Çetin, “Anayasa’ya konulan kadınlara pozitif ayrımcılık sadece kağıt üzerinde kalmamalıdır.

Kamu çalışma hayatında kadınlarımızın en fazla bulunduğu alan sağlıktır. Bu alanda da fedakârca devletin emrinde, milletimize hizmet etmektedirler. Kadın çalışanlarımızın çalışma hayatını kolaylaştırmak, çalışma hayatının onların aile ve sosyal hayatına olumsuz etkilerini en aza indirmek devletin muhakkak yapması gereken iştir. Fakat ne yazık ki bu yönde ciddi adımlar atılmaması hepimizi üzmektedir. Bugün kadın çalışanlar mobbing ve şiddet mağdurudur. Bunun önüne geçilmelidir. Mobbingin temel çözümü de ehliyet ve liyakat sahibi idarecileri göreve getirmektir. Çalışma hayatında hakkaniyetli ve adaletli bir yönetim oluşturmaktır. Şiddet konusunda da tavrımız nettir. Tutuklu yargılama, şiddet uygulayanlara acil haller dışında belli bir süre kamuda sağlık hizmetlerinin ücretli olması ve sağlık kurum ve kuruluşlarının sıfır toleranslı alan ilan edilerek suçun cezasının ertelemesinin veya hafifletilmesinin sonlandırılması gerekir. Aşırı iş yükü kadın çalışanlarımızın karşılaştığı bir diğer önemli sorundur. İş yükünün hafifletilmesi için planlı bir istihdam politikası uygulanmalıdır. Verimlilik sağlayacak bir çalışma düzeni oluşturulmalıdır. Bunun yanı sıra kreş sorunu hala çözülememiş, izinler konusunda alınması gereken önemli mesafeler kat edilememiştir. Bu meseleler kadın çalışanlarımızın aile ve sosyal hayatlarını da olumsuz etkilemektedir. Kadın çalışanlarımızı zorlayan bir diğer hususta sözleşmeli çalışmadır. Ailesinden uzakta, eşi ve işi arasında bir tercihe zorlanan kadın çalışanlarımızın mutlu bir yuvası veya huzurlu bir aile hayatının olması nasıl beklenebilir? Sözleşmeli çalışmaya bir son verilmeli ve tüm çalışanlar kadrolu olmalıdır. Aileler ayrılmamalıdır. Yukarıda sıraladığımız sorunların hepsi bir arada düşünüldüğünde kadın çalışanlarımızın tükenmişlik sendromu ile nasıl karşı karşıya oldukları açık bir biçimde görülmektedir. Bunun önüne geçilmelidir. Kadın çalışanlara daha iyi bir çalışma hayatı ve ortamı sunmak hem Anayasa’nın yüklediği bir sorumluluk hem de Türk milletinin tarihiden gelen bir zorunluluktur. Bizim kadınlarımızı her yerde el üstünde tutmamız ve huzurlarını temin etmemiz şarttır. Kadın çalışanlarımızın da, sorunları ve talepleri ile ilgili yapması gereken sendikal mücadele aktif olarak yer almaktır. Bu anlamda gerçek sendikacılığın adresi Türkiye Kamu-Sen’in kapısı onlara her zaman açıktır. Tüm kadın çalışanlarımızı sendikal mücadelemize katılmaya ve güç vermeye çağırıyoruz” dedi.