Kitle iletişim araçlarının temel taşlarından biri kabul edilen radyo 1895 yılında icat edilmiştir. Günümüzde hala önemli bir iletişim aracı olan radyo yayınları dünyanın dört bir yanında devam etmektedir. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), radyonun hayatımızdaki önemini anlatmak için 13 Şubat'ı Dünya Radyo Günü ilan etmiştir.

Türkiye'de resmi olarak 1927'de yayın hayatına başlayan ve eğitim, haberleşme, eğlence, reklam gibi içerikleriyle topluma geniş bir yelpazede yayın hizmeti sunan radyo, 'bireyden bireye iletişim aracı' olarak, teknolojinin gelişmesiyle daha güçlü bir şekilde varlığını sürdürmektedir.

Yerel radyoların en büyük sorunun ekonomik olduğu ve bütün diğer sorunların ekonomik sıkıntılardan kaynaklandığını söyleyebiliriz. Reklam ve sponsorluk dışında bir geliri olmayan yerel radyoların çalışanlarının doyurucu bir ücret alamaması, basın kartı alabilme şanslarının olmaması buna bağlı olarak nitelikli çalışan bulunamaması, yeni teknolojiye ulaşamamak ve tüm bunların sonucunda da gerek program içeriği ve gerek Türkçenin kullanımı konusundaki sıkıntıları yerel radyoculuğun temel sorunları olarak sıralayabiliriz.

Radyoların reklam ve sponsorluk dışında hiçbir gelirleri yoktur  ve yerel gazeteler gibi Basın İlan Kurumu tarafından desteklenmeleri gerekmektedir. Ayrıca telif hakları yasasının radyocuları sıkıntıya soktuğunu ve ulusal kanallarda sanatçıların kanallara para ödediğini ancak radyocuların ise telif ödemek zorunda bırakılmaktadırlar. “Radyolar çok kazanılır zannedilir ama alınan her reklamın %18 KDV, %10,5’u da RTÜK payı olarak kesilmektedir.

Bu vesile ile radyocularımızın haklarının yasalarla yeniden düzenlenip sağlıklı bir ortama kavuşmasını diliyor, meslektaşlarımızın 13 Şubat Radyocular gününü kutluyoruz.