“Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden ayrılması kadına şiddete karşı mücadeleyi daha da güçlendirecektir.” diyen Vatan Partisi Nevşehir İl Başkanı Prof. Dr. Meliha Atalay, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti;

“Türkiye,  ‘‘İstanbul Sözleşmesi ’’olarak bilinen Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nden ayrıldı.

Açılım projelerinin uygulandığı ve Atlantik politikalarının hükümeti yönlendirdiği dönemin ürünü olan İstanbul Sözleşmesi, ABD aparatları PKK ve FETÖ’nün ezildiği HDP’ye kapatma davasının açıldığı, Batı emperyalizmi ile göğüs göğüse çarpışıldığı bir dönemde feshedilmiştir. İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılma kararı Türkiye’nin içine girdiği devrimci dönem ile uyumludur, devrimci bir karardır.

Vatan Partisi’nin ilk günden beri söylediği gibi, İstanbul Sözleşmesi maksadının her ne kadar kadına şiddeti önlemek olduğunu ileri sürse de, farklı cinsiyet kabullerini kadın sorunu gerçeğinin içine gizleyen, toplumun gerçek olmayan cinsiyetlere parçalanmasına rıza gösterilmesini dayatan bir metindir. Sözleşmenin en önemli işlevi LGBTİ’ye alan açması ve batının çürümüş kültürünü yaymasıdır.

Türkiye bu ideolojik kültürel saldırıyı görerek sözleşmeyi feshetmiştir. Sözleşmeyi feshetmek, kadına şiddeti önleyecek gerçek çözümleri ve programı konuşma olanağını da beraberinde getirmiştir. Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılarak kendi kanunlarına güvendiğini ispatlamış, köklü çözümlere yönelme iradesini ortaya koymuştur. İstanbul Sözleşmesi’nden başka önerisi olmayan taklitçi ve ezberci grupların telaşı bundandır.

Sözleşmenin uygulanışını izlemekle görevli olan komitenin (GREVİO)  Türkiye hakkında hazırladığı rapor, ısrarla Türk Milletinden gizlenmekteydi. Çünkü rapora bakıldığında görülecektir ki İstanbul Sözleşmesi ile amaçlanan, kadına şiddetin önlenmesi değil, kadın sorunu malzeme yapılarak mazlum milletlerin denetim altına alınmasıdır.

2018 GREVİO Raporuna göre; Türkiye’nin terörle mücadelesi, kadına şiddet ortamını körüklemektedir, kayyum atamaları yanlıştır, Türk askeri ve polisi tecavüzcüdür. Elinde kalaşnikofla Las Tesis dansı yapan, kadın çocuk ve insanlık düşmanı PKK’nın can simidi Avrupa Konseyi ile mi kadına şiddeti önleyecektik.

Bu yönüyle İstanbul Sözleşmesi’nin feshi bölücülere atılmış tokattır. Yine vatan Partisi’nin ısrarla vurguladığı gibi 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un ruhu ile İstanbul Sözleşmesi’nin ruhu farklıdır. Sözleşmede yer alan “Toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim” gibi kavramlar 6284 Sayılı Kanun’da yer almamaktadır.6284 Sayılı Kanun’un hukuki dayanağı İstanbul Sözleşmesi değildir,6284 Sayılı Kanun Türkiye’nin ihtiyaçlarından doğmuştur, mevcut kanunlarımızın geliştirilmesi ile oluşturulmuştur.

Son olarak belirtmek isteriz ki İstanbul Sözleşmesi, Cumhuriyet Devrimiyle hesaplaşmanın sinsi bir aracıdır.8 Mart günü Feminist gece yürüyüşüne bakın İstanbul Sözleşmesi ile dayatılan toplum projesini göreceksiniz. ‘‘En az üç cinsiyet” sloganları var, ‘‘Cinsiyet akışkan, erkekler yapışkan” dövizleri var. Gökkuşağı bayrakları var. Atatürk yok, Cumhuriyet yok, Türk Bayrakları yok!                           

Vatan Partisi olarak İstanbul Sözleşmesi’nin feshini Türk kadını ve Türk Milleti için olumlu buluyor, kadına yönelik her türlü ayrımcılığı ve şiddeti bütün toplumsal temelleriyle ortadan kaldırma kararlılığımızı yineliyoruz.”