“İçim yine sevinçle dolup yanıyor;

Sanki deniz olmuş, dalgalanıyor.

Uzak uzak ülkelerden döndüm seferden;

Yaralarım ağır, fakat mestim zaferden;

Zafer,ümit kaynağının bir çeşmesidir.

Zafer bir çok gönüllülerin birleşmesidir.

Gönülleri birleşenler ölse de bir gün

Gök kubbede kalacaktır seslerinden ün.

Gönülleri birleşenler! Selam sizlere!

Uzaklarda dertleşenler! Selam sizlere!”

  Sevgili dostlar, sizleri Hüseyin Nihal Atsız’ın “Selam” adlı şiiriyle selamlıyorum. Bu yazımda kendime değil, bir okurumun sosyal medyada benim ve kitaplarım hakkımda yazdığı yazısına yer vermek istedim. Yukarda ki şiirde bu yazı üzerine hatırıma düştü. Yazı “Gönüllerin Buluşması” başlığı ile kaleme alınmış. Demek ki yazdıklarım gönüllere dokunmuş. Yazıyı fazla uzatmadan sizleri okuyucum Feyami CAN’ın yazısı ile baş başa bırakıyorum.

…/…

“     O, Kayseri ili Felahiye ilçesi Karaşeyh Köyü’nde 1960 yılında doğdu. Henüz daha kundakta iken ailesi ile birlikte kendi deyimiyle “tası tarağı toplayarak” Boğazlıyan ilçesine göçtüler (taşındılar). 1982 yılında askere gider ve dönüşünde Ankara’da Gazi Üniversitesi’nde eğitimini tamamlar. 1988 yılında da mezun olur. Daha sonrasında hiç bitmeyecek başlar gurbet yılları;

“Hasret koydun gurbet beni soyuma

Allanıp pullanıp kandırdın beni

Göndermedin düğünüme toy’uma

Köz düşürüp gönlüme yandırdın beni.”

   Anadolu’nun değişik illerinde öğretmen olarak görev yapar. Halen Şanlıurfa ilinde eğitimcilik hayatına devam etmektedir. Birçok edebiyat sitesinde ve pek çok yerel basında yazıları ve şiirleri yayınlanmaktadır. Evet, meraklanmaya başladınız, kim mi bu adam? Kendisi Ozan Halil MANUŞ…

   Peki, kendisini çok mu iyi tanıyorum? Bir bakıma evet bir bakıma hayır, hem çok iyi tanıyorum hem de hiç tanımıyorum; yüz yüze bir tanışıklığımız yok ama ruhen birbirimizi yakından tanıdığımızı düşünüyorum. Kendisi ile hayatım boyunca hiç karşılaşmadım. Bir kere bile görmedim. 2020 yılı Aralık ayında “Karaşeyh & Kara Günler” isimli kitabım çıkınca telefonla tanıştık. Gönüllerimiz buluştu. Yıllar öncesinden tanışıyormuş gibi bir sıcaklık oluştu aramızda. Kendisini böyle geç tanımaktan da inanın biraz hayıflandım doğrusu. Aynı köylüyüz ve uzaktan da akraba sayılırız. Samimi ve mütevazı bir kişilik. Karşılıklı kitap alışverişinde (takasında) bulunduk. Birbirimizi hiç tanımamıza rağmen yeni çıkan kitabımla hemen yakından ilgilendi, okudu, beğendi ve çabucak, sabırsızlıkla sosyal medyada ve köşe yazarlığı yaptığı bazı yerel gazetelerde paylaştı. Böylelikle yeni çıkan kitabımın okuyuculara ulaşmasında ilk kıvılcımı çakan bir “gönül insanı” oldu…

   Telefon görüşmelerimizde doğal olarak yazarlık ve kitap yazma süreci üzerine sohbetlerimiz oldu. Kitap yazmanın ne kadar emek gerektirdiğinden, bazen bir kelime bazen bir cümle üzerinde günlerce kafa yormamızdan bahsettik. Tanıdığımızı sandığımız bazı insanların kaba saba yaklaşımlarından, yol yordam bilmez davranışlarından, burun kıvırmasından, hasetliğinden ve emeğe yeterince değer verilmemesinden mustarip olduğumuzu paylaştık. Aslında bu durum, bizim gibi amatör sayılabilecek tüm yazar ve şairler için geçerli. Kafaya takmayalım Halil abi, sen ne kadar güzel yazarsan yaz, adamın kendi hikâyesini bile (otobiyografisini) yazsan, inan ilgi duyup merak edip “zamanım yok” bahanesi ile oku(ya)mayacak çok insan var bu ülkede. “Adamın sermayesi yüreğidir, adam demekle adam mı olunur?” öyle değil mi Halil abi?

“Kör cahil iken ne yazar ne okur

Kendine değil de ellere kızar

Haset tezgâhında ikilik dokur

İçindeki neyse dışa o sızar.”

   Kendisi bana daha önce yayınlanmış olan “Dostça Yazılar 1 -2 -3” isimli deneme kitaplarını ve şiir kitaplarını gönderdi. Toplam (10) adet eseri mevcut. Hepsi de birbirinden güzel eserler. Kitaplarını okuyarak kendisini daha yakından tanıma fırsatı buldum. Eserlerini okudukça onun suretini ve yüreğini görerek kendisine bir yakınlık hissettim. Hem çaldığı sazıyla hem söylediği sözüyle halkın sesi olan, “Gül olmak için ellerde, tohum ol toprağa ekil” diyen bir Ozan. O da benim gibi memleket sevdalısı. Güzel köyümüzü benim gibi gurbette temsil eden birisi. Memleket ve köy sevgisini yazılarına ve şiirlerine döken bir kalem. Başarılı bir eğitimci ve aynı zamanda iyi bir Atatürkçü. Şimdiye kadar da halktan başka kimsenin adamı olmamış bir Ozan;

“Bu dünyada şunun bunun

Adamı olma, adam ol

Hak tanımaz çapulcunun

Adamı olma, adam ol!”

   Bazen mesafe olarak uzak olmak iyi oluyor galiba. Çok yakınımızda gibi duranlardan, “… mış” gibi davrananlardan, dürüst olamayan samimiyetten, toplumsal ikiyüzlülükten Allah aşkına ne gördük ki zaten. İnsan sadece söylediklerinden değil sustuklarından da sorumludur. Belki de birbirimizi daha önceden yüz yüze tanısaydık, gönüllerimiz buluşmayacak ve belki de sıradan bir arkadaşlığımız olacaktı.

“Bin kişiden birine

Ulaşırsan ne mutlu

Yer yok gönül kirine

Bu yol muhabbet yolu”

   Kısaca deneme kitaplarından bahsetmek gerekirse; “Dostça Yazılar” isimli deneme kitaplarında şiir ve düzyazıyı birleştirmiş. Özel günlerde günün anlam ve önemini anlatan ve şiirleriyle bezediği, süslediği deneme tarzında kısa yazılar. Vatan ve millet sevgisi yazı ve şiirlerinin özünü oluşturuyor. İçinde yetiştiği ve yaşadığı topluma karşı sorumluluklarını kalemine yansıtmış bir halk ozanı. Yüreği her daim memleket sevgisi ile yanıyor. Eserlerinin ana konusunu oluşturan Türklük duygusunu, vatan aşkını ve İslam sevgisini eserlerinde ustaca harmanlamış. Şiir kitabından bahsetmek gerekirse, şiirlerinin konuları;

-Yurt sevgisi, sıla özlemi, aşk ve gönül. Vatan, bayrak, Türklük ülküsü ve namus şiirleri.

-İnsan sevgisi, zalimin karşısında, mazlumun yanında olma. Yoksulu ve açı doyurma, samimi Müslümanlık.

-Ölüm, Dünya’nın faniliği, ahiret inancı,

-Çevre ve hayvan sevgisi.

   Ozan Halil MANUŞ gibi halk şairleri şiirlerini doğaçlama yapar. Estetik kaygılardan uzak ve halkın diliyle içinden geldiği gibi yazmış. Âşıklar gönül insanıdırlar ve insanların yalnızca gönlüne hitap ederler. Şair halkının dertleriyle dertlenir. Halk şiiri ve ozanlık geleneğini takip etmekte. Şiirlerinde hece ölçüsünü büyük bir ustalıkla kullanıyor. Şiirlerinin bir kısmı bestelenerek melodilerle buluşmuş ve türkü olmuş…

“HALİL uyma sakın nefse

Gidenlerden edin hisse

Doğan ölür kalmaz kimse

Bir varmışsın, bir yokmuşsun”

   En son eseri ise “Aklımdasın” isimli şiir kitabı. 2021 yılının Ocak ayının ilk haftası XOn Yayınlarından çıktı, toplam 112 sayfa. Kitap internette okuyucularıyla buluşur buluşmaz hemen sipariş verdim. Bugün itibariyle okudum ve çok beğendim. Çok güzel bir şiir güldestesi. Kitabın okunmasını herkese tavsiye ederim. İnternette kitap satış sitelerinden temin edilebilir.

Ne dağa yazdıkları, ne denize, okuyup da anlayacak hepimize…” .

   Şimdilik sadece “Aklımdasın” adlı eseri internette satışta, umarım diğerleri de en kısa sürede internette okurlarıyla buluşur. Atalarımız ne demiş: “Geçti deme tut ucundan, geç olsun da güç olmasın.”…

Halil abi, bir tevafuk şeklinde de olsa başlayan gönül dostluğumuz, inşallah ömrümüz vefa ettikçe mezara kadar devam eder. Ne demiş Ozan;

“Ömür daldaki son yaprak

Doğarken nasılsak çıplak

Suyu bekler gibi toprak

Hasretle bekler bedeni.     ”