Meta (ötesi) verse (evrenden bir geri oluşum) son zamanların en popüler konularından biri haline geldi. Bir süreç başladı ama insanlar biraz tedirgin, “Acaba Bitcoin'in başlangıcı gibi bir şeyi mi kaçırıyoruz?” diye düşünüyorlar.

Metaverse: 3D holografik dünya haritasında arsa satın alma işlemidir. Facebook şirketinin kurucu CEO’su olan Mark Zuckerberg'in başını çektiği teknoloji devi META firmasının bulduğu bir sanal ticaret kapısıdır.

Yatırım şirketleri, Metaverse'den sanal arsa alımında ön plandalar. Dünyanın birçok önemli arsasını satın aldılar. Siz de Amerika’da, mesela Manhattan’da bir arsa ya da bir bina satın alabilirsiniz. Artık sanal âlemde burası size aittir. Kimse arsanıza izinsiz giremez, burası size ait bir özel mülk olmuştur. Partiler düzenlersiniz, aktiviteler yaparsınız... Sonuçta Amerika’nın en kıymetli yerlerine sahipsiniz.  Ya da Karayip Sahili'ne yakın bir ada alabilirsiniz. Veriler eğer doğru ise Metaverse’den en çok arsa alan ülke Türkiye olmuştur.

Metaverse üzerinden Türkiye’de 20 bin parsel satılmış olup, bu parsellerin 11 bini İstanbul’da bulunan arsalardır. Dünyayı sanal âlemde 1,6 milyon parsele bölmüşler, buraları isteyenlere satıyorlar. Alan insanların birçok sebebi vardır. Bir kısmının amacı tahmin edilebileceği üzere zengin olmaktır. Bu alana yatırılacak olan paranın 16 ayda 200 kat artacağı söylenmektedir. Ne kadar cazip hayaller kurduruyorlar... “Teknolojiden ve bilimden korkmayın, eski kafalı kalmayın, alın, gayrimenkul zengini olun.” Düşüncesi aşılanmak istenmektedir.

Bilgisayar başında on saat zaman harcayan genç bir çocuk artık hayatını bilgisayar üzerine kurmuş demektir. Kendisinin kopyası olan sanal avatarını yine sanal âlemde Paris’teki evine gönderecek, bir taraftan bilgisayarda işini yaparken, bir yandan avatarının karnını doyuracak, oradan uçakla Türkiye’ye gidecek, arkadaşları ile buluşacak, Hawaii’ye parti daveti alacak ve bunun için elbise ihtiyacı olacak, alışveriş yapacak. Öte taraftan bir başkası da internet üzerinden ürettiği malzemeleri alacak kişilere kripto para üzerinden satabilmek için dükkanını açacak. Böylece sanal âlemde meşhur ve ünlü birisi bile olabilirsiniz ama her şey için para lazım.

SAHTE CENNET SUNULUYOR

Tabii insan olmak zor iş. Yaratılmış olmak insanlık için hep bir eksiklik oluşturdu. Çünkü içinde muhtaçlık var. Ama bize bir sanal âlem veriliyor, orada kral sensin, kimse sana karışamaz. Hükümransın, istediğini alır, istediğini kovarsın. Sanal da olsa hükümranlık şansı tanınarak yönetme hissi tatmin edilmektedir. Bunu alkol kullanan bir insanın, belli bir miktar alkol aldığında kendine sahte bir dünya oluşturmasına benzetebiliriz. Bir an için doğal gaz faturası, ekmek, yumurta, çocukların servis ücreti gibi etkenler neticesinde mücadele isteyen bir hayat haline gelen, içinde bulunduğu hayattan sıyrılıp derdin ve sıkıntının olmadığı hayata kaçıyorlar. O dünyada her şeyden bağımsız takılıyorlar. İnsanlar böyle böyle alkolik oluyor. Yani yaşayan hayattan kaçmak isteyen insanın acizliğinin adı alkoldür. Metaverse olayında da üreticiler özetle “İnsanın hükümran olduğu aldatıcı bir dünya kuruyoruz.” diyorlar. “Oğlun ölse bile avatarı yaşamaya devam edecek,  artık ona hayat veren ve alan biziz.” demeye çalışıyorlar. Dünyada birini öldürememekte veya yaşatamamaktalar ama bu duyguları tatmin etmeyi hedefliyorlar. Çocuklarımızı nasıl bir ortama itiyoruz bilmiyoruz.

METAVERSE “MONOPOLY”NİN PARALI HALİDİR

TV’de öyle teknik terimlerle anlatıyorlar ki hiçbirini anlamasanız bile “Yahu bari bu treni kaçırmasak, demek ki önemli. Biz de bir yapı, bir arsa mı alsak?” diyorsunuz. Her bir parsel 16 metrekareden oluşuyor. İki parsel bir ada ediyor. Alacak olursanız sağı solu alınmamış bir yere bakın ki genişletme imkânınız olsun. 2023 itibari ile İstiklal Caddesi'nde satın alabileceğiniz yer kalmadı haberiniz olsun. Gerçek diyorum, şaka değil. İstanbul Boğazı'nın da çoğu satıldı, Nişantaşı parselleri 250 TL, İstiklal'in arka sokakları 400 TL, Avcılar ve Esenyurt 125 TL civarında satılmaktadır. Acaba Kapadokya’daki kiliselerin hepsini mi alsak? Birileri İstanbul Belediye binasını satın almış. Artık burası benim diye üzerine AK Parti bayrağını dikmiş. Şimdi diğer partililer hemen başka yerleri almaya girecekler. Metaverse kendisine çok müşteri bulacak gibi ama Monopoly'den tek farkı kripto paranız varsa satın alabiliyorsunuz. Önce kripto para alacak, sonra da o sanal para ile sanal arsa alacaksınız. Akıl dolu bir ticari girişim...

MESELE, PARA İLE TİCARET YAPMAK DEĞİL PARAYI İCAT ETMEKTİR

Bu programı yapanların bedavadan dünya kadar malları oldu. Mecaz bir yana hakikaten dünya kadar malları oldu. Esnaflık budur. Mesele para ile ticaret yapmak değildir, mesele parayı icat etmektir. Parayı icat et kenara çekil, millet senin paranla çalışsın dursun. Bitcoin, Metaverse, borsa, sanal altın... Dünyada satılan altın mevcut altının belki bin katı ama sanalda bankalar bu altını bir değer üzerinden satıyorlar. Batı bu işleri biliyor. Cenneti de zaten ilk batılılar satışa çıkarmıştı. Aslında cehennemi satmak daha mantıklıdır. Parsel sayısı belli olsa, bir zengin çıkıp Martin Luther King gibi komple alsa, biz de başkasına ait mülke izinsiz giriş yapamasak... Göz önünde olmayan bir şeyi alıp satmak Kayseri kurnazlığı gibi bir şeydir. Gülelim diye anlatılır: Kayserilinin birisi bir adamın ağzındaki dişleri ölünce teslim almak üzere 3 liraya satın almış, sonra da her gün birini gönderip “falancanın senden satın aldığı dişlere bakacağım” diye adamın ağzını açtırmış. Adam bundan usanınca üçe sattığı dişleri geri 10 liraya almak zorunda kalmış. Böyle bir kurnazlık işte... Ama ne yazık ki sürü psikolojisi politikası devam etmektedir. Yarın oğlunuz size “Baba avatarıma gömlek almam lazım kredi kartın müsait mi?” diye soracaktır.

KOLAYDAN ZENGİN OLMA HAYALİMİZ HEP BAKİ

Ekonomik koşullar gereği son zamanlarda parasal sıkıntı çeken ve salgından dolayı eve kapanmak zorunda kalan dünya halkı bir şeylere yatırım yapma düşüncesine iyiden iyiye alışmıştır. “İleride değerlenmesi durumunda para kazanabilirim.” diye oturduğu yerden para kazanma hesapları yapmaktadır.

Asıl sorun şu ki kolektifleşmeyi bilmiyoruz. Elimizdeki az para ile de iş yapmayı beceremiyoruz. Üretim yapamayan insanların kolay yoldan mini bir kumar gibi görerek “Buraya para basayım da değerlenir ise zengin olurum.” mantığının bir tezahürüdür bu işler. Bu işin cennetten arsa satın almak, Bitcoin almak, kazı kazan oynamaktan farkı yoktur. Hayal satmak gibi bir şeydir. Neticede milli ve yabancı tosuncukların piyasaya çıkmasına da zemin hazırlanıyor.

DMAX diye bir TV kanalında “Nasıl Yapılır” diye bir program var. Her gün izleyiciye bir şeyin üretimini anlatıyor. İzleyince fabrikalaşmanın zor olmadığını, aslında her şeyin birkaç makinadan ibaret olduğunu görüyorsunuz ve ciddi ciddi şevkiniz artıyor. İş gözünüzde küçülüyor. Halkımız neyin nasıl üretildiğini, üretimin boyutlarını bilmediği için paranın nasıl kazanılacağı ile ilgili de fikir sahibi değil maalesef. Memurlar için ya araba al-sat işi, ya da borsada bir şeyler satın almak en büyük ticari hamle oldu.

Metaverse’den aldığımız arsaya sanal bir ev yapacak, sanal odalarımıza sanal âlemden sanal gardıroplar satın alacağız. Armani marka ceketler satılacak, çocuğunuz size bilgisayar oynarken baba para lazım ceket alacağım diyecek. Siz de kartı uzatacaksınız ama o ceket çocuğun sanal avatarına lazım. Çocuk akşam evinde parti veriyor, yeni ceketi olmadan mı gitsin? Yemeyeceğiz, yedireceğiz. İçmeyeceğiz, içireceğiz. Avatarım çok yaşa! Sistem böyle gidecek lütfen birisi “Kralçıplak!” diye bağırsın.

Türkiye’de tedavi edilemeyen tek psikolojik hastalık kumardır. Kumar kişinin az bir parayı riske atarak o riskin kendisini zengin edeceğini zannetmesidir. Kumardan batan ve yıkılan birçok aile vardır. Şimdilerde “CandyCrush” oyununun kumarını çıkarmışlar. Geçenlerde kendi yağında kavrulan bir arkadaş borca girip elli bin lira kaptırmış. Milli piyango, at yarışı, poker vb. parası yoksa da define arayışları hep aynı duygunun bir tezahürüdür. Bu işten para kazandığı düşünülen filanca bir zengin vardır, hedef onun gibi olmaktır. Bu duygu daha sonraki hayatında da kişinin ticari ve ailevi yaşantısına yansımaktadır. “Şuraya dükkân açalım, bir tutarsa...” diye hiçbir fizibilite yapmadan ya tutarsa aşkı ile eldeki paralar çarçur edilir. “Ya imar gelirse...” diye şehrin gelişim düzeyine bakmadan bir hayal uğruna tarla alanlar vardır. Gerçi onların aldığı tarlanın en azından bir tapusu vardır. Metaverse'de adam kamu malı olan Topkapı Sarayı'nı satın aldığını düşünüyor. Ya da sizin evi satın almış ama sizin haberiniz yok. Tapu var mı? Yok. Peki, ne aldın sanal âlemde de bu ev senin oldu? Allah Allah... Dünyada arsa bitti de sanal âlemde arsa almak mı kaldı?

Bazı şirketler işlem hacmini hızlandırıyor, meşhur birkaç kişiyi de kullandırıyorlar, bakıyorsunuz dev firmalar satın alıyor. Tam büyüyor diye siz de paranızı oraya ekliyorsunuz ve bir de bakıyorsunuz ki anormal bir şey oluyor, mesela site kapanıyor. Çiftlik Bank gibi kalan malları icradan satışa da çıkaramıyorsunuz. Ne oldu? Para gitti...

Müslümanın parası neden ucuz? İnsanın malı kendisi gibidir. Hayatından bir parçadır, yaşam aracıdır. Bu para birkaç duyguyu tatmin etme isteğinden dolayı riske atılabilecek bir şey değildir. Parayı küçük görüp ya tutarsa mantığıyla az miktar yatırmak davranışımızı temize çıkarmaz. Ne yazık ki ülkemizde borsa bile bu niyetlerle oynanmaktadır. Bakınız “borsa oynama” diye bir tabir vardır. Oynanıyor, oyun olmuş...

OLMAYAN MALLARIN SATIŞI

İslam hukukunda her şey alınıp satılamaz. Olmayan malların satışı diye fıkhi meseleler vardır.

Elde edilmeyen mal satılır mı satılmaz mı? Mesela meyvelerin vasfı ve cinsi belli edilerek yanımızda olmasa da satışı olabilir denilmiştir. Yani “Falan cins patatesin irili ufaklı boyutlarda 20 kilo çuvallanmış hali şu fiyattır.” denebilir. Hatta çıkan maldaki irilik ve ufaklık müşteri arasında sorun oluşturur, dolayısıyla bu satış olamaz diyenler bile çıkmıştır. “Bu inek doğurur ise danasını sana yüz liraya sattım.” gibi bir ticaret olamaz. Ortada vasıfları olmayan bir mal vardır. Vasıfları net ve belli olan ama üretilmemiş olan bir araba satın alınabilir. Ama topraktan çıkacak mahsulün vasıflarının ne olacağı bilinmediği için bunun ticaretinin yapılması sıkıntılı işlerdendir. Burada size bir oyun satıyoruz deseler sorun yok, oyun aldık deriz ama Metaverse olayında arsa satıyoruz diyorlar. Resmi bir tapu var mı, yok ama parasal bedeli var. Ortada mal var mı? Yok. Aldığın arsa da gerçek hayatta başka bir şahsa ait olan bir maldır. Velhasıl bunu bir oyun gibi görüp satışına cevaz verebilirler ama mesele caizdir veya değildir meselesi değil. Makul mudur derseniz? Bence asla mesele makul bir ticaret değildir.