Fıtr kelimesi orucun bitmesi anlamına gelmektedir. İftar kelimesi de buradan türemiştir. O günkü orucumuza son verme zamanına “İftar zamanı” denilir. İftara ne kadar kaldı diye sorarken orucun sonuna ne kadar kaldı demek isteriz.

Fıtır Sadakası veya Fitre denilen sadaka ise Cenabı Allah’ın bizlere Ramazanı göstermesi, bu günlere kavuşmamızdan duyduğumuz sevinç ile Ramazanın bitmesine müteakip yapılan bir hayırdır. Halk arasında “Başımızın gözümüzün sadakasıdır” denilir. 

Diyanetin 2021 yılı için belirlediği rakam kişi başı için 28 TL’dir.

            Kadın-erkek, büyük-küçük, akıllı-deli, yaşlı-genç, bebek (anne karnında bile olsa), ev halkı birey birey sayılır, sayıları adedince fitre verilir.

FİTRE VERMENİN HÜKMÜ NEDİR?

Hanefi Mezhebinde vaciptir (Verilmesi gereklidir). Şafii, Maliki ve Hanbelîlere göre fitre vermek ise farzdır.

Hadiste: “Resulullah’ın hür, köle, erkek, kadın her Müslüman’a fıtır sadakası vermeyi farz kıldı (veya emretti)” diye geçer (Müslim, “Zekât”, 12-15). Hanefîler “emretti” kelimesini gerekliliktir diye anlamış diğer mezhepler de farzdır diye anlamışlardır.

Ancak mezhepler arasında farz ile vacip arasında uygulama açısından bir fark yoktur.

FİTREYİ KİM VERİR?

Fitre veliler tarafından ödenir. Çocukların ve ailenin velisi kim ise o öder. Ev kadınının fitresi de bakılması gereken aile kapsamına girdiği için ona bakmakla yükümlü olan koca tarafından ödenir.

Ekonomik olarak bakılması zorunlu olmayan aile fertleri kendi fitrelerini kendileri öderler. Akıl buluğa ermiş erkek ve kız çocuklar, (Malikiler kız çocuğu evlenene kadar fitresi babasındadır demişlerdir.)  dede ve nine veya çalışan kadınların fitreleri bakılması gereken aile fertlerine girmediği için işin vebali ve günahı babadan düşer. Hukuken baba tarafından ödenmek zorunda değildir. Kişinin bireysel sorunudur. Ödenirse babanın cömertliğidir.

Ebu Hanife’nin öğrencisi olan İmam-ı Muhammed çocukların fitrelerinin babaları tarafından ödeneceği, dolayısıyla babası olmayan çocuğun fitre yükümlülüğünün de bulunmayacağı görüşündedir.

Bütün ibadetlerde olduğu gibi fitrede de ferdî-içtimaî, maddî-manevi hikmetler vardır. Bu konuda İbni Abbas şöyle der: “Resulullah fitreyi, oruç tutanı anlamsız ve çirkin davranışlardan temizlesin, fakirlere de yiyecek bir lokma olsun diye farz kılmıştır” (Müsned, V, 432).

İnsan oruçlu iken kızabiliyor, bazen ağzından çirkin şeyler çıkabiliyor veya bilmediğimiz yanlışlarımız da olabiliyor. Rabbim bizi ailecek affet ve bu parayı da kefaret kabul et, demek babından başın gözün sadakası olarak verilen bir paradır. Aynı namazın eksiklerini telâfi eden Sehiv secdesi gibidir. Öte yandan mahiyetinde sevinç ve neşe bulunan bayramı toplumdaki her ferdin ortak şekilde yaşayabilmesi için bayram günleri yaklaşır iken muhtaç kimselerin kısmen de olsa ihtiyaçları giderilerek sosyal dayanışmanın güzel bir örneği verilmiş olur.

FİTRE VERMENİN ZAMANI

Fitre yükümlülüğü Hanefi mezhebi haricindeki mezheplere göre: Son orucun iftarı ile bayram sabahı güneş doğma zamanıdır. Yani son ramazan gecesi, ertesi günün bayram namazına kadar yapılan bir ibadettir.

Ebu Hanife’ye göre ise: Bayram günü sabahı tan yerinin ağarmasıyla bayram namazı arasıdır. Yani bayram sabahı birkaç saat için yapılan bir ibadettir.

Süre çok kısıtlıdır. Bayram namazından önce ödenmesi gereken bir ibadettir. Bayramdan sonraya kalan kişi bunu ödemek zorundadır böylece borcunu ödemiş olur.

Fitreden maksadın fakir müminlerin bayram günlerinde ihtiyaçlarını karşılamak olduğu beyan edilmiştir. Bu konudaki hadislere ve sahabenin tutumu göz önüne alınırsa önemli bir mazeret bulunmadıkça bu ibadeti bayram gününden sonraya bırakmanın uygun olmadığı anlaşılır.

Bu kısıtlı zaman diliminde fakir bulma işlemi zor olacağı için Maliki ve Hanbelî mezhepleri son bir iki gün öncesi vermek de uygundur demişleridir. Hanefi âlimleri ise “Ramazan başladıktan sonra otuz gün içinde bu niyetle istediği herhangi bir gün verilebilir” demişlerdir. Asıl olan bayrama en yakın günlerde vermektir mümkün ise bayram sabahı vermek daha isabetli bir iş olur. Çünkü hadisi şerifte “Bayram gününde fakirlerin ihtiyaçlarını giderin” buyrulmuştur. Bayrama ne kadar yakın verilirse o kadar isabetli bir iş yapılmış olur.

Banka havalesi, EFT, online gönderiler o zaman dilimi içinde haber edilmiş ise karşı tarafın temlikine geçmiş sayılır.

FİTRE HERKES İÇİN YAPILMASI GEREKEN BİR İBADET MİDİR?

Vermesi gereken kişi ailesindeki her birey için verecektir. Ama her Müslüman için mi geçerli yoksa sadece zenginler için mi geçerli bir hayır sadakasıdır.

Hanefîlerin dışındaki üç mezhebe göre, zekâtın vacip olması için kişinin zengin olma şartı yoktur. Mesken, ev eşyası ve temel ihtiyaç maddelerinden başka kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kimseler için bayram günü ve gecesinin (yirmi dört saatlik) yiyeceğinden fazlasına sahip olan her Müslüman fitre ile mükelleftir. Yani hemen her Müslüman ailenin vermesi gerekmektedir. Hatta Maliki mezhebi: “Ödeme ümidi ile borçlanmak suretiyle bile olsa fitre ödemek gerekir” demişlerdir.

Hanefî mezhebinde ise “Fitre ibadeti sadece zekât vermekle yükümlü olan Müslümanlara vaciptir” demişlerdir. Yani asli ihtiyaçları haricinde kenarda nisap miktarı yani 80,18 gr altını olan ya da bu altın değerinde (bugün yaklaşık 40 bin TL gibi) parası ya da bu değerde kenara para atmış gibi aldığı arsası, tarlası, malı olan kişi için zekât ve fitre vermek vaciptir demişlerdir.  Zengin için zorunluluktur fakir için ise gerekli olan bir ibadet değildir. Verirse hayrına vermiş olur.

FİTRE KİME VERİLİR?

Zekât kime verilir ise fitre de o kesime verilir. Fitre verilecek kesimin en başında “fakir” ve “miskin” vardır.

Bu iki kesimin birincisi: Hiçbir geliri olmayan ailelerdir. İkincisi ise: Bir maaşları veya gelirleri olan ama bu gelirleri yaşam şartları için yeterli olmayan kesimdir (ya da borçlarını ödemeye yetmeyen). Yani ihtiyaç sahibi asgari ücretli çalışan veya memur hatta esnaf bile olabilir. Çoluk çocuğu, okuyanı çoktur, ailesinin geçimine yetişemiyor ve kenarda da nisap miktarı parası yok ise o insana fitre verilir.

Kenarda nisap miktarı parası olan (80,18 gr altın) veya ziyneti (altın, gümüş) ya da bu para değerinde mal, arsa, tarlası (Tarlayı kenarda değerlensin diye almışsa sakladığı para gibidir. Ama ekip dikiyor ise ekip diktiği maldan elde ettiği kar nispetinde hesaplanır) olan insanlar kenarda yaklaşık 40 bin liralık fazla değeri olmayan insanlara bu hayrı verirler. Diğer zekât verilen kesimler ise fakir ve miskin kesimine nazaran daha az kalmıştır.

Cami, dernek ve hayır kuruluşlarının bireysel ihtiyaçları için zekâttan ve fitreden para aktarılamaz hatta Müslümanlar cihada gitseler zekât ve fitreler ile silah bile alınamaz. Çünkü bu paralar fakirin bireysel hakkıdır.  Onun eline verilmesi gerekir.

Zekât işini organize eden kuruluşlar asgari boyutta bu kuruluşun asgari giderlerini (elektrik, benzin dağıtım için eleman masrafı gibi giderleri) zekâttan sağlayabilirler. Fıkıhta zekât memuru hükmündedirler. Zekât memurları bu işle uğraştıkları için maaşları zekâttan verilen kesimdir.

İslâm âlimlerinin genel kabulüne göre, fitre verecek kimselerin zekâtta olduğu gibi öncelikle bulundukları yerdeki fakirlerden ve fitre verilmesi câiz olan akrabalarından başlamaları daha uygundur. Ayrıca mükellefin fakir olsalar bile anne, baba, dede, nine gibi soy olarak üst kesimleri ile çocukları ve torunları gibi soy olarak alt kesimleri ve karısına fitre vermesi câiz görülmemiştir. Çünkü sadakayı bakmakla yükümlü bulundukları kimselere vererek kendileri için dolaylı bir menfaat sağlamış olurlar. Bakma yükümlülüğü olmayan diğer akrabalara verilebilir.

Diğer taraftan fitre bir kişiye de verilebilir, birkaç kişi arasında da bölüştürülebilir. Bununla birlikte fitrenin bir ihtiyacı karşılayacak miktarda olmasına da özen gösterilmelidir. Ayrıca bir ailenin fitrelerinin tamamını bir fakire vermesi câiz olduğu gibi birkaç fakire bölüştürülmesi de mümkündür. En az bir fitre bedelinden az olmayacak şekilde bölünebilir.

“Zekâtlar; Allah'tan bir farz olarak yoksullara, düşkünlere, onu toplayan memurlara, kalpleri Müslümanlığa ısındırılacaklara verilir; kölelerin, borçluların, Allah yolunda olanların ve yolda kalanların uğrunda sarf edilir. Allah bilendir, hâkimdir.” (Tevbe Suresi 60. Ayet)

FİTRE MİKTARI NAKİT OLARAK VERİLİR Mİ?

Fitrenin, o dönemde Medine’de en çok tüketilen gıda maddelerinden 1 sa’ (yaklaşık 3,5 kg ölçüsünde eski bir ölçek) miktarı olduğu hususunda kaynaklar hemen hemen ittifak halindedir.

Nitekim sahabeden Ebu Said el-Hudri şöyle demiştir: “Peygamber devrinde fitreyi yiyecek maddelerinden 1 sâ‘ (3333 gram) olarak verirdik. O zaman bizim yiyeceğimiz arpa, kuru üzüm, hurma ve keş (yağı alınmış peynir) idi” (Buhârî, “Zekât”, 76).

Hanefîlerde ve Hanbelîlerde ağırlıklı görüşe göre fitre hadiste zikredilen dört gıda maddesinden biri esas alınarak ödenir. Şafii ve Maliki mezhepleriyle bazı Hanbelîlere göre ise hadislerde geçen buğday, arpa, kuru üzüm ve hurma o devrin yaygın gıda maddeleri olup fitre bir kimsenin kendi bölgesindeki mahsulden, kendi yediği gıda maddelerinden de verilebilir. Fitre dinimizde asıl olan görüşe göre gıda maddesi olarak verilir.

Ebu Hanife başta olmak üzere bazı fakihler fitrenin bu mahsullerin değeri üzerinden nakit olarak da verilebileceği görüşünü benimsemiştir. Hatta bazı Hanefî kaynaklarında, özellikle bolluk zamanlarında nakit olarak vermenin daha faziletli olacağına dikkat çekilmiş ve Hz. Peygamber’in, “Fakirleri istemekten müstağni kılın” (Dârekutnî, II, 153) mealindeki hadisinin de bu görüşü kuvvetlendirir mahiyette olduğu belirtilmiştir. Özellikle alışverişin mübadele usulüyle değil nakitle yapıldığı çağımızda fitrenin para olarak verilmesi daha çok önem kazanmıştır.

Günümüzde fitrenin tespiti konusunda Diyanet işleri bu hesapları yapmış. 2021 yılı için 28 lira olduğunu tespit etmiştir. Hadislerde geçen yiyecek maddelerinin 1’er sa‘nın (yaklaşık 3,5 kg) para cinsinden ortalamasının alınmasıdır. Fakirlerin günlük ihtiyaç hesapları üzüm, hurma, buğday, arpa gibi maddelerin çeşitli kaliteleri göz önüne alınarak fitre için birçok değişik rakamın ortaya çıkması ve Müslümanların bu durum karşısında tereddüde düşmesini önlenmek için bir ortalama alınmıştır.  Genel hüküm 28 TL üzerindendir. Daha geniş bilgi için kaynak aldığımız Vehbe Zuhayli’nin İslam fıkhı ve Diyanet İslam Ansiklopedisine bakabilirsiniz.

Allah orucumuzu kabul etsin yapmış olduğumuz hataları fitre sadakası ile temizlesin. Bayramımız İslam âlemi ve ailelerimiz için hayırlı ve bereketli olsun…