CHP Aksaray Kadın Kolları MYK Üyesi Cansu Bülbül ve Ürgüp Kadın Kolları Başkanı Sevda Doğru'nun da katıldıkları basın toplantısında Topraktepe, "Bugün bir kız kardeşimizi daha erkek terörüne kurban verdik. Fatma Esra Dirlikli (Yiğit-burada bence kızlık soyadı kullanılsın ve neden kullanıldığı da belirtilsin), katil eşi tarafından, geride iki yavruyu öksüz bırakarak aramızdan koparıldı. Gün geçmiyor ki, bir kız kardeşimiz daha erkek terörüne kurban gitmesin. Her gün, Türkiye’nin dört bir yanından gelen, kadına şiddet ve kadın cinayeti haberleri ile uyanıyoruz. Biz, daha kadınlarımızı toprağa gömmeden, arkalarından “ne yaptı da öldürüldü”, “gecenin bir yarısı sokakta ne işi vardı”, “kısa etek giymeseydi”, “kırmızı ruj sürmeseydi”, “tecavüze uğrarken çığlık atsaydı” gibi mazlumu suçlayan yorumları dinlemek zorunda kalıyoruz. İyi bilinmelidir ki, kadınları, kız çocuklarını şiddetten koruyan yasa ve sözleşmeler etkin şekilde uygulanmadıkça, bu cinayetler son bulmayacaktır. Her geçen gün birden fazla kadınımız cinayete kurban giderken, şiddete maruz kalırken, devletin en yetkili ağızları bile hala, kadınları şiddetten koruyan İstanbul Sözleşmesi’ni müzakereye açmaya çalışıyorlar. İstanbul Sözleşmesi’ni müzakereye açmak demek, şiddet uygulayanı korumak ve cesaretlendirmek demektir. Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’nin etkin olarak uygulanmadığı, toplumun kadın ve kız çocuklarına yönelik bakış açısı değiştirilmediği sürece kadına yönelik şiddet son bulmayacak. Sözleşmeye göre, kadına yönelik şiddetin temel nedeni, kadının daha aşağı bir cins olarak görülmesi ve eşit haklara sahip olmamasıdır. Sözleşme, taraf devletlere, toplumda kadına ve kız çocuklarına yönelik bakış açısının değiştirilmesi sorumluluğunu yükler. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin, hayatın her alanında yaygınlaştırılmasını hedefler. Eşitlik, bir kısım mecralar tarafından sulandırılmaya çalışıldığı gibi, fiziksel anlamda eşitlik değildir. Hizmetlerden yararlanmada, kaynakların kullanılmasında, fırsatlara erişimde cinsiyeti nedeniyle ayrımcılığa uğramamaktır. Hayatın her alanında eşit olmayı istemek, en temel hakkımızdır. Kadınları işte bu eşitsizlik, ayrımcılık, kadının daha aşağı bir cins olduğu inancı yok etmektir. Bugün isyanımız büyüktür. Kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet devam ettikçe isyanımız da büyüyecektir. Bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz kalmadı. Buradan bütün yetkilileri, bağlı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve yasalarla kazanılmış haklarımızı uygulamaya, uygulatmaya davet ediyoruz. Bilhassa siyasi liderlerin, nefret dili ve söylemlerinden kaçınmasını, barışın dili ile topluma örnek oluşturmasını, nefret dili kullananların cezalandırılması için gereken soruşturma ve kovuşturmanın yapılmasını istiyoruz. Hiçbir cinsiyet diğerinden üstün değildir. Erkekler ile eşit haklara sahip olana dek mücadele etmeye devam edeceğiz. Şiddete uğrayan, erkek terörüne kurban edilen kadınlarımızın haklarının takipçisi olacağız" açıklamalarında bulundu.