Konferansa Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikalarının temsilcileri ve Türk Eğitim Sen üyeleri, NEVÜ TES Üniversite yönetimi, akademisyenler, Nevşehir Türk Eğitim Sen kadın komisyon yönetimi, ilçe yönetim kurulu üyeleri ile TÜRKAV Nevşehir il yönetimi katıldı.

Türk Eğitim Sen (TES) Nevşehir Şube Başkanı Urgenç; “Ülkemizin aydınlık yarınlara ulaşmasını sağlayacak münevver bilim insanları, Türklüğün mütefekkirleri, geleceğimizin teminatı gençlerimizi yetiştiren eğitim emekçileri konferansımıza teşrifleriniz bizleri onurlandırdı. Hepinize teşekkür ederiz. Hoş geldiniz.” diyerek selamlama konuşması ile konferansa başladı.

TES Nevşehir Şube Başkanı Urgenç konuşmasında; “Sevgili dostlarım, saygıdeğer meslektaşlarım, Bugün sözlerimle yaşanmışlıkları sizlere anlatarak canınızı acıtacağım (!). Kalplerinize dokunup, sözlerimle yüreğinizi kanatıp(!) ve gözlerinizi yaşartacağım. Bu sefer sizlere ne Türk’ün gücünden, ne Türk’ün adaletinden, ne de Türk’ün kahramanlığından bahsedeceğim! Atlarımız han’da beklesin. Ok ve Yay duvarda asılı dursun. Kılıç kınında beklesin. Mehteran geri adımını atsın. Bu hatıramızda ne ardına 40 çeri alıp Çin Sarayını basan Kürşad’ı, Ne burçlara sancağı diken Ulubatlı Hasan’ı, ne de tek başına Ermenistan’a hücum eden bir Mübariz İbrahimov’u bulacaksınız. Konuşmamın sonunda Mübariz İbrahimov’u sizlere kısaca anlatacağım. Tabi Bu sefer sizlerin de, benim de payıma bolca gözyaşı düşecek…

Sahi 26 Şubat’ta ne olmuştu? Bu soruyu sorduğunuz bir çok kişiden bu sorunun cevabını alamayacaksınız çünkü bilmiyoruz. Yani en azından ben sorduğumda cevabını alamadım. Bu yüzden bugün sizlere 28 yıl önce Hocalı’da  “25/26 Şubat 1992’de ne olmuştu?” sorusunun cevabını, HOCALI’da yaşananları anlatmaya çalışacağım.” dedi.

Urgenç konuşmasının devamında; “Geçmişimiz şanlı mazimiz parlak zaferler ile doludur. İnsanlığa merhameti, hoşgörüyü öğrettiğimiz dahası insanlığı öğrettiğimiz ibretlik hadiselerle doludur.  Ancak bugün sizlere ve bana Hocalıya bakıp yaşananlara bakıp insanlığın öldüğü Kafkaslara bakıp gözyaşı dökmek düşüyor. Bakın bir tarihin tozlu yapraklarının arasına nerede bir zulme uğrayan varsa Türk’ün yönetme anlayışındaki hoşgörüye sığınarak topraklarımızı anavatanlarından daha güvenli hissettiler. Ve Türklerle birlikte yaşadılar. Sadece birkaç örnek vereceğim Batının katlettiği Yahudiler 1470’de, 1492’de, 1660 da vatanımıza göç ettiler. 1849’da Macar İhtilalinden sonra vatanımıza sığınan Polonyalı ve Macarlar, 1859- 1922 yılları arasında Kafkaslar ve Kırım’dan kaçan ve sayıları dört milyonu bulan Çerkez ve Tatarlar,  Balkanlar ve Kafkaslardan Türkiye’ye gelen nüfus hareketiyle; dünya savaşları neticesinde

Arnavutlar, Bosnalılar, Çerkezler, Abhazlar, Çeçenler, Türkmen kardeşlerimiz için her zaman güvenilir bir millet ve vatan olduk. Bugün Afgan, İran, Irak ve Uzak Asya’dan son olarakta Suriye’den ülkemize göç eden yaklaşık 4-5 arasında Suriyeli şuan ülkemizde yaşıyor.

Ve bugünkü İnsanlığın vicdanına derin yara açan öldürülen kişilerin Türk ve ya Müslüman olmasından öte İnsanlığın öldürüldüğü Hocalı’da Türk katliamını yapanlar Ermenilerde Bizans zulmünden ve baskısından kaçarak Selçuklu Türklerine sığınmışlardı. Osmanlı devletinde “Milleti Sadık” olarak yaşadılar. 19. Yy’dan itibaren Emperyalizmin piyon millet ve devleti olarak “Milleti Sabık” hale geldiler. Ermeni’ler, İmparatorluğun yıkılış sürecinde ilk ihanetlerine 1860 yılında Zeytun’da başladılar. Ermeni çetelerinin katliamları, galip devletlerin işgali altında kalan topraklarımızda hiçbir engelle karşılaşmadan bütün bölgeye yayıldı. Katliamdan kurtulmak için 1,5 milyon Türk Batı Anadolu’ya göç etmek zorunda kaldı. Türkiye, İran ve Azerbaycan’da 2.5 milyon Türk katledildi.     Ermeniler,  hep fırsat kolladılar. Amerika ve Avrupa ülkelerinde Türk Büyükelçilerine ve elçilik görevlilerine suikastler tertipledi. Ermeni’ler, artık birlikte yaşadıkları Türk’lere saldırmaya başladılar. Çoğalarak çığ haline gelen bu nefret Ocak 1973’te Asala adıyla, 21 ülkenin 38 kentinde 43 Türk- diplomatımızı şehit etti. Devletimizin tedbir alması üzerine terör saldırıları, Beyrut’ta halen devam eden PKK terör örgütüne devredildi. 25/26 Şubat 1992 O gece Vahşetten geriye resmi rakamlara göre 613 Türk’ün tanınmayacak cesetleri kaldı.  Savaş’ın yaşamanın ve ölmenin anlamını bile bilmeyen 83 çocuk katledildi. 106 Türk kadını İnsanlık dışı bir dramla Ermeni vahşetini yaşadı. 70 yaşlı Türk katledildi.  1275 sivil esir alındı. 150’sinden bir daha haber alınamadı.” dedi.

Konuşmasının sonunda Mübariz İbrahimov’un hayatını anlatan Urgenç, sözlerini “Yaşasın Azerbaycan, Yaşasın Türkiye, Yaşasın Turan Ülkümüz. Ne Mutlu Türk’üm Diyene!” diyerek bitirdi.