Hacıbektaş Belediye Başkanı Arif Yoldaş Altıok, sempozyumda yaptığı konuşmada;

"O Anadolu’dan dünyaya yayılan bir sevgi ışığıydı…

Karanlıkları aydınlığa çeviren gönül ereniydi…

O savaşın ortasında barışı haykırandı…

O Bektaşiliğin özü ve Anadolu Erenlerinin en önemli temsilcisiydi…

İnsan ruhunun derinliklerindeki en temiz duyguları erenlerine anlatan,

‘incinsen de incitme’, ‘Her ne ararsan kendin de ara’diyendi…

O buğdayı himmet ile harmanlayan aşk deryasına düşenlerin çerağıydı…

O bütün insanlığı sevgi, saygı, barış ve kardeşliğe davet eden, harcını kardığı Alevi-Bektaşi anlayışının önderi kutupların kutbu gönüllerin sultanı Hacı Bektaş Veli’ydi…

Hacı Bektaş Veli insanı temel alan felsefesiyle çağları aşıp, yaşadığı topraklarda Anadolu’da kök saldı ve tüm dünyada yeşerdi. İnsan sevgisinin en üst noktalarına ulaşan eşsiz felsefesi gökkuşağını saran bir senfoni gibi Bektaşiliğin gönül dili olmayı başardı.

Çünkü “O” Erenler Piri, aşıkların sultanı, dostun sevgilisi, Canların Piriydi…

“O” Hacı Bektaş Veli’ydi… Hacı Bektaş Veli’yi anlamak için onun yaşamına ve inançlar bütününe bakmak yeterlidir. Hacı Bektaş Veli, binlerce yıldır süre gelen Alevi – Bektaşi inanç sisteminin en önemli öncüsüdür. Hacı Bektaş Veli Rum Erenleri’nin Pîridir. Diyâr-ı Rûm’un (Anadolu’nun) en büyük evliyasıdır. İlk eğitimini Türkistan Piri Hoca Ahmet Yesevi kültür ocağından aldığı söylenen, çok sayıda bilim adamının yetiştiği Horasan’da engin bir bilgi birikimine ve geniş bir dünya görüşüne sahip olmuştur. Bu anlamda Hacı Bektaş Veli İslamiyet’i daha çok tasavvufi yönünden yorumlar. Zahire yani görünene değil de; batına yani gerçek olan iç aleme dönük yorumlarıyla dikkat çeker. Hacı Bektaş Veli, Alevilik ve Bektaşiliğin oluşmasında önemli isimlerden birisidir. Hacı Bektaş Veli’ye göre insan yaratılmışların en değerlisi ve en müstesnasıdır. İnsan en yüksek mertebededir. Hangi inanç ve kökten gelirse gelsin, insan en değerli varlıktır. Pir’imize göre dünyanın merkezinde insan vardır. Bütün kâinat onun etrafında şekillenmiştir. Çünkü insan, Tanrı’nın yeryüzündeki görüntüsünden başka bir şey değildir. Hacı Bektaş Veli’nin Anadolu’ya gelişi, Anadolu Selçuklu Devleti’nin siyasi, ekonomik ve kültürel düzenin bozulduğu, yönetimde bölünmelerin ortaya çıktığı bir döneme rastlamaktadır. Hacı Bektaş Veli, hakîkat çerağını Anadolu’da yakmış, etrafına topladığı insanlara tasavvufun inceliklerini anlatmıştır. “İnsan-ı kâmil” olmanın, Hakk’a ulaşmanın, dört kapı kırk makamdan geçerek hakîkata kavuşmanın yollarını yetiştirdiği talebelerine öğretmiştir. Hacı Bektaş Veli Kırşehir yöresindeki Suluca Karahöyük’e (Hacımköy) yerleşmiş, Orta Anadolu’yu dolaştıktan sonra Anadolu kültürünü, Anadolu insanının gelenek ve göreneklerini özümseyerek yeni bir bilim ve öğreti merkezi kurmuştur. Burada çok sayıda öğrenci de yetiştiren ve Yeniçeri Ocağı’nın da Piri olarak bilinen Hacı Bektaş Veli Anadolu birliğinin sağlanmasına yardımcı olmuştur. Ortaya koymuş olduğu birleştirici ve yükseltici öğreti her türlü bağnazlıktan uzak, çağa uyan ilkeler haline gelmiştir. Pir’imizin düsturuna göre, Melekler bile insana secde etmiştir. Kutsal bir varlık olan insana, hiçbir sebeple kötülük yapılamaz. Bu yüzden Pir’imiz binlerce yıl önce insanların köle pazarlarında satıldığı, dini, rengi ve inanışı yüzünden ötekileştirildiği, ortaçağın o karanlık dönemlerinde;

“İncinsinde incitme”

“Düşmanlarınızın bile insan olduğunu unutmayın”

“Kadınlarınızı okutunuz”

“ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır”

diyerek Hacı Bektaş Veli, çağının ötesindeki fikirleriyle dünya üzerindeki en hümanist düşünür ve felsefe insanıdır. İlçemizde kurduğu bu kutlu dergahta ise, fakirleri ve yoksulları doyuran; dergahta çalışan dervişlerin hiçbirinin birbirinden üstün olmadığını ifade eden Hacı Bektaş Veli, çağını aşan bir adalet ve eşitlik sembolüdür. Horasan’dan Anadolu’ya gelen bir Türk öncüsü, bir dinler ve inanışlar arası hoşgörü timsali, bir barış elçisidir. Bu yüzdendir ki, Pir’imizin temellerini attığı o engin ve tasavvufi ulvi felsefe, bu topraklarda binlerce yıldır geçerli olmuş ve sonsuzluğa kadarda geçerli kalacaktır. Pir’imizin 700 sene önce yaktığı o kutlu ışık, O Çerağ aralıksız yanmaya ve insanlığı aydınlatmaya devam etmektedir.

Sonuç olarak bizler, Pir’imizin ebedi istirahatgahının bulunduğu Hacıbektaş ilçesi olarak kendimizi çok şanslı addediyoruz. Aynı zamanda bu durumun, bizlere çok büyük bir sorumluluk yüklediğinin de idrakindeyiz. Bu yüzdendir ki Pir’imizin topraklarında göreve geldiğimiz günden beri, Pir’imizin dünya görüşünden esinlenip topluma lanse ettiğimiz sloganımız “Her şey sevmek ve inanmakla başlar” düsturuyla, ilçemize gelen ve yıl içinde sayıları bir milyona yaklaşan Canlarımıza hizmet üretmeye ve yine ilçemizde yaşayan hemşerilerimiz içinde en konforlu şekilde yaşamlarını sürdürmeleri adına çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Bu çalışmalarımızdan biri olan Serçeşme parkı ve sosyal tesisleri yapımında bizlere maddi manevi desteklerini esirgemeyen Hızır Avusturya başkanımız sayın Zöhre Doğan’a, Alevi Avusturya başkanımız sayın Yüksel Bilgin Dedemize ve destek olan tüm Canlarımıza sizin nezdinizde teşekkürlerimi sunuyorum. Sözlerime son vermeden önce, bizim için çok önemli bir etkinlik olan bu sempozyumumuzun paydaşları;

Viyana Üniversitesi Rektörlüğü’ne

Unesco temsilciliğine

Alevi Avusturya başkanımıza

Hızır Avusturya başkanımıza

Değerli panelist ve hocalarımıza ve katılımcı tüm dostlarımıza Hacıbektaş Belediyesi, Hacıbektaş halkı ve şahsım adına sonsuz şükranlarımı sunuyor; Hünkar’ımızın kadınlarımız için 700 yıl önce söylediği dörtlüğüyle konuşmama son vermek istiyorum.

Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde

Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde

Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok

Noksanlık eksiklik senin görüşlerinde…" ifadelerinde bulundu.