Mustafa Uğur açıklamasında "Önceleri "Gazeteciler Bayramı" olarak ilan edilen fakat 1971 darbesinden sonra alınan haklar sebebiyle "10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü" olarak anılmaya başlanan bugün öyle ki günümüzde basın alanına yapılan sansür ve iktidarın uygulamaları sonucunda gazetecilerin kendilerine yaptıkları oto-sansür  sebebiyle yeniden isim değiştirme yada ortadan kaldırılma sorunu ile karşı karşıyadır" dedi.

Kuvvetler ayrılığı ilkesinden en çok zararı basının gördüğünü belirten Uğur açıklamasına şu şekilde devam etti; "Yasama, Yürütme ve Yargı`dan sonra dördüncü kuvvet olarak kendini hissettiren "basın", ülkemizde yaşanan son gelişmeler ışığında kuvvetler ayrılığı ilkesinin adeta yok sayılmasından ötürü kendi mevcudiyetini de koruyamamaktadır.

Siyasi iktidarın mahkemelere, savcılara kadar uzanan tehditkâr açıklamaları dördüncü kuvvet olan basının da tarafsız, objektif ve ilkeli yayınlarına adeta oto-sansür olarak geri dönmektedir.

Uğur, "Yüzlerce gazetecinin işten çıkarıldığı, birçok gazetecinin hapiste olduğu, ülkemiz gazetecilerinin hala başka ülkelerde esir olarak tutulduğu, yeni Anayasa çalışmalarında basın özgürlüğüne dair hiçbir çalışmanın var olmadığı, hükümet mensuplarının gazetecileri tehdit ettiği, basın alanındaki kutuplaşmalardan ötürü bilgi kirliliğinin var olduğu, yerel gazete ve tvlerde çalışan basın mensuplarının maddi kıyıma uğradığı bir Türkiye`de maalesef ki 53 yıl önce "bayram" olarak ifade edilen Gazeteciliğin "cenazesi" kaldırılmayı beklemektedir.

Umarız ki siyasal iktidar ve onun taşralardaki temsilcileri süslü açıklamalar yapmak yerine sorunun anayasa ve yasalar çerçevesinde basın hak ve özgürlüğü, fikir yayma hürriyeti çerçevesinde çözümünü bularak sözde değil özde bir bayramı ülkemize yaşatırlar" dedi.
Haber: Alpaslan KÖRÜKCÜ