“Bacağımın kesilmiş olmasının hayatımı etkilemesine izin vermeyeceğim. Ben bir bacaktan ibaret değilim ki çok daha fazlasıyım…  Bacağım yok ama yaşama sevincim var.”

Neslican… Henüz 21 yaşında, dört kez kansere yakalanmış ve üçünü alt etmiş. Tedavi süresinde bir bacağını kaybetmiş, ağır kemoterapi süreçlerinden geçmiş fakat tüm yaşadıklarına rağmen umudunu kaybetmemiş  genç bir kadın .Bugün sizlere tüm Türkiye’yi  yasa boğan Neslican’ın bizlere neyi öğrettiğini yani onun  yaşadığı tüm travmatik olaylara rağmen nasıl yaşama sevinciyle dolu olduğunu,  pozitif psikolojinin bize sunduğu “umut” kavramıyla anlatmaya çalışacağım.

Umut, bir şeyin düzeleceğine veya bir şeyin gerçekleşeceğine dair olumlu beklenti olarak  açıklanabilir. İşte, o olumlu beklenti bizi yaşama bağlar ve enerji verir.  İnsan o enerjiyle içinde bulunduğu kötü durumdan kurtulacağını düşünür ve savaşmaya başlar. Tıpkı Neslican’ın kanserle savaşması gibi.  Yani Neslican bize aslında nasıl umutlu olunacağını öğretti.

Umutlu Olabilmek İçin Ne Yapmalı?

Hiç şüphesiz umutlu olabilmek için ilk önce pozitif bir bakış açısı gerekli. Size iyi gelmeyen insanlardan bir süre uzaklaşmak ve hayata daha pozitif bakmayı denemelisiniz. Ardından bir hedefiniz olmalı. İçinden çıkacağınız kötü durumdan kurtulmak için hedef belirlemelisiniz ve bu hedefe büyük bir kararlılıkla bağlanmalısınız. Bir diğer yapmanız gerekense hedefinize ulaşma yolları belirlemek olacaktır. Yaşam yaptığınız tercihler ve bu tercihlerin getirdiği sorumluluklardan ibarettir.  İçinden çıkacağınız kötü durumdan çıkma isteği de bir seçimdir aslında ve onun getirdiği sorumlulukları güçlü bir kararlılıkla üstlenmelisiniz. Bu yol kesinlikle kolay olmayacaktır, bir çok bedel ödeyeceksiniz belki. Fakat kararlılıkla devam ederseniz istediğiniz duruma gelebilirsiniz. Eğer gideceğiniz yol tükendiyse kendinize alternatif yollar üretmeyi de bilmelisiniz ve o yollara yönelmelisiniz. Unutmayın her zaman bir çıkar yol vardır.

Değerli okurlar, yapılan araştırmalara göre umutlu insanlar umutsuz insanlara göre yaşamdan her zaman daha fazla doyum alıyorlar yani daha mutlular.  O yüzden umudunuzu hiç kaybetmeyin. Kaybettiğinizi düşündüğünüz anda bir çıkar yol aramak için kollarınızı sıvayın. Sözlerime Şair Sezai Karakoç’tan bir alıntı yaparak son vermek istiyorum.

Umutsuzluk yok.

Gün gelir, gül de açar,

Bülbül de öter.

Muhammet Kızmaz

Psikolojik Danışman

Email: [email protected]