Türk Eğitim-Sen (TES) Nevşehir Şube Başkanı Urgenç açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Sıcaklığı ve sevgisi ile bizleri ısıtan, en zor anlarımızda desteğini esirgemeyen, iyi insan olmamızda büyük payı olan, merhametli olmayı, doğruluğu, hakkaniyeti öğreten, şefkatli ellerini üzerimizden hiç çekmeyen annelerimizin günü bugün.

Bir anne dünyayı değiştirebilir. Bu topraklar tarihi değiştiren nice kahraman annelere tanıklık etti.

Halîme Hâtun. O’nun evladı, 3 kıtaya hâkim olan bir imparatorluğun tohumlarını atan Osman Gazi’dir.

Hüma Hatun. 1453 yılında İstanbul’u fetheden, yeni bir çağ açan Fatih Sultan Mehmed’in annesi Hüma Hatun kahraman annelerdendir.

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım, öyle mübarek bir evlat yetiştirdi ki, O, karanlıkları aydınlatarak bu ülkenin ışığı oldu; vatanımızı işgal sultasından kurtarmasıyla birlikte Türk milleti istiklale kavuştu.

Şehit analarımız. Bu vatan topraklarının parçalanmaması, milletimizin huzur içinde yaşayabilmesi, tek bayrak, tek vatan, tek millet ülküsünün devam etmesi için hiç tereddüt etmeden canlarını feda eden şehitlerimizin anneleri. Onlara da çok şey borçluyuz. O yiğitlerimizin, aslanlarımızın hakkını nasıl ödeyemiyorsak, onlara can veren annelerinin hakkını da asla ödeyemeyiz. Acılarını yüreğine gömen şehit annelerimiz için Anneler Günü hüzün günüdür.  Bu nedenle hepimiz şehit annelerinin evlatlarıyız.

Öte yandan dünya üzerinde en zor işi yapan annelerdir. Dolayısıyla onların kıymetini hayatta iken bilmek çok önemlidir. Hiçbir annenin hakkı ödenmez. Çocuğu aç ise gözüne uyku girmeyen, üşüyorsa onu ısıtmak için kollarını yorgan yapan, hasta ise başında gözünü kırpmadan bekleyen, emek ve özveriyle çocuklarını büyüten annelerimize hak ettiği değeri vermek, saygı ve hürmette kusur etmemek her evladın birinci vazifesidir.

Türkiye’de ve dünyada ne yazık ki kadınlarımız, annelerimiz fiziksel ve sözlü şiddet kurbanı oluyor. Çok sayıda kadın tecavüze, cinsel şiddete uğruyor. İstismar edilen, ekonomik özgürlüğü olmayan, eğitim ve çalışma hakkı elinden alınan, eve hapsedilen, hayatları çalınan kadınlar, anneler var. Ne yazık ki bunların hepsi bir anne tarafından doğurulan erkekler tarafından yapılıyor.

Öte yandan çalışma hayatında anne olan kadınlar için pozitif ayrımcılık yapılmıyor. Örneğin süt izni idarenin takdir yetkisine bağlı kullandırılıyor. Oysaki süt izni annenin ihtiyaçları doğrultusunda istediği saatte kullanması gereken bir izindir. Doğum izni de sadece kamuda değil tüm iş kanununa bağlı çalışanlarda yeterli değildir. Anneler süt kokulu evlatlarından çok erken bir dönemde ayrılmaktadır.

Ayrıca sözleşmeli öğretmenlere eş durumu tayin hakkı tanınmadığı için aileler parçalanmaktadır. Sözleşmeli öğretmen olan bir anne tayin hakkı isteyemediği için tam 6 yıl çocuklarından ayrı yaşayabilmektedir. Düşünsenize ikiz hatta üçüz bebekleri olan bir annenin görev yaptığı yerde kimsesi olmadığı için onları yanında getiremediğini? Bu anne geride bıraktığı evlatlarını düşünerek nasıl verimli çalışabilir? Ya da büyükşehirdeki imkânların daha iyi olduğunu düşünerek, okul çağındaki çocuğunu tayini çıktığı yere götüremeyen bir anne bu hasretle nasıl baş edebilmektedir, ya o evlat annesiz geçirdiği her güne nasıl katlanabilmektedir?

Bu minvalde Peygamber Efendimizin annesi Âmine Hatun başta olmak üzere sonsuzluğa ulaşmış tüm annelerimizi minnet ve rahmetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyor; şehit anneleri ve tüm annelerimizin Anneler Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum.

Hiçbir çocuğun anne şefkatinden uzak kalmaması, annesiz büyümemesi, anne hasreti çekmemesi temennisiyle…”