Taşğın açıklamasında “İnsan, kelime olarak “unutkan” da demektir. Bu sebepledir ki insan, çoğu şeyi unutmuş, birçok kez de bu sebeple aldanmıştır. Çok zulüm gördü insanlık, insan elinden. Pek çoğu hiç olmamış gibi unutuldu gitti. Unutursak tekrarlanacağını unutmamamız gerekirdi.

Yeni bir döneme girilen Irak´ta, Türkmenler, 1958 yılına kadar Krallık rejimi, 2003 yılına kadar adı Cumhuriyet ancak özünde baskıcı bir diktatörlükten başka bir şey olmayan Baas rejimi, ABD işgali sonrasında ise, fiilen 3´e bölünmüş, çatışmanın, savaşın, krizlerin eksik olmadığı bir kaos yönetimi altında varlıklarını sürdürmeye çalışmışlardır.

Özellikle 1936 yılından sonra, 1925 Anayasası ile Türkmenlere verilen haklar geri alınmaya başlanmıştır. Asimilasyon ve Araplaştırma politikaları, giderek hızlanmaya başlamıştır. Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeki demografik üstünlüğü azaltılmaya çalışılmıştır. Saddam Hüseyin´in iktidara geldiği 1980 yılından itibaren Araplaştırma politikaları hızlanmıştır.

Türkçe eğitim ve basın-yayın faaliyetleri sınırlanmıştır. Maruz kaldıkları tüm bu insan hakları ihlallerine ve yok sayılmalarına karşın, tepkilerini her zaman demokratik sınırlar içerisinde göstermeye çalışan Türkmenler, buna rağmen çok kez silahlı saldırılar ve katliamlarla karşı karşıya kalmışlardır. 1959´daki Kerkük Katliamı da bunlardan bir tanesi ve en kanlılarındandır.

Olayların kökeni, 1958´in Ekim ayında, SSCB´de sürgünde olan Molla Mustafa Barzani (şu anki sözde bölgesel yönetimin başındaki, Peşmergebaşı Mesut Barzani´nin babası)´nin Irak´a dönüşünde kendisini karşılamakta olan Kürt grupların, konvoy güzergâhı üzerindeki Türkmenlere karşı giriştikleri saldırılara dayanır. Türkmenlerin sağduyulu tavırları sayesinde, bu olaylar çok fazla uzamamış, ancak, hükümetin, saldırgan gruplara karşı yaptırım uygulamaktan uzak sorumsuz tavrı, hem bu kesimleri cesaretlendirmiş, hem de sonraki saldırılara zemin hazırlamıştır.

1958´de ilan edilen cumhuriyetin, 1.yıldönümü etkinlikleri sırasında Komünist Parti´ye mensup militanlar ve Kürt grupların, Türkmen mahallelerine yönelik saldırılarıyla, katliamlar başlamıştır. Kutlamalara katılmak amacıyla sokaklarda olan Türkmenler, resmigeçit sırasında komünist militanlar ve Kürtçü örgütlerin hedefi haline gelmiştir.

Olayların büyümesi üzerine, sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, ancak bu önlem(!), katliamı engellemeye değil, bilakis hızlandırmaya yaramıştır. Zira yasağa sadece Türkmenler uymuş, bunu fırsat bilen saldırganlar, Türkmen evlerini basarak, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden toplu katliamlarına devam etmişlerdir. Toplu bir yok etme amacı taşıdığı aşikâr olan katliamların hedefleri arasında Türkmenlerin lider kadroları da ilk sıralardadır.

Katliamda şüphesiz, Irak Devleti´nin de çok büyük sorumluluğu bulunmaktadır. Katliamdan kısa süre önce, Irak Ordusu´nun Kerkük´teki komuta kademesinde değişikler yapılarak, ağırlıklı olarak Komünist ve Kürt subaylar göreve getirilmişlerdir.

3 gün süren ve Irak Türkmenlerine yönelik en kanlı katliamlardan biri olarak tarihe geçen bu olaylarda insanlık dışı cinayetler işlenmiştir. Bugüne nasıl benziyor değil mi?bütün nimetlerden yararlananlar dün olduğu gibi bugünde kalleşçe saldırıyor” dedi. Haber: Alpaslan KÖRÜKCÜ