Aslında her biriniz farklı bir prospektüssünüz. Duygusuzca düşünce aktarmaktan öteye gidemiyorsunuz. Malum bizde ilacı içmeden önce değil içtikten sonra bir zararı dokunursa o prospektüse ihtiyaç duyan insanlarız.

Eleştiri denildiği zaman; aklımıza iyi eleştirinin de mevcutlarda bulunduğunun gelmediği gibi, öğüt kelimesi kullanıldığında da ilk akla gelen ak sakallı bir dede ve bal fışkıran bir ağız sanırım. Bize tertemiz yaşadığını iddia eden birisi değil, gerçekten hatalarla donanıp aynı yollardan geçtiğini itiraf eden biri öğüt versin. Zaten tertemiz yaşadığını anlatan insanların bize öğreteceklerinden çok öğrenecekleri vardır.

Verdikleri öğüt muhtemelen yalan konuşabilme metodlarından öteye gitmeyecektir. Ve bu şekilde hata yaparken ve sonrasında; bizim prospektüs hayatın güzelliklerinden ibaret ve çirkinliklerinden yoksun olduğu işlenen billinç altıyla her hatayı bizzat tek tek deneme yanılma yoluyla test edeceğiz. Dünyanın sayılı harikaya sahip olması sizin değil bizim eksiğimiz üzülmeyin... Siz birer harikasınız!

Yıllarca sahip olamadığınız güzel şeyleri dilinize sakız ederek direncimizi yalıttınız. Artık bir dur deyin vicdanınızdan eser kaldıysa, dev aynasına değil boy aynasına bakın... Eleanor Roosevelt der ki:

- Başkalarının hayatından ders alın. İnsan bütün hataları yapacak kadar uzun yaşamıyor...

Belki hayallerinizi, olamadıklarınızı değil de olduklarınızı, hayatınızı anlatırsanız daha etkili olacaktır. Çok fazla yaratıcılığa gerek yoktur belki de...

Yürümeyi bilmeyen koşamaz, yüksekten korkan zirveye çıkamaz... Israrla bize empoze etmeye çabaladığınız kutsal vizyonlarınız alın sizin olsun! Mevcutlar hoşunuza gitmiyorsa; mevcut olanı değil, Hoş´unuzu değiştirin. Her şeyin herkesin istediği gibi olan bir gezegen bulunursa haber verin hep beraber gidelim. Ama su kadar kolay bulunacağından emin değilim. Hatta bu çok imkansız oldu galiba...

Bence bildiğinizden şaşmayın tahammül edemediğiniz her insanı afaroz edin. Bu daha kolay ve uzmanlık alanınız. Ama şunu da unutmayın siz  yasaların bile kapsamadığı katillersiniz. Eli kansız ruh katilleri! Egolarınızdan inip bir etrafa göz atın... Bireysiz toplum olamaz ancak toplumsuz birey mümkün... Artık biz aciz toplumun arasına karışın, yargılarınız anlayışınızı tıkamasın! Belki de abarttığınız kadar ürkütücü değilizdir, belki farklılıklara da ihtiyaç vardır...

Yazdıklarımı hissetmiyorum, hissettiklerimi yazıyorum... Bu aykırı insan modeli bizzat oldum ve yaşadım. Ve ben çok şanslıyım.

Yazının aksine tek başına bir toplum olup beni kendinden dışlamayan, çok fikir verip az dinlemenin aksine çok dinleyip kendi fikrimi belirtmemi sağlayan ve bu yolda arkamda durup dağ olmaktansa yan yana, iyisiyle kötüsüyle yolunu benimle paylaşan Semih Özkürkçü abime her şey için çok teşekkür ediyorum. Nihal Karataş öğretmenim, Rıdvan Usta, Nazik Yücesoy, abim, annem ve ismini vefa defterimde tuttuğum herkese minettarım. Umarım emeğinizin karşılığını verebilirim...