Resmi nikâhlar o ülkenin sosyal ilişkilerinde evrak işleri için gerekli tanzimi oluşturan birer hukuki bağdır. Dini nikâh ise bizlerin Allah katındaki nikâhımızı belirler. Dolayısıyla Allah katında aslolan nikâh dini nikâhtır. Dini nikâhın hukuku hakkında en temel bilgileri öğrenmek her erkek ve kadın için farzdır. Hanımını şaka dahi olsa talak ile boşayan kişinin resmi nikâhı devam etse dahi dinen boşanmış olurlar ve zani hükmüne düşerler. Mesele ciddidir. Kısaca özetleyelim:

TALAK KELİMESİ

Din, inanan insanın hayatının her alanına, doğru müdahalelerde bulunmayı vaat eden bir disiplindir. Nasıl ki evlenmenin bir hukuku var ise boşanmanın da vardır. Talak, İslam’da nikâh akdinin (anlaşmasının) bozulmasıdır. Serbest bırakmak anlamına gelir. Türkçede boşanmak demektir. Erkeğin dini nikâhta edindiği 3 talak (boşanma) hakkıdır. İnsanlar, içinde bulundukları devletlerin nikâh akitleri ile evlenebilirler ama Allah katında aslolan nikâh dini nikâhtır. Devletlerin nikâh akitleri dini nikâh akdinin şartlarını yerine getirir ise hem resmi, hem de dini nikâh yerine geçer. Boşanma hukuku da böyledir.

DİNİ NİKÂH NASIL KIYILIR?

Dini nikâh iki erkek şahit huzurunda, evlenecek olanların nikâhlanmalarıdır. Bir söz ile kurulur ve bir söz ile yıkılır. İslam’da söz çok önemlidir. Söz insanlık için yazıdan daha kuvvetli bir akittir. Evlilik akdinin gerçekleşme şartları şunlardır:

Şahitler: İki erkek şahit ya da her bir erkeğin yerine iki kadın olmak üzere dört kadın şahit gerekir. Şahitler şahitliklerini mazi sigası ile ifade etmelidir. Yani “Şahit olurum, şahit oluyorum, şahit olacağım” gibi geniş cümlelerle değil de “Şahit oldum” şeklinde söylemelidir. Bu, şahitliğin netliği açısından önemlidir.

Mehir: Kadına verilen gönül huzur bedelidir. Ya da ileride boşandıkları takdirde kadının iddet boyunca kendine bakabileceği nafakadır. İslam’da kendisinden boşanılan kadına bunun haricinde verilen bir nafaka yoktur. Bu verilen mehir miktarı da nikâh esnasında peşin veya taksitli (müeccel veya muaccel) olarak belirlenir. Karşılıklı anlaşma ile olan işlerdendir. Mehirin nakit değeri olan bir yönü olması gerekir. Bizim memleketlerimizde genelde düğünde takılan takılar mehir olarak belirlenir ama bunu gram cinsinden ifade etmek gerekir. Mehir olarak verilen mal sadece kadına aittir. Erkek bunu “Düğünde takılacak altının 200 gramı mehirdir şayet eksik kalırsa tamamlamak benim borcumdur.” diye belirtir. Düğünden sonra kadın mehiri ister kocasına verir, ister vermez. Bu, tamamen kadının tasarrufundadır. Erkek, mehirin bir kısmını düğünde verir, kalanını ileriki vadede müeccel olarak ödeyeceğini taahhüt eder ise bu borcunu ödemeden öldüğünde günahkâr olarak ölmüş olur. Unutulan mehirler nikâhı bozmaz ama kadına kendi akrabalarından emsal olacak bir mehir belirlenir.

Geçmiş sigası ile akitleşme: “Nikâh” kelimesinin kullanılması ve şahitliğin geçmiş zaman kalıbı ile yapılması mühimdir. “Ben falan oğlu filan, seni nikâhlı eşim olarak kabul ettim” şeklinde mazi sigası (geçmiş zaman zarfı)  ile beyan edilmelidir. “Ediyorum, etmekteyim” gibi geniş zamanlı sözcükler ile nikâh olmaz. Çiftin, “Seni nikâhlı eşim olarak kabul ettim” diye kesin bir yargı ile evlendiklerini söylemeleri gerekir.

İlan: Bazı ikinci evlilik yapan insanların sen, ben ve birkaç kişiye ilan olsun şeklindeki nikâhları bir kesimden saklı tutulduğu için ilan vasfını gerçekleştirmez. Gizli nikâh, nikâh olmaz.

Kız babasının izni: Bekâr olan kızların evliliğinde babanın izni, babası yoksa baba makamındaki kişinin izni (amca gibi) gereklidir. Şafii, Maliki ve Hanbelî mezheplerine ve cumhur ulemaya göre babanın izni olmazsa nikâh olmaz. Hanefi mezhebine göre babanın iznine gerek yoktur ama diğer mezheplere ve âlimlerin geneline göre baba izin vermeden gerçekleşen nikâh doğru bir nikâh olmaz. Babanın izni, çocuğu üzerindeki en temel haklarındandır. Hazreti Aişe annemiz efendimizin: “Velisinden izin alınmadan kıyılan nikâh batıldır.” Dediğini duyurmuştur. (Ebu Davut 2083) Dul olan kadınlar kendilerini evlendirme yetkisine sahiptirler. Dullarda baba izni nikâhın asıl şartı değildir.

Ebu Musa RadiyallahuAnh, peygamberimizin şöyle dediğini beyan eder: “Velisiz nikâh olmaz.” (Ebu Davut 2085, Tirmizi 1101, Ahmed 19518)

3 TALAK

Boşama hakkı, yani talak dediğimiz mesele nikâhla beraber erkeğe verilen boşanma hakkıdır. Zifaf gecesine kadar bir talak hakkı vardır, zifaftan sonra bu bir hak üç hak olur. Zira daha eşi ile halvete girmeyen insanlar evliliğin başında diline sahip olamayıp bu hakkını harcar ise İslam o kadını, o adama haram kılar. Burada aslolan erkeğin erkeklik iradesi ile ailede her ne yaşanırsa yaşansın çenesine hâkim olabilme yetisine sahip olmasıdır. Kelimelerine bile sahip olmayan insanın bir kadına sahip olması kendisi için bir hak olamaz. Zifaftan sonra talak hakkı 3 tanedir. Erkek “boş ol” cümlesini kurduğunda (şaka bile olsa) bir hak gider. Taraflar artık boşanmıştır. Tekrar evlenmek isterler ise kadın da razı olursa yeniden nikâh kıyıp evlilik hayatına devam edebilirler.

Kişi evlendikten sonra 3 talak hakkına sahiptir. Şaka veya kızgınlık yoluyla bu talak hakkını kullanan kişi bir hakkından mahrum olmuş olur. Şayet kadın ister ise kocasına döner. Bu durumda nikâh tazeleyip tekrar karı koca olmaları gerekir. Ya da başkası ile evlenir. Ama bu boşama cümlesi üç olduğunda veya üç hakkın yerine geçen bir cümle ile "Seni üçten dokuza boşadım.” yani bütün hakkımla boşadım, bu iş bitti manasında bir cümle kurarsa yahut “Boş ol, boş ol, boş ol.” derse hanımı artık yabancı biridir. Geri dönebilmesi için illaki başka biri ile evlenip karı koca olması ve ondan boşanması lazımdır. Bazı uyanık insanlar “Saf birini bulup evlendirsek, sonra da boşasa” diye kendince hukuksal açık arasalar da halvet şarttır. Bu da imkânsız işlerdendir. O halde ağızdan çıkan lafa dikkat etmek lazımdır. Üç kere “boş ol” cümlesini bir mecliste söyleyen kişilerin üç hakkının gittiğini Ebu Hanife beyan eder. Ama bazı mezheplere göre kızgınlıkla söylenen üç, bir sayılır. Böyle durumlarda diğer mezheplerin müftüleri ile görüşmek lazımdır. İş artık tehlikeli bir mecraya girmiştir.

“Helal şeyler içerisinde Allah’a en sevimsiz geleni boşanmadır” (Ebu Davud, Talak 3)

TEFRİK

Hâkim kararı ile boşanmaya tefrik denilir. Şayet kadın nikâh esnasında talak hakkından bir tanesini damattan ister ve damat onay verirse boşanma hakkı bir hakla da olsa kadında da bulunur. O zaman kadın da erkek gibi kendini boşayabilir. –ki günümüzde aklı başında olan kadınlar için doğru olan nikâhta bir talak almaktır- İslam devleti olan ülkelerde İslam kadısı (hâkimi) damatta bir sorun görürse kadını kocasından boşama yetkisine sahiptir. Hâkim, kadının boşanmasında velisi gibidir. Bazı âlimler resmi mahkeme ile İslam mahkemesinin boşanma özürleri aynı olur ise resmi mahkemenin boşaması da İslami boşanma olur demişlerdir. Ama bugün İslam kadısı olmadığı için resmi mahkemelerin boşamaları bazen geçimsizlik gibi sebeplerden olabiliyor. Yani İslam hukuku her boşanma zaruretini zaruret olarak kabul etmez. İslam’da zaruret olmayan bir meseleyi laik hukuk boşanma sebebi gördü diye erkek “boşadım” cümlesini kurmadığı halde hâkim boşasa dahi dini nikâh bozulmaz. Sadece o devlete ait resmi işlemlerde boşanmış gözükürler.

İslam hukukunun icra edilmediği ülkelerde boşanma işlerinde bazı sorunlar ortaya çıkacağı için kadının boşanma hakkının bir tanesini alması şahsi düşünceme göre faydalıdır. Tabii kadına boşanma hakkının geçmesinin duygusal davranıp fevri hareket ederek sakıncalı bir duruma yol açması da muhtemeldir. Bu da bu işin tehlikeli boyutudur.

NİKÂHI BOZAN ŞEYLER ve CAMİDE NİKÂH TAZELEMEK

Halk arasında akıl danışılan kişilerin “Düğünde oynadık nikâh bozulur mu?”, “İçki içtik nikâh tehlikeye girdi mi?” gibi sorulara maruz kalması muhtemeldir. Nikâh iki şey ile bozulur:

1- Kişinin dinden çıkması ile bozulur.

2- Kişinin “boşadım” cümlesini kullanması ile bozulur.

Bunların haricinde nikâh akdi asla bozulmaz.

Bazen camilerde perşembe günü akşamları nikâh tazeleme diye dualar yapıldığına şahit oluruz nikâh bozulmamıştır ki tazelensin. Bu işler, din ile alakası olmayan işlerdendir.

NİKÂHIN ŞAKASI DA, CİDDİSİ DE CİDDİDİR

Nikâhın şakası da ciddisi de ciddidir. Kişi şakadan bile olsa “Büyüyünce kızımı oğluna nikâhladım” diyemez. Kişi şakadan da olsa önce “Kapıdan çıkarsan seni boşarım” deyip, sonra şaka olduğunu söyleyemez. İslam hukukunda şaka, ciddi olarak algılanır ve yaptırımı vardır.

Halk arasında bir işin karşı taraf tarafından tasdik edilmesi çabası ile "İş hakikaten öyle mi? Değilse Karın boş olsun mu?” gibi cümle söyleyen lüzumsuz insanlar vardır. Şayet adam dalgınlıkla hakikaten öyle dese ve iş öyle olmasa nikâh düşer. Bu işlere hiçbir şekilde bulaşmamak, böyle lüzumsuz cümle kuran insanları da tedip etmek (doğru yolu göstermek) lazımdır.

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur; “Üç şey vardır ki onların ciddisi de ciddi, şakası da ciddidir: Nikâh, talak, (boşadıktan sonra) hanımını geri alma”

(İbni Mace, Tirmizi)

Resmi evlilikler, bir ülkede yaşayan insanların o ülke hukuku için gerekli olan sözleşmelerdir. Ama Allah katında evli olabilmeleri için İslam hukukunun şartları bellidir. O şartlar oluşursa dini nikâh olur, oluşmazsa dini nikâh olmaz.