Özdemir, “Davasının yılmaz eri, İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy´u vefatının 80. yıl dönümünde rahmetle anıyoruz. Her birimizin kalbinde müstesna bir yere sahip olan Mehmet Akif Ersoy, 20 Aralık 1873´te İstanbul Fatih´te doğmuş, doğumu ile ölümü bir hafta arayla aynı ayda vuku bulmuştur.

Mehmet Akif Ersoy, bireysel yetenekleri, beyefendi, olgun kişilik ve karakteri, çalışkanlığı, dürüstlüğü, inanmışlığı, adanmışlığı, ilmi birikimi, düşünür yanı, benliği ile mezcolmuş sanatçı, şair özelliği, vatanı ve milletinin istiklali için beslediği duyguların önü alınmaz taşkın nehirlere benzemesi, korkusuzluğu, çalışkanlığı ve cesaretiyle milletimizin ahlaki meziyetlerini şahsında toplamış gibiydi.

Bu niteliği ile milletimizin örnek alacağı sembol şahsiyetlerden biri, belki de en önceliklisidir. Ersoy, milletinin zor zamanlarında, binbir zulmün karşısında Hak ve hakikatin yanında yer almaktan çekinmeyen, bu uğurda vatanından uzakta ve yokluk içinde yaşayan davasının eri olmuş bir kahramandır. 

Zulmü alkışlamaz Akif, zalimi asla sevmez, gelenin keyfi için geçmişine sövmez, yumuşak başlıdır fakat uysal koyun değildir. Akif, milletinin kısılmayan sesidir. O, milletin düşünüş tarzını, hayat anlayışını ve dünyayı algılayışını söze ve yazıya döktü. Milletinin bütün kültür ögelerinin ortak hazinesi, sığınağı ve koruyucusu; edebiyatın temel malzemesi olan dili bir kuyumcu titizliğiyle inceden inceye en iyi şekilde işleyenlerden biridir. O, hayat tarzı olarak kendi insanına asla uzak durmayan, inanç ve medeniyet değerlerine yabancı düşmeyen gerçek bir münevverdir.

Sözde aydınların Batı´yı körü körüne taklit etmeyi marifet sandıkları bir çöküntü döneminde Akif´in sahici bir aydın tavrıyla milli değerlere yaslanması çok önemlidir. O, fırtınalı bir gecede gemimize deniz feneri olmuş gerçek bir değer, gerçek bir öncüdür.  O hisli, incelikli düşüncesi, maneviyatımızın temel unsurlarını onarıp inşa eden vasfıyla karşılaştığımız her durumda ruhumuzu aydınlatmaya devam ediyor. İçerideki ihanet şebekeleriyle iş birliği halinde 15 Temmuz´da ülkeyi işgal, milleti köle yapmak isteyen Haçlı Siyonist uzantılarına, onun ateşlediği bir ruhun canlı kararlılığıyla karşı çıktık. Bu ruh, Safahat´ta ve elbette İstiklal Marşımızda ifade edilen istiklal aşkıdır.

Zaten İstiklal Marşı bu milletin varoluş manifestosudur. Toplumun hangi katında, katmanında olursa olsun herkesin ondan edineceği, öğreneceği bir güzellik, bir değer mutlaka vardır. Fikri muhalifleri bile yerine göre acımasızca eleştirmiş ama şahsiyetine ilişkin hiç kimse olumsuz bir imada bile bulunmamış, bulunamamıştır. Çünkü o her bakımdan gizlisi saklısı, içten hesabı olmayan, dosdoğru, çelişkisiz bir adamdır. Sözünde durmak, kendi ifadesiyle ‘odun gibi de olsa´ sözü dosdoğru söylemek; mazluma, yoksula, ihtiyaç sahibine yardımcı olmak onun en bilinen insani özelliğidir. Mehmet Akif, şiir yazmakla kalmamış, çevirmen ve müellif olarak 30´dan fazla kitaba da imza atmıştır.

Merhum, iki Batı, iki doğu dili olmak üzere dört dil biliyordu. İslam´ı yüksek bir ilim seviyesinde kavramış olan Akif, bidat ve hurafelerden arındırılmış bir din etrafında ümmetin birliğini savunuyordu. Ümmetin birliğini,  tevhidi bir ruhla eğitim ve bilimsel çalışmalarda yeniden toparlanışını savunan Akif, her fırsatta kavmiyetçiliğe karşı çıkmıştır. Sonuç olarak, diri bir canlılık, coşkulu bir kardeşlik için Akif öncü, örnek bir kişiliktir. Böyle bir değer her topluma nasip olmaz. İlme, bilgiye, değerlere, istiklal ve milli iradeye adanmışlık ölçüsünde değer veren bir sendika olarak, Akif´i daha derinden kavramanın, daha bilinçli, daha geniş anlamanın gereğine inanıyoruz.

Akif´i ve onun gibi mümtaz değerlerimizi unutmayacak, unutturmayacağız. 2016 Mart ayında onu ata toprağı Arnavutluk´ta düzenlediğimiz sempozyumla andık. Çünkü Akif, bütün gönül ve medeniyet coğrafyamızın ortak ve birleştirici değeridir. Bu değerleri canlı tutmak önemlidir. Milletin öncüsü, istiklalin sözcüsü İstiklal Şairimizi ve bütün şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyoruz” ifadelerinde bulundu.