İYİLİK VE KÖTÜLÜK

Osman Aytekin

Söz dinleyene bir harf yetermiş, dinleyemeyene masal anlatsanız nafile!

İnsanlara söz anlatmak bazen hatta çoğu zaman deveye hendek atlatmaktan zordur. Anlamak ve anlatmak bütün mesele bu.

Anlatamıyoruz, anlamıyoruz.

Anlamıyoruz çünkü dinlemiyoruz.

Dinlemiyoruz çünkü aklımız, başımız başka başka yerlerde ya da işimize öyle geliyor.

Dinlememek veya dinler görünmek sorunun bir parçası. Parçalar halindeki sorunlar birleşe birleşe bir yığın oluyor.

Bütün mesele insanın beyninde. Sorunlar burada başlıyor. Kavramlar da kafada beliriyor. Neyin iyi neyin kötü olduğu yargısı da burada şekilleniyor. İyiler kötü, kötüler iyi oluyor. Sahi bu nasıl oluyor?

İnsanlar iyi ve kötüyü ayırt edememe melekesine sahip değiller mi?

Bazıları sahiptir ama hinoğlu hinliğinden öyledir. Bazılarının da yargıları öyledir, iyiyi kötü algılar, kötü düşünür, kötü hareket eder. Ve hayatı hep kötüdür. Kötü yürür, kötü varır, kötü bakar, kötü konuşur, kötü düşünür. Kötü oğlu kötüdür işte! Hayatı kötüdür çünkü bu tip insanların. Bu tipler Yeşilçam Sokağı’nın kötü adam tiplemelerine taş çıkartırlar. Zaten Yeşilçam’ın rol biçilen o adamlara o karakterleri bu adamlar vermiyorlar mı?

Kötü kötü olduğuna göre; körün taşı değer misali kötünün işleri yolunda gider. Derler ya hani “kötüye bir şey olmaz” olan iyilere olur.

Yine de siz öyle sanmayın. Allah her şeyi bilendir.

İyilik kötüye göre daha zordur. İyi adam, iyi insanlar bulmak gerçekten zordur. Bunun gerçeğiyle daima karşı karşıyayız.

-“İyilik et denize at balık bilmezse Halik bilir” denmiştir. Ancak şimdi bunun tersi söyleniyor: “kime kötülük ettim ki iyilik göreyim”, “İyilikten maraz doğar”, “İyilik yap kötülük bul”, Benzeri sözlerin galebe çalmaması için iyilik yapmalı ve iyilik üzere teşviklerde bulunmalıyız.

İyilik ve kötülük: iki zıt davranış.

İyiliğin zor ve az bulunduğu bir dünyada yaşıyoruz. İyiler ve iyilik her zaman bulunmuyor. İyilerin ve iyiliklerin devam etmesi için iyi bir güce gerek var ve bu güç her türlü olumsuz şartlardan etkilenmemesi gerekiyor.

Bu mümkün mü, her şeyden etkilenen insan için?...

Her nasıl olursa olsun iyilikler sürmeli bunun içinde iyi insanlar ayakta kalmalılar. Dünyanın güzelleşmesi iyilere bağlı. Bu iyilerin çabaları, hizmetleri, davranışları, yardımları sayesinde dünyada yaşamak daha güzel!...

İyiliğin huzuru, mutluluğu bir başka olur…

Bütün iyiliklerin gönüllerde bulunması için insan iyi olmalı.

Nasıl, neden, niçin, ne şekilde?

Bu iyi olmak isteyenlere düşüyor. İyiliğin sınırı yok. İyilik güzelliği de beraberinde getirebilir. İyi kötü ayırt etmeksizin her insan güzeli istediğine, güzele sahip çıkmak arzusuyla olduğunu düşündüğünde her insanda kötüyle birlikte iyi huyların varlığı ortaya çıkıyor.

Bu sebeplerle insan iyi olmalı, iyi olan güzel hayattan tat alır. Hayatın da gayesi budur zaten.

Hayattaki güzelliklerin farkına varmak; hayatı iyi ve güzel bir biçimde yaşanılır kılmak… Kısacası hayatı doya doya iyi yaşamak. O zaman iyiliğin anlamı bir başka olur!