. Şube müdürlüğü sınavında 82 puan alan arkadaşımız MEM’in yaptığı mülakatta başarısız olmuştur.  Bugün mülakat sınavlarını yapanlar ellerini vicdanlarına koysunlar ve yapılan bu sınavlar ile Terör örgütü FETÖ’nün KPSS hırsızlığı arasında bir fark var mıdır iyi düşünsünler? Avanos’ta, Gülşehir’de, Hacıbektaş’ta, Kozaklı ’da görevlendirilen hiçbir üyemiz olmamıştır. Okullarda yapılan Liyakatsiz görevlendirmeler, sırf arkadaşa koltuk açabilmek için yaptırılan görevlendirmeler ve 2 yıldır kadrolu atama yapılamadan yöneticisiz(görevlendirme) çalışan okullar var.  Bir kişi 3 yılda 5 farklı kurumda yönetici olarak görevlendirilebiliyor. Bu ilde çalışan 4000 eğitimci var. Birkaç kişinin,  vakıf dernek ve cemaat ekseninde dönen atamalar ve bu görevlendirmeleri yapanların 15 Temmuz’dan ders almalarını tarihi ve geçmişi iyi okumalarını tavsiye ediyor. Eğitim Sendikası olarak yetkilileri uyarıyoruz. Tarih okuyunuz, tarihten ders alınız.

Sayın Selçuk MEB’i Haydut Düzeninden Kurtarmalıdır

Milli Eğitim Bakanlığı, uzunca bir süredir ilk atamadan, görevde yükselme ve yönetici atamalarına kadar, mülakat uygulamalarıyla çatır çatır kul hakkı yenilen ve bu nedenle de eğitim çalışanlarının acımasızca ve ahlaksızca ötekileştirildiği bir düzeni yaşamaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı, özellikle 2013’ten bu yana 6 kez değiştirilen ve her seferinde yandaş kadrolaşma hedefine biraz daha uygun bir zemin hazırlayan yönetici atama yönetmelikleriyle, adeta sadece yönetici atama bakanlığı olarak anılır hale getirildi ve sürekli bir tartışmanın cenderesine mahkum edildi.

Liyakat ve adaleti esas almayan mülakat temelli yönetici atama sistemi sayesinde, sendika/vakıf/cemiyet görünümlü çetelerin marifetiyle onbinlerce başarılı kurum idarecisi tasfiye edildi, okul ve kurumlarımızın büyük çoğunluğu tek vasıfları “yandaş” olan beceriksizliğe mahkum edildi.

Hak, güçlü olanın değil, haklı olanındır. Hakkın güçlünün olduğu düzen, haydut düzenidir. Maalesef epey bir süredir, MEB’de bir haydut düzeni hakim kılınmıştır. Biat edenin makbul, eyvallah etmeyenin sakıncalı görüldüğü bu düzende çalışanlar insafsızca kamplaştırılmıştır. Hem çalışma huzuru katledilmiş hem de adalete ve devlete olan güven tahrip edilmiştir.

Bu böyle gitmez, gitmeyecektir. Yeni Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un ivedilikle yapması gereken, mülakat sistemini ve mülakata dayalı inisiyatifleri iptal etmektir.

Eğitim çalışanlarının yaşadıklarını ve hissettiklerini iyi bildiğine inandığımız Sayın Selçuk’un, bu konuda kararlı bir irade ortaya koyduğunda eğitim çalışanlarının ve eğitim kamuoyunun arkasında duracağını da bilmesini istiyorum.

Memleketimizin güzel geleceğini inşa etme yolunda tek bir tuğla koyan, ülkemize ve eğitim hayatımıza hizmet eden herkesten Allah razı olsun. Ancak şunu anladık ki, mesuliyet makamında oturanlar için iyi niyetli olmak yeterli değildir. Yöneticiler, “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu” şuuruyla sorumluluk alanındaki her durumdan mesuldürler.

Ki, son yıllarda MEB’de bırakın koyunu, nice sürüler haramilerin inisiyatifine terkedildi.

Milletin vicdanı ve ilahi adalet, herkes için nihai ve en doğru kararı verecektir.

Bakın bir önceki Milli Eğitim Bakanı ve üst düzey bürokratı görevden ayrıldı. Hizmetleri için teşekkür ediyorum, bundan sonraki hayatlarında başarılar diliyorum.

Görevi devretmeleri ardından haklarında sosyal medyada onbinlerce yorum yer aldı. Değerlendirmelerin neredeyse tamamı kahır ve sitem ifadeleriyle doluydu. Bunun çok iyi sorgulanması ve anlamlandırılması lazımdır. Bu mesaj iyi okunmalıdır.

Eğitim çalışanlarının Sayın Ziya Selçuk ve MEB bürokrasisinden beklentisi; MEB teşkilatlarına çöreklenmiş çeteleri temizlemeleri, eğitimde liyakat ve adaleti katleden mülakat sistemini ve buna dayalı tasarrufları iptal etmeleri ve eğitimde uzunca bir süredir hasret kalınan huzuru inşa etmeleridir.

Başta Sayın Selçuk olmak üzere MEB bürokrasisi şundan emin olsunlar ki, eğitim çalışanlarının bu beklentisi doğrultusunda adım atıldığında, eğitim camiası bu haydut düzeninden kurtarılıp huzura kavuşturulduğunda hem bugün ve hem her daim hayırla anılacaklardır.”