Ermeniler, tarihe yeni bir leke sürmek için Azerbaycan’a karşı 27 Eylülde bir saldırı başlattı.  Beklemedik bir tepkiyle karşılaştılar. Aslında alınan istihbarat sonucu; bu saldırı haftalarca önceden belli idi.

                Türkiye ile dost Azerbaycan arasında sık sık görüş alış verişinde bulunuldu. Türkiye Can Azerbaycan’ın yanında olduğunu defalarca dünya kamuoyuna duyurdu. 

                Zannediyordu ki; Amerika, Rusya, Fransa, İsrail Ermenistan’ın yanında olacak; oldubitti ile 30 yıl önceki gibi topraklarını genişletecek.  

Birinci Dünya Savaşı yıllarında Sovyetler Birliği, Türkiye’nin Doğu ve Kuzey Anadolu (Doğu Karadeniz) Bölgesi’ni işgal ettiğinde Ermeni çetelerini kullanmışlardı. Bu çeteler Doğu’da ve Karadeniz Bölgesinde birçok katliamda bulundular. Sovyetlerdeki “devrim” neticesinde yüzüstü, yalnız bırakıldılar. 

Yine Birinci Dünya Savaşı sonunda Yunanistan’ı Anadolu’ya çıkaran (1919) İngiliz ve Fransızlar kendi başlarının derdine düştüler. Bu defa da Yunan tek başına kaldı. Sonuç mâlum!...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Yunanistan’ı son olaylardan sonra uyardı: “Sakın Batı’ya güvenip yanlışlık yapmayın!... Yoksa pişman olursunuz." 

@ @ @

Ermenistan’ın 27 Eylül saldırısında Azerbaycan hazırlıklı idi.  Aslında bu saldırı Azebaycan için iyi de oldu. Dünya kamuoyunda haklı olduklarını teyit etti. Ermeni ordusu perişan bir halde kaçacak yer aramaktadır. 

                Süreçte Azerî ordusu bu işi tamamlamakta kararlı. Cumhurbaşkanı Aliyev artık tahammüllerinin kalmadığını, sorun çözüme kavuşana kadar –işgal altındaki Karabağ’ın kurtuluşuna kadar- harekâtın devam edeceğini kararlılıkla vurgulamıştır. Bu fırsat bir daha 30 yılda bir gelir. Azerbaycan dağlık Karabağ’ın kurtuluşuna kadar harekâtı devam ettirmelidir.

                @ @ @

                Ermeni tarihini incelediğimizde hep leke, hep zulümle doludur. Hocalı katliamını hepiniz bilirsiniz. Ben sizlere 14 - 18 Ocak’ta dostum, konunun uzmanı Hacı Urhan’la yaptığımız Kars, Ani Harabeleri, Ardahan ve Şavşat gezimizden edindiğimiz izlenimlerimizi aktaracağım. 

                Kars Kalesi’ni inceledikten sonra, Kars’ın 1064’te Selçuklular tarafından fethinden sonra kiliseden camiye çevrilen Fetih Camii’nde incelemelerde bulunduk. Daha sonra Kars Kalesi’nin eteğinde bulunan Kale mahallesindeki Ulu Camii’nde inceleme yaptık.  Camiye ara sokaktan çıkarken Ahıska Türk’ü bir vatandaş bize anlatacakları çok şeylerin olduğunu söyledi. Birlikte önce şadırvanı gezdik. Daha sonra kitabesinin yanında cami ile ilgili bilgi verdi. Kars Ulu Cami’de 1915 olaylarında 276 Müslümanın Ermeni çetelerince diri diri yakıldığından bahsetti.  

                Ermeni çeteleri yapılan kanlı çarpışmalardan sonra şehri terk etmek zorunda kalırlar. Kaçarlarken geride bir şâşaa bırakarak; “bütün Müslümanların Ulu Cami’de toplanmalarını” isterler. Heyecanlı Müslümanlar Ulu Cami’de toplanırlar. İçeride gizlenmiş Ermeni çeteleri camiyi ateşe verirler.  

                276 Müslüman yanarak can verir.

                @ @ @

                Caminin içine girdiğimizde, sağ taraftaki duvarda, Ahıska Türk’ünün anlattıklarını doğrulayan ahşaptan yapılmış camlı iki çerçeve ile karşılaştık. 

                “Yapılan onarım sırasında caminin duvarları üç sıra yükseltildi. Zemindeki taşlar bu zulmü unutturmamak için caminin duvarına kondu.” dedi mihmandarımız Ahıska Türk’ü.

                Gerçekten de caminin ışıkları yandığında kan lekesi ile yağ parıltısını rahatlıkla görebilirsiniz.

                Mihmandarımız bizi “mihraba” götürdü. Orada da el ayası kadar iki kurumuş siyah kan lekesi ve parlayan yağ izi hala ilk günkü gibi duruyordu.

                “Bakın, kurtulmak ümidiyle mihraba öyle girmiş ki, sanki duvarı yarıp çıkmayı ümit etmiş, denize düşen yılana sarılırcasına!...”

                Buruk bir şekilde, beynimizden vurulmuşçasına, adamın anlattığını dinliyorduk.

                 @ @ @

                İşte Ermeni katliamından bir kesit!...

EDEBALİCE

Ali İhsan Tosun

www.aliihsantosun38@hotmailçcom