Hiç iyi olacağını zannederek kendi kötülüğünüze dua ettiğiniz oldu mu?

Allah’tan iyi zannedip talep ettiğimiz şeyin sonu nasıl olacak nereden bilebiliriz?

İnsan şerri de hayrı istediği gibi ister. İnsan pek acelecidir!” (İsra Suresi 11. Ayet)

Kudretli olmak bir işin başından sonuna kadar güç yetirebilmek demektir. Yegâne güç ve kudrete sahip olan yalnızca Allah’tır.

Allah kuluna seçmekle alakalı bir irade vermiştir. Kul önüne gelen meselelerde bir tercihte bulunur, bulunduğu tercih cihetinde mesuliyeti ve imtihanı başlamış olur. Yaratma işi Allah’a ait olduğu için Allah sonucu ister kulun tercihine uygun olarak yaratır, ister bizim bilmediğimiz sebeplerden dolayı farklı yaratır. Ama işin sonu hiçbir zaman bizim elimizde değildir.

Hazreti Ali’ye nispet edilen “Allah’ın en çok Allah olduğunu her talebime istediğim gibi karşılık vermemesinde gördüm çünkü beni bana bırakmıyor.” şeklinde bir söz vardır. Bu söz mikro boyutta insanoğlu tarafından böyledir, kendi aklımız neticesinde çocuklarımızın istek ve taleplerinin bir kısmına “Hayır!” diyoruz. Çünkü çocuğumuzun aklının ermeyeceği birçok sebebi düşünüyoruz, yine onun hayrını barındıran işlerden dolayı talebini reddediyoruz ki Allah kulun bilmediklerini bilen, hesap etmediklerini dahi hesap edendir.

Kul rızkını aramak için bir dükkân açmaya karar verir. İster bakkal dükkânı açıp rızkını helalden talep eder, ister tekel bayi açıp haramdan gelecek bir kapı açar. Kul yapacağı tercihten sorumludur. Ama o girdiği işin sonucunun nasıl yaratılacağını, tercihinin neye mal olacağını asla bilemez. Allah ister kulun dilediği gibi bir sonuç yaratır, ister yaratmaz. Kul açtığı işte başarılı olursa başarıyı aklına, tecrübesine mal eder. (Düşündüm şöyle bir işin tutacağına karar verdim açtım ve iş tuttu der.)İşin sonucunu kötü yaratır da batar ise kendince sebepler bulur, “Pandemi oldu, dolar çıktı vs. ondan battım.” Der. Hâlbuki işler Allah’ın gücü ve kudreti dâhilinde döner.

ALLAH ZENGİNDİR.

Ey kullarım! Eğer önceniz (önceki yaşayanlar), sonranız, insanınız, cinniniz (gelmiş geçmiş bütün insanlar ve cinler), yüksek bir yerde durup benden istese, herkese istediğini veririm (kim ne istemez ki?) bu benim katımdakini noksanlaştırmaz. Ancak iğnenin denize daldırıldığı zaman denizden noksanlaştığı kadardır. (Sahih-i Müslim)

Yani Allah’ın mülkü asla eksilmez, vermemesi olmadığından değildir. Eskiler der ki: Adamın birisi Allah’tan az isteyenin gözü çıksın der sonra bütün dünyayı istermiş ve adam kör olmuş. Allah’ın mülkünde dünyanın bir önemi yoktur.

 Allah kullarını ciddi bir şeklide dinler, ya onların istediği gibi netice verir ya da kulun hayrına olacak şekilde onun istediği dışında bir netice verir. Ama kulun kendisinden talep ettiği, Allah’ın Allah olduğunu bildiği ve kendisini Allah indinde muhtaç gördüğü için kulun talebini O’nun istediği gibi sonuçlandırmadığında yine kulun duasına karşılık ahirete bir nasip bırakır. Zerre kadar hayır karşılıksız bırakılmayacaktır.

“İnsan şerri de hayrı istediği gibi ister. İnsan pek acelecidir!” (İsra Suresi 11. Ayet)

Kişi kendisi için Allah’tan şer ister mi?

İki kişi kendisi için Allah’tan şer ister;

  1. Cahil kişi. Gördüğü kötülük karşısında intikam alma hissi ile daha büyük bir kötülüğü ister. Mesela: Kendisine zulmeden evladı veya komşusuna karşı, “Allah belanı versin” diye dua eder. Ya da “Allah canını alsa da kurtulsam” gibi dua eder. Allah kulun duasına icabet eder o kişinin belasını verir. Artık hem zalim hem de Allah’ın belasını verdiği bir oğlu olmuş olur. O halde kişi dilinden ne çıkacak bilmek zorundadır.

  1. Cahil kişi. Bu kişi de kendi zihninden geçirdiği işin hayır olduğunu düşünüp, hayrı istiyorum zannederek Allah’tan sabah akşam şer ister. İnsan fiilinde tercih yapar ama onun hayırlı mı şerli mi olduğunu bilemez?

Bunlar boyutları birbirinden farklı iki cahiliyet türüdür.

Kimi insanlar, “Allah’ım çocuğum olsun” der. Kimi insanlar da doğurduğu evladın belasından kurtulamaz.

Kimi insan para ister ama o paranın kendisine ne getireceğini asla bilemez.

Hayrın içinde şer, şerrin içinde hayır gizlidir.

Hatta kurtulmaya çalıştığımız, şer olarak gördüğümüz şeyler bile belki hayırdır. Bir hadiste mealen: Allah bir kulu sever ona cennette bir yer yapar ama kulun o yere erişmek için fazlaca ibadeti yoktur. Allah da o kula bir musibet verir o musibete katlandığı, sabrettiği sürece karşılığını cennette alacağı bir iş olur.

Bir Müslüman’ın başına gelen her musibet hatta eline kıymık bile batması onun için af vesilesidir. Kulu çile çekiyor diye Allah asla ona zulmetmez, bilmediğimiz hayırlar vardır.

Bir kadın sara nöbeti geçiriyordur. Peygamberimize gelip, “Bana dua et bu hastalık gitsin.” der. “Dua edeyim gitsin mi yoksa karşılığında Cennet mi istersin?” deyince kadın, “Cenneti isterim.” diye cevap verir.

Kıymetli okuyucum Allah her istediğimizi verse belki kendimiz için yaşanamaz bir hayatımız olur. Meselelerin iç yüzünü ve sonucunun ne olacağını bilmiyoruz. Hayır zannettiğimiz işlerde şer, şer zannettiğimiz işlerde de hayırlar çıkıyordur. Bunu farklı farklı olaylarda birçok kez hayatımızda görmüşüzdür.

Biraz geri çekilip mesleğinize, çocuklarınıza, ekonomik durumunuza, yaşadığınız mahalleye, hayatınıza bir bakın. İnsanoğlunun ulaştığı yerler kendi tercihi sonucu mu? Yoksa tercihi sonucunda bir kapı açıldı, oradan bir kapı açıldı ve oradan bir kapı açıldı derken yepyeni bir dünyaya mı ulaştı?

Mühendis olmayı hedefleyen insanın öğretmen olması, filan şehirde yaşayacağım diyen kişinin başka bir şehirde yaşaması, kiminin okuması ama sonrasında esnaf olması hepsi bir hesap çerçevesinde olan işlerdendir.

Birçok insan para kazanacağım diye hayaller kurarak, bu işi alayım bu kez tamam diye dua ederek girdiği işlerde iflas etmedi mi?

O halde madem bir işe yönelirken insan olarak o işin başını ortasını ve sonucunu ihata edecek, kuşatacak bir bilgiye sahip değiliz ve sadece tercihlerimizden mesulüz yani neye karar aldığımızı bile bilemiyoruz. O halde işlerimizde Allah’a dönücü olalım ve “Rabbim bu işin sonu hangi meselemde hayır olacak ise beni, gönlümü o işe yönlerdir, elimden tut. Sen benim sahibimsin.” diyelim.

“Rabbena Atina fiddünya haseneten ve fil ahireti haseneten ve gına azabennar”.

“Rabbim bana dünyada iyilik ver ahirette de iyilik ver ve beni cehennem azabından koru”

Eskiler der ki, Çok isteme verilir. İstediğin şeyin sonucunu bilmediğin için talepte bulunmuşsan çokça istemeye devam etme. Allah seni duydu, talebini ciddiye aldı ama vermiyor belki ısrar ede ede sonunda istediğin verilir sonra ben ne yanlış iş yapmışım dersin, anlamına dikkat çekmektir.

Hayırlısını talep etmek her işte “Rabbim hayırlısı bu ise kolaylaştır.” demek doğru olandır.

“Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.” (Bakara Suresi 257. Ayet)