Türkiye Aile Meclisi Başkanı Adem Çevik, Nevşehir Valiliği önünde basın açıklaması yaparak İstanbul Sözleşmesi’ni eleştirdi.

Nevşehir’de 4 kişiden biri boşanıyor

Nevşehir’den evlilik ve boşanma rakamları paylaşan Çevik, 2018 ve 2019 yılında evlenenlerin yüzde 24’ünün boşandığını, bu oranın her 4 kişiden birinin boşandığını gösterdiğini vurguladı.

İstanbul Sözleşmesi’nin Türk toplumunu parçaladığını savunan Çevik, “Ailesiz, ahlaksız toplum küresel savaşına karşı, ailenin korunması ve ahlak medeniyeti inşası için elbirliği ile mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.

“İnsanlığın son kalesi aileyi diriltmek için önce aileyi tahrip eden yasalar ve sözleşmeler iptal edilmeli” diye konuşan Çevik, “Aile yıkan faiz, kumar, içki, fuhuş feminizm ve her tür cinsi sapkınlık insanlığa karşı suç kapsamına alınmalı ve terör suçundan cezalandırılmadır.” dedi.

Türkiye’de ve dünyada aileyi yok etmeye karşı küresel topyekûn bir saldırı olduğunu belirten Çevik, “Aileyi korumak tüm insanların fıtrat olarak tabii insani ve imani vazifesidir. İnsanlığın kurtuluşu hayat rehberimiz Kur’an’ın “tahrim-6” emri gereğince ailemizi koruma görevi öncelikle bizde ve anayasanın 41. Maddesi’ne göre de ailemizi koruma görevimiz var. Ailesiz ahlaksız toplum küresel savaşına karşı; Ailenin korunması ve ahlak medeniyeti inşası için elbirliğiyle mücadele etmeliyiz. Kınayanların kınanmasından ve linç girişimlerinden korkmadan ‘dünya dönüyor’ diyebilmeliyiz.” diye konuştu.

Cinnet ve cinayetleri engellemek için yapılması gerekenleri anlattı

Çevik, cinnet ve cinayetleri engellemek ve ahlak medeniyeti inşası için gereken tedbirleri şöyle açıkladı:

“Cinsi sapıklık ve savunuculuğu terör kapsamına alınmalı, faaliyetleri yasaklanmalı, mal varlıklarına el konulması, fıtrata ve aile medeniyetimize aykırı Toplumsal Cinsiyet Eşitliği maskesiyle eşcinsellik politikaları durdurulmalı, ailesiz ve ahlaksız toplum projesi olan CEDAW İstanbul Sözleşmesi ve bağlı uygulamaları acilen iptal edilmeli, kadını ‘kutsal inek’ gören 6284 sayılı yasa iptal/ıslah edilmeli. İftira edenler iki kat cezalandırılmalı, Şiddetin her türlüsüne karşı çıkılmalı. İnsana ve diğer canlılara şiddet uygulayanlar cezalandırılmalı, cinayetleri engellemek boşanmalarda çocuk velayetini istismar edenlerden EYS ebeveyne yabancılaştırma sendromu uygulayanlardan velayet hakkı alınarak karşı tarafa verilmeli. EYS uygulayıcıları cezalandırılmalı, nafaka hapsi süresiz nafaka zulmü durdurulmalı. 1998 öncesine dönülmeli. Nafakayı mirasçılar öderse boşanmalarda önlenir. “Tmk-364” uygulanmalı, insanlık suçu çocuk hapsi travması devletin çocuğa karşı uyguladığı şiddettir. Çocuk istismarıdır, sonlandırılmalıdır, genç akran evliliği yapan gençler cezalandırılmamalıdır. Genç evlilik teşvik edilmelidir. 64 yıllık uygulamaya devam edilmelidir, mal paylaşımı kaç yıl evli kaldıysa yüzdelik oranı o kadar olmalıdır. Örneğin 10 yıl evli kaldıysa ve mal ayrılığı rejimi tercihi yoksa yüzde 10. Boşanma davası açınca süre durdurulmalı, aile yıkan faiz, içki, kumar, fuhuş ve feminizm yasaklamalı. Aile okulu, evlilik kursu çalışmaları yapılmalı, reissiz aile olmaz. Ailede reis baba olmalı. 2 devlet başkanı ve eş devlet başkanlığı olmadığı gibi, tüm medya, çocuk, gençlik ve aile yönünden kontrol altına alınmalıdır. Bağımlılıkla mücadele edilmelidir, aile kurma teşvik edilmeli, aile kurana en az 100 gram altın değerinde karşılıksız kredi verilmelidir, her çocuk için aileye en az 7 yıl boyunca yarım asgari ücret verilmeli, asgari ücrete ve emekli maaşına vergi ve her tür haciz nafaka dahil haciz yapılmamalıdır, zaruri ihtiyaçlara zam oranı maaşların zam oranını geçmemeli geçerse farkı devlet ödemelidir,’6284 nu’lu yasa’, erkeği kendi evinden, çocukları önünde sokağa atan toplum önünde aşağılayan ve aileleri geri dönülmez noktaya götüren yasanın cinayetleri şiddeti artırıyor. Şiddeti cinsileştiren kamu spotları durdurulmalı, 6284 hilesiyle mal gaspı ve boşanmada delil engellenmeli. Miras/aile hukuku kişilerin dinlerine göre olmalı.

Bizim de çocuklarımızı sağlıklı bir şekilde büyütebileceğimiz, koruyabileceğimiz aileden başka bir çözümümüz olmadığı kamu spotlarıyla işlenmelidir.

Hatırlatırız ki, ihtiyarlayabileceği bir hayat arkadaşı, yaşlandığında sığınabileceği çocukları olmayan yapayalnız kadınlar için de bu dünya cennet olmayacak. “Güçlü kadın” mottosuyla ailesi ile bağı koparılmaya, eşi ile rakipleştirilip düşmanlaştırılmaya, çocuktan koparılıp bireysel bir yaşama yönlendirilmeye çalışılan kadın, kapitalist sermaye karşısında yalnız ve çaresiz.

Süreç böyle devam ettiği takdirde; toplum, erkek, kadın, çocuk, devlet hepimiz kaybedeceğiz. Bundan tek kar elde eden elbette çok uluslu kapitalist sermaye olacaktır. Boşanmaların ve evlilik yaşının artması genç evliliğin teşvik edilmeyip cezalandırılması ve toplumsal cinsiyet eşitliği maskesiyle eşcinsellik sapıklığı teşviki sebebiyle geleceğimiz ve milli güvenliğimiz tehlikededir.

Gelecek nesillerin hakkı adına, kendi çocuklarımızın ve torunlarımızın hakkı adına, huzur evlerinde ölüme terkedilmiş ihtiyarların hakkı adına, intihar noktasına gelmiş depresyon hapları müptelası yalnızların hakkı adına, sokaklara terkedilmiş çocukların hakkı adına, geleceğimiz adına, insanlık adına, önce aileyi savunabilmeliyiz.

İnsanlığa ve aileye savaş açmış, toplumu ve aileyi terörize eden İstanbul Sözleşmesi’nin, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi’nin ve bağlı uygulamalarının Avrupa ülkeleri gibi geri dönülemez aşamalara gelmeden iptal edilmesini istiyoruz. Aileye, devlete zararlı İstanbul Sözleşmesi’ne ve TCE’ye karşı olanlar: Macaristan, Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya, Ermenistan, Azerbaycan, İspanya ve İngiltere gibi biz de çöpe atmalıyız.

İnsana, aileye şiddeti ve cinayetleri engellemek için, insanlığa, fıtrata, hukuka aykırı, aile yıkan yasalar ve sözleşmelere kalksın. İstanbul Sözleşmesi kadük kalsın. Son çare referandum.

Tüm STK, DKÖ, üniversiteler, ilgililer ve vatandaşlar aile medeniyetimize uygun “Aile anayasası”, “Anadolu Sözleşmesi”, “Fıtrat Sözleşmesi” hazırlamalıdır.

Aile yıkan yasalar sözleşmeler, fullbright, montessori vb. olduğu sürece ve AİDS virüs mikrop merkezleri feminist terör örgütleri kapatılmadıkça, cinsi sapıklığı ve savunuculuğunu yasaklamadıkça; kendimiz, ailemiz, vatanımız, ülkemizin geleceği ve milli güvenliğimiz tehlikededir. Aileyi savunmak vatanı savunmaktır.

Namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olursa ailelerimiz, ülkemiz, geleceğimiz ve insanlık kurtulur. Reisi cumhurumuzun, “ Aileyi ifsat eden İstanbul Sözleşmesi nas değildir, iptal edilsin.” Talimatının acilen uygulanmasını bekliyoruz.”