Geçen hafta 25 Ekim günü, 24’ten fazla yerel gazete, okurların karşısına şu ortak manşetle çıktı: ‘Yerel basına sahip çık.’

Çağrıyı Sinop, Elazığ, Şanlıurfa ve Nevşehir’de yayın yapan basın meslek örgütleri yaptı. Ortak bildiriye imza atanlar arasında yer alan Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri ve aynı zamanda Nevşehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bayram Ekici'ye çağrının nedenini ve amacını sorduk, bin ah işittik.

“Dijitale hazırlanın dediler”

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi'nde bu yıl 10 Ocak'ta geniş katılımlı bir seminer düzenlediklerini kaydeden Bayram Ekici, yerel basının sorunlarına ilişkin yoğun çalışmalar yürütmüş bir gazeteci.

Ekici, şu bilgiyi verdi: “Bu tür yerel basının sorunlarıyla ilgili siyasilere dosyalar halinde sıkıntıları aktarıyoruz. Maalesef ret ediliyor. Meclis başkanına kadar çıktık ve sorunun aciliyetini anlattık. Ama temaslarımızda, basının dijitalleştiği, yazılı basına gerek kalmadığı gibi ifadeler ifade edildi ve 'Kendinizi bu işe (dijitalleşmeye) hazırlayın' denildi. Oysa yerel basın şehirlerin arşividir, gazeteler burada arşivleniyor. Dijitalde bu işlere güven olmuyor.”

Sadece yerel dertli değil

Ekici'ye 2019 yılı itibariyle yerel basın verilerini sorduk ve şu bilgiyi aldık: “Mevcutta yaygın olarak 32 yaygın basın, 10 bölgesel gazete, yerelde ilan alan 622 gazete, sonra valilik denetiminde olan 422 olmak üzere toplam 1086 gazete var. Basın İlan Kurumu şubesi olmadığı yerlerde çıkan gazeteler 422 adet, yani onlar da yerel gazete ve toplam 1044 yerel gazetemiz var. Toplamda ise, bu bin küsur gazetede 7 bin 600 civarında fikir işçisi çalışıyor.

Gazetelerin internet sayfaları da var ve bu konuda da yasa çıkması için de uğraşıyoruz. Herhangi bir statüye sokulmadığı için denetlenemiyor. İnternet medyası olarak isimlendirirsek, ya da internet haberciliği konusunda yasa ihtiyacı var. İnternet haberciliği yapanlar, önüne gelen bu işi yapıyor, kopyala yapıştır usulüyle çalışıyor. Yanında işçi çalıştırmıyor, vergi de vermiyor, reklam topluyor ama fatura kesmiyor.”

İhaleyle ilan alınıyor

Ortak bildiride imzası bulunan Şanlıurfa Çalışan Gazeteciler Derneği Başkanı Tahir Gülebak ise, konunun düşen gelirler tarafına dikkat çekti.

“İhaleler el altından yapılmaya başladı, kağıt fiyatları uçtu. Hem zamlardan hem bu durumdan dolayı yerel basında yüzde 50 düşüş oldu. İşçi ücretleri, sigorta primleri arttı. Eskiden 10 kişi çalışıyordu, şimdi 6 kişi mecburiyeti var” diyen Gülebak, Şanlıurfa'daki gazete sayısındaki dramatik düşüşe de dikkat çekti.

Halen 8 yerel gazetesi olan Şanlıurfa'da, birkaç yıl önce 26 gazeteni hizmet verdiğini söyleyen Gülebak, “Yerel basın yok olma noktasına geldi” dedi.

İlanların ihaleyle dağıtılması konusunda ise, kanun açık olduğu için resmi gazetede çıkmadan ihale açıldığından yakındı ve “Eskiden açıklama zorunluğu vardı. Eskiden belli fiyat vardı, şimdi iki üç parçaya bölüp el altından dağıtma şansı olabiliyor.” dedi.

Bildirinin amacına ilişkin olarak ise çok net konuştu: “Talebimiz ilanların resmi gazeteden çıkartılması. Bu sektör yok olduğu zaman Türkiye'nin geleceğinin felaket olacağını düşünüyoruz. Yazılı basının bitmesi, halkın sesini yok etmektir. İnternet ve televizyon bu açığı kapatmaz.”

Basının kaynakları kurutuluyor

Gazetelerin, “Yerel Basınına Sahip Çık” başlığıyla yayımladıkları ortak bildiride, “birçok kurumun yasal olmayan şekilde pazarlık ya da doğrudan alıma gitmelerine” tepki gösterildi.

Resmi ilan alma hakkının “bedava” olmadığı ve ilan almak için “çok ağır koşullar ve yasaların” gerekliliği vurgulanan bildiride, “bağımsız bir medya için, ekonomik bağımsızlığın da olmasının gerektiğine” dikkat çekilerek şunlar kaydedildi:

“Devlet İhale Kanunu’na göre ilana çıkılarak ihale yöntemi ile mal ya da hizmet alımı yapması gereken birçok kurumun yasal olmayan şekilde pazarlık ya da doğrudan alıma gittikleri görülmektedir. Bu durum Sayıştay raporları ile de sabittir. Devlet İhale Kanunu’nun delinerek yapılan alımlar sadece yerel basının kaynaklarını kurutmakla kalmamaktadır. Bu durum haksız bir rekabeti ortaya çıkardığından, ihalesiz alımlar devlete daha pahalıya gelmektedir. Yerel basın, sıkılmış tek yumruk halindedir ve Devlet İhale Yasası’nı delerek yok olma noktasına getirenler, hukuksal mücadelemiz ile bunun bedelini ödeyeceklerdir. Seni kör, sağır, dilsiz bırakmak isteyenlere karşı yerel gazetelerine, radyolarına, haber sitelerine sahip çık.”

Çağrı metninin tamamı şöyle:

Yerel basınına sahip çık!

Bugün tepkiliyiz, kızgınız, üzgünüz... Ve diyoruz ki; Yerel Basınına Sahip Çık Urfa! Kör, sağır, dilsiz kalmak istemiyorsan yerele sahip çık.

İlimiz genelinde halen günlük, haftalık yayın yapa gazeteler, yerel radyo ve televizyonlar bunlara bağlı internet siteleri ile çeşitli adlar altında yayınlarını sürdürmekte olan bağımsız haber siteleri bulunmakta olup kısaca yerel basın adı ile tanımlanmaktadır.

Yerel basın, bulunduğu ilin gelişip kalkınabilmesi, halka hizmet ile yükümlü olan kesimler ile halk arasında köprü oluşturabilmesi, İlin ihtiyaçları ve aksayan yönlerinin sergilenmesi ile halk adına uyarı ve denetim görevi yapması, Kamu kurum ve kuruluşları, Meslek Odaları, STK’lar ve Siyasi yelpazenin tüm kesimlerinin çalışmalarının halka aktarılabilmesi, kısaca; eğitimden, sağlığa, kültür sanattan, asayişe; ulaşımdan, ticari hayata istisnasız hayatın akışı içinde olan tüm alanlarda görev üstlenmiş olan en önemli sektörlerin başında gelmektedir.

Yerel basını ulusal basından ayıran en temel özellik; Ulusal basın yukarıda değindiğimiz görevleri yurt düzeyinde ve sadece genel anlamları ile gündeme getirirken yerel konu ve sorunlara yeterince yer verebilmesi mümkün değildir. Bu nedenledir ki, yerel basın yayın hayatını sürdürdüğü yöre bakımından ulusal basından çok daha fazla önem arz etmektedir. Adı ister yerel, ister ulusal basın olsun en temel ortak yanları yayın hayatlarını sürdürebilmek için gelir temin etmek zorunda olmalarıdır. Bu gelirlerde de ortak nokta satış gelirleri ve ilan reklam gelirleridir. Her ne kadar Ulusal ve yerel yazılı basın kuruluşlarının gelirleri başlıca iki kalem halinde sayılsa da ulusal ve yerel gazeteler bakımından arada devasa farklılıklar bulunmaktadır. Ulusal düzeyde yayın yapan gazeteler yaygın dağıtım ağları ile çok yüksek miktarda okuyucuya ulaşıp satış geliri elde ederken yerel gazetelerin satış gelirleri maalesef onları ayakta tutabilecek oranda değildir. Diğer yandan ulusal gazeteler büyük metropollerde kurulu olduklarından holdingler, bankalar gibi kuruluşlardan yurt düzeyinde sağladıkları çok yüksek oranlı reklam gelirlerine sahipken, yerel gazeteler bu kanaldan da yoksundur. Gazetelerimizin yanı sıra İlimizde yayın yapan Radyolarımızın durumları da gazetelerden farksızdır. Ulusal Radyo ve Televizyonlar Devlet işletmelerinden ve bankalardan ciddi gelir temin ederken, çok yüksek RTÜK payları ödeyen yerel radyolarımıza “ kamu spotu adı altında ve bedava yayınlanmak üzere bildirimler gönderilmektedir.

Özellikle yerel basının önemi bakımından 1860’lardan Cumhuriyetin kuruluşuna kadar Osmanlı Devleti döneminde ve Cumhuriyetin kuruluşu sonrasında da Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz tarafından çeşitli tedbirler alınmaya çalışılmış ve devlet ilanlarının ya da kamuoyunda bilinen bir başka ifade ile resmi ilanlarla basına destek geleneği 1961’e kadar çeşitli adlarla sürdürülmüş. 1961’de Basın İlan Kurumu’nun (BİK) kurulması ile de yasal bir görünüme kavuşturulmuştur. Bu deklarasyonumuz halkımızı yerel basının sorunları hakkında bilgilendirme, tüm ilgilileri de uyarı niteliğindedir.

Halkımız şunu çok iyi bilmelidir ki, yerel basınımızın bugün içinde bulunduğu zor durum tek bir nedene bağlı değildir. Yıllardır giderek artan sıkıntılar 2018 Temmuz ayından itibaren döviz kurlarındaki artış nedeni ile had safhaya çıkmıştır. Ülkemizde bulunan kâğıt fabrikalarının özelleştirilmesi ve özelleştirilen fabrikaların üretim yapmamaları nedeni ile kâğıtta dışa bağımlı bir hale gelinmiştir. Gazetelerin diğer sarf malzemelerinin çok büyük bir bölümü de ithal olarak sağlanmaktadır. Bu nedenle maliyetler son bir yılda ikiye hatta üçe katlanmıştır. Maliyetler artarken gazete gelirleri ise hızla düşmüş ve halen düşmeye de devam etmektedir. Bunun başlıca nedeni ise bazı kamu kurum ve kuruluşlarının çeşitli yöntemlerle devlet ihale kanununu delme girişimleridir.

Devlet İhale Kanunu’na göre ilana çıkılarak ihale yöntemi ile mal ya da hizmet alımı yapması gereken birçok kurumun yasal olmayan bir şekilde pazarlık ya da doğrudan alıma gittikleri görülmektedir. Bu durum SAYIŞTAY raporları ile de sabittir. Devlet İhale Kanununun delinerek yapılan alımlar sadece yerel basının kaynaklarını kurutmakla kalmamaktadır. Bu durum haksız bir rekabeti ortaya çıkarttığından ihalesiz alımlar devlete daha pahalıya gelmektedir. AYRICA; aynı malı satan onlarca kişi ve kuruluş varken bunların arasında bazıları sürekli büyümekte, diğerleri ise geçim derdine düşmektedir. Öte yandan; Kamuoyumuz şunu çok iyi bilmeli ve kavramalıdır ki, bir yerel gazetenin resmi ilanlardan yararlanması çok ağır koşullara tabidir ve yasalarla belirlenmektedir. Resmi ilan alan bir gazetenin istihdam edeceği personel sayısı ve bunların nitelikleri, gazetenin en az kaç sayfa olacağı ve sayfa yüzölçümleri, baskı sayısı, baskı kaliteleri gibi onlarca husus yasalarla belirlidir ve bunlar her yıl birden fazla denetime sahiptir. Bugün itibarıyla resmi ilan alma hakkına sahip bir gazetenin aylık maliyeti 15 ile 20 bin lira arasında değişmektedir. Özetle; resmi ilan alma hakkı bedava ya da bazılarının tabiri ile beleş bir hak değil, pahalı ve müeyyideleri ağır bir haktır. Bu hakkı elinde bulunduran İlimizdeki yerel gazetelerin özellikle son bir yıl içinde ekonomik sorunlar nedeni ile özel sektörün giderek daralan reklam bütçelerinin yanı sıra bazı aylar tek bir resmi ilan almadan ayakta durmaya çalışmaları mesleklerine duydukları sevgi ve istihdam ettikleri personelleri ve bunların ailelerine karşı sorumluluk duygularından başka bir şeyle izah edilemez. Kamuoyumuzun altını çizerek dikkatlerine sunmak istediğimiz bir husus, asıl olan tüm basın yayın kuruluşlarının görevlerini tam anlamı ile yerine getirebilmeleri için bağımsız olmalarıdır. Bu da ancak ekonomik bağımsızlık ile sağlanabilecek bir olgudur. Aksi halde belirli sermaye grupları ya da bir takım siyasi oluşumların himayelerine girmiş bir basın tekelleşmesi meydana gelecektir ki, bu da bir kente ya da ülkeye yapılabilecek en büyük ihanettir. Sonuç olarak tüm kamuoyuna duyururuz ki, yerel basın sıkılmış tek yumruk halindedir ve devlet ihale yasasını delerek yok olma noktasına getirenler hukuksal mücadelemiz ile bunun bedelini ödeyeceklerdir.