Duygu zenginliği insana şarkı söyletip şiir yazdırır akıl, bilgi ile birleşince kararlı inanca dönüşür ve insan yaşama mantık penceresinden bakar..

Muhalif olmak deyimi, Ortadoğu ikliminin değişim için itici lokomotif güç motoru.. muhalif olmak AB ve artık Batı’da itibar gören aydın mahlası..

Muhalifim dersen..

Ortadoğu dışında itibar görür, iskan eder Batı’da istediğin ülkede yaşayabilirsin orda, yazar çizer istediğin muhalefeti serbestçe yapabilirsin..

Batı’da muhalif insanlar var mı? Muhalefet var mı? evet var..

Ancak, Batı’da ki muhalif olmanın şartları da ölçüleri de Doğu’da ki gibi değil..

Batı’da yapıcı “ muhaliflik değil” Muhalefet var. Hükümetin, kendileri açısından yanlış politikalarına eleştiri, ölçülü demokratik karşı çıkış var. Her şeyi istemeyen kökünden değiştirip kendi aklınca, ideolojisini iktidar yapmak isteyen muhalif guruplar yok..

Böyle olmaz ki; her gurup siyasi parti, mezhep, cemaat kendi algısını devletleştirmek için muhalif gurup oluşturur, es kaza seçimleri kazanır kendi algı çuvalına devleti sokmak isterse; o memlekette siyaset yapılamayacağı gibi ne siyasi ne de iktisadi istikrar da sağlanamaz..

Seçimi kazanan siyasi Parti/iktidar da, Muhalefet de Akıllı politikalar üretmeli sert toplumu ayrıştıran toplumda var olan kült’ler arasında derin vadiler oluşturacak aşırılıklardan kaçınmalı.

Deliler koğuşu gibi, kimse kimseyi istemez kökten silmek, yok saymak, o varsa ben yokum derse.

Ortada bir Anayasa var ve Anayasa, toplumun büyük çoğunluğu tarafından kabul edilerek yapılmışsa o Anayasa, milletin temel siyasi, ideolojik varlığının dayanağı kabul edilir..

Batı’da her şeyin subliminal olduğunu kim söylüyor..

Büyük ironi…

Batı, kendi değerleriyle çelişen büyük yanılgı yaşamakta. Batıdaki akıl bulanıklığı hiç bir muhaliflikle izah edilemez bugün AB’nin bütün Başkentlerinde PKK’nın ofisleri var ve Batı, Türkiye’nin otuz yıldır mücadele ettiği silahlı terör örgütüne her türlü desteği veriyor. Sadece bu durum demokratik toplum nezdinden nasıl açıklanabilir. Tarikat örgütlenmesiyle devletin bütün kurumlarını ele geçiren FETÖ örgütlenmesine siyasi korunak sağlıyor..

AB’nin, silahlı terör örgütü PKK’ya olan iskan, levazım ve mali desteği AB’yi terörü destekleyen ülke kategorisine sokmuyor..

Türkiye ve benzeri ülkelerin en küçük insan hakları ihlalleri, gazeteci tutuklaması AB’yi ayağa kaldırıyor, demokrat çevrelere dayanılmaz ıstıraplar yaşatıyor.

Eğer gerçekten Türkiye’de de olsa, bir insan hakkı ihlali varsa ki, zaman zaman olmakta ve biz bunu da, ağır eleştirel yaklaşımda bulunmaktan çekinmediğimiz gibi; karşı tarafa sığınan, günahsızlık atfedilen AB’nin de kabul edilmezliklerini görmezden gelemeyiz...

FRANSA:

Fransa’da ki Sarı yelekliler eylemi hafife alınacak bir halk hareketi değil; dünya için düşündürücü olduğu kadar ürkütücü de..

Eylemlerin başlangıç nedeni bilindik üzere iktisadi/mali nedenlere dayanmakta olduğu malum..

Sadece Fransa’da değil Türkiye’de dahil tüm Avrupa’da nüfusun, büyük bölümünü oluşturan halk kitlelerinin asgari kazançları çok düşük.. elde edilen asgari gelir insanların barınak ve yaşamsal giderlerini karşılamamakta..

Durum böyle olunca kapital sermaye de ben, dünyanın global şirketleriyle rekabet etmek kendimi sürekli yenilemek ve büyütmem gerekmekte yoksa ayakta duramam gibi benzeri haklı gerekçeler öne sürüyor..

Diğer yan da..

Eğer diyelim ki, çalışan ücretlerini artırıldığını düşünelim.. bütün dünya da bir refah ortamı oldu insanların mali gelirleri 3-5 kat yükseldiğini düşünelim..

Gelirler arttıkça insanların harcamaları da artacak, o zaman tüketimi karşılamak için üretimin nasıl kalitede olacağını “ ne kadar hormonlu- GDO “ geri dönüşümüyle siz düşünün. Şu anda yaşamsal ihtiyaçlarımızı karşılamak için edindiğimiz sayamayacağımız kadar çok kimyasal içeren ihtiyaç maddeleri tüketmekteyiz.. sonrası, dünya yaşanılır olmaktan çıkan gezegen olacaktır..

Dünyanın önünde bekleyen büyük sorun 21 yy. İhtiyacını karşılayabilecek iktisat teorisi eksikliği..