• Epilog, biliyormusun bana bu güne kadar sayısız haber getirdin, bir çok sır paylaştın bunların çoğu senin tesbitlerin oldu. Gözü olan bakar ve görür ançak, her bakan istenileni göremez. Bugün, Versay’lar toplantısına katılacağız, yolumuzun üzerinde Lykia Kralığı var Kral Lykianos’u ziyaret edelim, uzun zamandır görüşmüyoruz, Toplantıya ev sahipliğini de Athena Tapınağının Versay’ı Demokdes yapmakta. Athena Tapınağı akıl Tanrısı’nın Tapınağıdır. Şunu unutma ki Tanrı’lar Tapınaklar ve Krallar bir güçü temsil ederler. Tapınakların Tanrı’ya Kralların da Tapınağa ihtiyacı vardır, karşılıklı çıkar ve güç, oteriteyi dengeler.
  • Ölümlüler yaşadıkları süreçe güçü Tanrılaştırırlar kabul ettikleri güçe iteat ederler. Tapınaklar, Manastırlar ve kralların Sarayları yüksek ihtişamlı yapılardır ölümlüler bu mekanlara geldiğinde omuzlarının üzerindeki inançlı iteatkar başlarını yukarı kaldırarak bakışlarıyla Tapınağın yüksek sütun ve tavanlarında Tanrı’yı bulmak görmek isterler. Oysa bu yapılardaki yüçelik, giriş kapısındaki yükseklikle kazandırılmaya çalışılan asıl amaç; insanların Tanrı’nın dışında hiçbir güçün önünde eğilmemesi Tanrılaştırmaması içindir. “

  • Kaunos çok sevdiği ülke Lykia Krallığına ulaşır. Çok defa görmek fırsatı bulduğu Lyka şehirinin taş döşeli yollarında zevkle yürür. Bu şehir bu Krallık Kaunos’un akıl defteri gibidir, Kral Lykianos’un Kaunos’la geçmişten gelen dostlukları vardır. Kaunos uzun zaman sonra evine gelmiş gibidir.

    Kaunos Saray’ın mermer kaplı bir çok heykel ve figürlerle donatılmış protokol yolundan geçerek ihtişamlı Saray’ın merdivenlerine ulaştığında Kral Lykianos’u kendisini karşılamak üzere olduğunu gördü. Lykianos, Kaunos’u özlemle kuçakladı, uzun zaman olmuştu görüşmeyeli, dostu Kaunos’un elinden tutarak Saraydaki özel konutuna geçtiler.

    Kaunos Saray’a yabancı değildi, eski dostuyla buluşmak, sohbet etmek ona iyi gelecekti. Söze Kral Lykianos, Kaunos’a seni buraya ulaştıran Tanrı’ya Teşekkürler, özlemiştim seni ve senden daha çok bilgelik dolu sözlerini, ben, bu krallık, bu ülke sana çok şey borçlu Lyka senin eserin. Medeniyet bu şehirden dünyaya yayılıyor ve böyle devam edeçek dostum iyiki varsın ve benim dostumsun. Çoğu karşı çıktığım kuramlarda her defasında sen haklı çıktın sana haksızlık edip öfkelenmediğim hiç olmadı değil, eğer bu denli yakınlığımız olmasa benim öfkemden etkilenir karşılıklı zarar görürdük ve bugün bu ihtişamlı medeniyetimiz yaşamıyor olurdu, farkındasın değilmi.”

    Kaunos Kral Lykianos’a Sevgili Lykia, asıl sen beni anlamak, özümsemek yolunda çok fedakarlık yaptın ve caba sarfettin asıl ben sana müteşekkirim dostluğumuzun tek yönlü yapıtaşısın, yaşayan Evren’in gözbebeğisin. Lyka ve içindeki yaşayan ölümlü, ölümsüz herşey sana çok şey borçlu. Geleçek senden bugünkünden daha çok söz edeçek. Çok vaktimiz yok, belki bir daha karşılaşmaya biliriz, hafıza defterime de seni tanımlayacak doğru tanımlar yazdığıma inanıyorum geleçekteki Lyka’lılar asıl seni anlayacak, yaşayacak olanlardır. Sevgili dostum, Krallığın ve sen yaşadığın süreçe bize dokunulmazlık zırhı imtiyazı sağladın. Çok defalar sırnaşık durumlarda Lyka’nın imtiyaz Nişan’ı bize bütün iklimlerin kapısını açtı. Dünyanın her yanında dostlar, fikir birliği edinmiş Kaunos’cular kardeşliği edindik.
  • Hiç tanımadığımız, bilmediğimiz, ulaşmadığımız ülkeler de yürekler de inaç birliği sağladık ve geleçek bizim fikirlerimizin yaşatıldığı dünya olaçak ve yaratacağımız medeniyet tüm evren de hüküm sürecek, buna yürekten inanabilirsin. Artık yanında ölüm için panzehir taşıma, sana yöneleçek oklar için de hiçbir şeyi kalkan yapma, ölüme ve Tanrı’nın iradesine teslim ol asıl ölümsüzlük budur.
  • Unutma ki Krallar Tanrı’yla güç yarışına girerler ve hep kaybedenlerden olurlar, Tanrı’nın iradesine teslim olan ve O’nun güçüne iteat edenler sonsuza kadar yaşarlar. Tapınak Tanrı’larına gelince onlar da kendilerini Tanrılaştırmak gayreti içindedirler, Tanrılaştırmak isterler bu yol da onları felakete uğratır ve yıkılan Tapınaklarının altında yok olup giderler. Dünya’ya kazandırdıkları bir öğreti, güzel söz ve iş yönünden örnek olamazlar, kendilerini esaret ettikleri tutkularının prangasında, zindanın da mahkum hayatı yaşadıkları gibi kendilerine tabii olan ölümlü/ölümsüz insanlara da yaşamı esarete dönüştürürler, fiziki özgürlükten yoksun kaldıkları gibi düşünsel/ruhsal yönden de özgür değillerdir. Tanrı’nı sonsuzluk kavramını idrak edemezler. Tanrı Cennet’ini Tanrı’nın sonsuz kudretinin varlığını idrak eden ölümsüzlere dünyada iken aralar, bak Lykanos, şu an seninle zamanın ve mekanın dışına çıkmış bulunmaktayız, işte bu durum Çennet Kapısının aralandığı sevgi ikliminin içinde olduğumuz an dır. “

    Kapı aralanır ve içeri Prenses Helen girer, Helen, kızıl ötesi saçları beyaz teni, narin, zarif Prenses sıfatının içini dolduran tüm tanımları haklı çıkartacak karakteri kendinde buluşturan kadın, iki dostun ortamına girdiğinde Helen rüzgarı zaman ve mekanı normal şartlarına döndürür. Selamlaşmalar
    ve iltifatlar Sarayın konut alanından dışarıya Lyka’nın cadde- sokaklarına kadar ulaşır.
    Helen, Saray’ımın Kraliçesi, beni bu Saraya, Krallığa ve dünyaya bağlayan kadın, Bilge Kaunos az daha beni senden alacak kendi dünyasına ölümsüzlerin arasına katacaktı, inanırmısın bir an herşeyi unutum Kaunos’ beni de yanında götür, ben de seninle gelmek istiyorum demek üzereyken kapıda hayat/yaşam adına sen belirdin beni kendine çekip yaşamın içine çektin Helen. “ hayır, Lykia sen tutkuların ve sahip olduklarından kopup Kaunos’a eşlik edemezsin istesen de Kaunos”un bilgeliği buna izin vermez.
  • Sonra sen Kaunos”un hakkında söylediklerine inanma Kaunos, iltifat ve onur denizinin sahibi ona eşlik eden ondan başka ne umup bekleyebilirmiş, Kaunos’un Tanrı’sının kendisine inananlar için affetme, bağışlama ve merhamet etmek için karşılayacağını bildirmesi gibi. “Helen, Kaunos aman Tanrım ve kahkahalar, gülüşmeler Sarayın bütün duvarlarını yıkarak Lyka şehrine ulaşır, konuşulan,yaşanılanlar, dedikodu espiri, mizah konusu olur. Kaunos Lyka”dan çoktan ayrılmış Versay toplantısının yapılacağı Tapınağa ulaşmıştır ancak, Lyka şehiri Kaunos ve Kaunoscu’ların düzenledikleri parti, toplantı, oyun ve eğlencelerle günlerce panayırı andıran çoşkulu günler yaşamıştır.

    Athena Tapınağının Büyük salonu dünyanın bir çok bölgesinde gelen Tapınak Versay’larıyla dolmuştu ayrıca seçkin Keşişler, Bilgeler ve Seyyah’lar da toplantıya davet edilmişlerdi. Tapınak işlevine o dönemler de Krallar müdahil olmaz, katılımda bulunmazlardı. Athena Tapınağının Baş Versay’ı Polykratis ev sahipliğinden toplantı başladı, açılış konuşmasını Akıl Tanrısı Tapınağı’nın Versay’ı Polykratis yapmak üzere kürsüye çıktı, salon hıncahınç doluydu ve bir okadar da dışarda konuk Keşişler, Rahipler, Seyyahlar ve misafirler vardı.
  • Polykratis konuşmasına herkesi selamlamakla başladı. Bugün bizi bu mekan da toplayan irade bize hakim olan güçtür ve Tanrı’ya adanmışlık bu bugüçe iteat etmek demektir. Tapınaklar Tanrı’ya ulaşmak isteyen ölümlülerin, ölümsüzlük için öldükten sonra yeniden tekrar varolmanın ve Çennete aralanaçak kapının yolcusu olmak isteyenlerin uğrak yeri yaşamının bir vaz geçilmez parçasıdır. Oysa ki ölümlüler dünyayı amaç edinerek, yaşamın dünya ile sınırlı kalacağına inanmaktadırlar bütün tutkuları dünya ile sınırlı kalmaktadır. Sizleri ölümsüz kılansa kendinizi dünyalık tutkulardan arındırarak Tanrı’ya yönelmiş olmanız.
  • Bizler aynı zaman da insanları Tanrı’nın buyruklarına, bilgiye ve akıla çağıran Keşişleriz, bizim karşıtlarımız cehalet, bağnazlık ve bizi anlamamakta ısrarcı desboplardır, bu çevreler her dönem de bizi engellemek yolumuz da döndürmek isterler. Bizimse tek korunağımız Tanrı, bizi her defasında galip getireçek bilgi ve dünyayı daha yaşanılır kılacak fikirlerimizdir. “

    Polyakratis konuşmasını tamamladıktan sonra diğer Tapınak Versay’ları da kısa konuşmalar yaparak toplantının ilk günü tamamlandı. İkinçi gün Versay’ların ve Tapınakların talep ve sorunları üzerine genel konuşma ve çözüm önerileri yer aldı. Üçünçü gün ise kapanış konuşmasını yapmak üzere Gök Tanrısı Tapınağı’nın Baş Versay’ı Kartakis kürsüye çıktı, bütün salonu ve Versay’ları selamlayarak söze başladı. Bilinen bir çok şey ortak bilgimizin paylaşımı, belki çoğumuzun düşünüp ançak tanımlayamadığımız kavramlar. Durum böyleyken biz Işık’larımızı Tanrı’dan almaktayız çevresini aydınlatan pek çok Keşiş, Versay bir zaman sonra kendini ışığın kaynağının bir parçası gibi affetmekte ozaman bu düşünce önce Versay’a sonra da tüm Tapınağa ve inananlara zarar vermektedir. Bu nazik konuya dikkatinizi çekmek isterim, ışık güneşten ayrıldıktan sonra onun yansıdığı yer güneşin parçası olamaz, Keşişler ancak ışık saçan kandiller gibidir aydınlatan Tanrı’dır. “

    Versay Kartakis’de konuşmasını tamamladıktan sonra salonda bulunanlar ve toplantı konseyi Kaunos’un da bir konuşma yapması talebinde bulundular. Kaunos’da kendisinin rahatsız olduğunu bir küçük metnin Ulağı Tırsemi tarafından okunmasının önerildiği bilgisi kabul edildi. Tırsemi kürsüye çıkarak Kaunos adına salonu selamladıktan sonra elindeki metini salondaki konuklara hitaben okumaya başladı.
  • Bugün burda Tanrı’nın evinde toplanmış bulunuyoruz ve aramızda hiç kimse ayrıcalıklı ve bir diğerinden üstün değildir, fark yaratan tanımlarımız ve yorumlarımızdır. Kim Tanrı’ya yakın olmak ulaşmak istiyorsa bilsin ki bunun yolu sayılmayacak kadar çoktur ançak, en yakın, kısa yol insanın kendi kalp ve düşüncesinden ulaşılan yoldur şöyle ki “ arzu ettiğiniz pek çok şeyi sadeçe kendi adınıza değil tüm yakınlarınız ve ölümlü/ölümsüz herkes için istemeniz ve ne olursa olsun aksini sırf kendiniz için düşünmemektir. “