İlk İmam Hatipler 1913 yılında Şeyhülislam Ürgüplü Mustafa Hayri Efendi tarafından açılmıştır.  Mustafa Hayri Efendi; imparatorluğun en çalkantılı döneminde şeyhülislam ve evkâf nâzırlığı görevinde bulunmuştur.

@ @ @

Avrupa ülkelerinin, özellikle İngiliz casuslarının İslam ülkelerini misyonerlik ile bunalıma sürüklediği bir dönemde, karşı faaliyette bulunmak üzere ‘Vaizler Medresesi´ ve ‘İmam Hatip Medresesi´ni kurmuştur.

Bu okullarda yetişenler hem imamlık hem vaizlik yapacaklar, fitneye karşı İslam´ı savunacakladır.

@ @ @

Prof. Dr. Hasan Hüseyin Dilâver´in, “Şeyhülislam ve Evkaf Nâzırı Ürgüplü Mustafa Hayri Efendi” adlı eserinde İmam Hatip ve Vâizler Medresesi´nin kuruluşu ile ilgili şu bilgilere rastlamaktayız.

 “VÂİZLER MEDRESESİ (Medresetü´l Vâizin) NİZAMNAMESİ “

“Bu medrese, İslam dünyasında bu maksatla açılan ilk medresedir. 28 Aralık 1912´de Soğukçeşme  – Vani Efendi Medresesi´nde açılan daha sonra Beyazıd Medresesi´ne nakledilen bu okulun nizamnamesi, 19 Şubat 1914´te (R, 6 Şubat1329)   Evkaf Nazırı Hayri Efendi tarafından çıkarılmıştır.

                “Okul, Evkaf Nezareti´ne bağlı gündüzlü bir okuldu.[1] Bu okul ülkenin ihtiyaç duyduğu, konusuna hâkim, İslam´ı hakkıyla bilip ve bunu anlatabilecek vaizler yetiştirmek üzere kurulmuştur.[2]

                Pozitif bilimlerden de anlayan bilgili vaizleri yetiştirmeyi amaçlayan bu okulda, dini ilimlerin yanı sıra tarih, coğrafya, edebiyat, matematik, astronomi, fizik, kimya, biyoloji, felsefe, sosyoloji, mantık, iktisat, maliye gibi dersler de vardı. Evkaf Nezareti´ne bağlı bu okulun öğretim üyeleri arasında Ahmet Refik Altınay, Yusuf Akçura, Mehmet Ali Ayni, Fatih Gökmen, Hüseyin Dâniş, Ziya Gökalp, Selim Sırrı Tarcan gibi devrin ünlü isimleri vardı. I. Dünya Savaşı´nda fazla öğrenci olmadığından 1919´da İmam Hatip Medreseleri ile birleşerek Medresetü´l İrşad adını almıştır.[3]

                “İMAM HATİP MEDRESESİ ( Medresetü´l Eimme ve´l Hutebâ )

“İmam - Hatip yetiştirmek maksadıyla1913 tarihinde açılmış bir medresedir. İmam Hatip ve Ezan – İlahi kısımlarından oluşmaktaydı.[4]

“İmamlar, bulundukları mahallede, nüfus ve tapu kayıtları tutmaya, evlenme ve boşanma işlemini yapmaya da memur oldukları gibi, devletin halka duyuracakları bütün emir ve tebliğlere de vasıta olurlardı.[5]

“Evkaf Nezaretine bağlı Medresetü´l  Vâizîn ile yine Evkaf´a bağlı olan bu medrese birleşerek  Medresetü´l İrşâd adı altında Şeyhülislamlığa bağlanmış, 1924´de Tevhîd-i Tedrisat Kanunu ile MEB´na geçmiştir.[6]

@ @ @

Son zamanlarda dinle ilgili yapılan tartışmalarda görülüyor ki Diyanet İşleri Başkanlığı ile İmam Hatip Liseleri´ne ve İlahiyat Fakülteleri´ne büyük iş düşmektedir.

İmam Hatip Liseleri ve İlâhiyat Fakülteleri, geleneksel dini değil, İslâm´ın prensiplerini - tarikat ve cemaat anlayışından uzak – Kur´an ve Sünnete göre araştırıp incelemeli, Müslümanlara sunmalıdır.

@ @ @   

Din; insanların hem bu dünyalarını hem de ahiret hayatını rahat ve huzur içinde yaşamalarını sağlayan “İlahî” nizamın adıdır. Din; yaşanmaz hale getirilirse insanlara ‘huzur´ vermek yerine ‘zulüm´ aracı olmaya başlar.

Yahudilik, Hristiyanlık gibi semavi dinlerden; yerel kabile dinlerinden; tarikat ve cemaat söylemleriyle İslam´a sokuşturulmuş “bid´at” ve“hurafelerden” temizlenmeli, İslâm yaşanır bir din haline getirilmelidir. Aksi halde ‘kraldan çok kralcı geçinerek´  zorlaştırıcı kurallar koyarak İslam´ı yaşanmaz hale getirmenin âlemi yok! Çünkü İslâm zorluk dini değil; kolaylık dinidir.

Nitekim Ayet-i Kerime´de, “Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez![7]” buyurulmaktadır. Bir hadis-i Şerifte ise; “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.[8]” emri müjdelenmektedir.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan´ın da isteği bu doğrultudadır. İslam´ın “İcmâ” yönüne dikkat çekmektedir.