Konuyu ilk takip edenlerden biri olarak yazımın hemen başında şunu belirtmeliyim ki bu konudaki en önemli eksiklik enformasyon.

   Bundan yaklaşık bir yıl kadar önce TUİK binasında, başta Nevşehir valisi olmak üzere milletvekilleri, turizmciler, daire müdürleri, sivil toplum kuruluşlarından birer yetkili ve konu ile alakalı yaklaşık 50 kişinin katıldığı bir toplantı yapıldı. Toplantıda daha henüz katılımcıların pek çoğunun içeriğini tam olarak bilmediği mesele Ahiler kalkınma ajansının hazırladığı bir sunum ile tanıtılmaya çalışılsa da pek çoğumuzun aklında yüzlerce soru ile toplantı bitti.

   Üzerinden belli bir süre geçmesine rağmen şu alan yönetiminin tam olarak kapsamı ve içeriği ile yeni, bir bilgilendirme yapılmadı yapıldıysa da pek çoğumuzun haberi olmadı.

   Gazetecilik refleksi ile oradan buradan edindiğimiz bilgilerle konunun devlet kademelerinde ele alındığı, görüşmelerin yapıldığı, özellikle ilgili bakanlıklardan tam destek alındığı yönünde haberler geldi. Nihayetinde de meclise gelen konunun, vekillerimizce genel kurula anlatıldığı ve Türkiye’de İstanbul boğazlar ve Çanakkale’den sonra üçüncü olarak Kapadokya’nın ilimiz sınırları içerisinde kalan belli bir bölümünün de Alan yönetimine devri ile başkanlığına Nevşehir valisi Sayın İlhami Aktaş’ın getirildiği konusunda gerekli kararın Cumhurbaşkanı tarafından onaylandığını öğrendik.   

     Nitekim birkaç gün önce konu ana haber bültenlerinden herkes tarafından öğrenilince, belli kesimlerden “neler oluyor” sesleri yükselmeye başladı.

   En başta belirtmiştim. Bu seslerin çıkmasında en önemli etkenin meselenin tam olarak ne olduğu konusunun gerekli mercilere anlatılamamış olmasından kaynaklanıyor.

   Muhalefetin doğal tepkisi dışında karşı çıkan kesimin genelde turizmciler, bölgede yaşayan halk ve çevreciler olması nedeniyle burada eksiklik sadece konunun içinde olan valilik, vekiller ve turizm il müdürlüğünden kaynaklanmıyor demektir. Kapsamın temelini oluşturan turizmcileri bilgilendirmekle görevli olan derneklerin bu anlamda yetersizlikleri dikkat çekiyor.

   Eğer Alan yönetimi adı verilen oluşumun içeriği ve kapsamı tam olarak anlaşılmamışsa burada sorun yine en başta belirttiğim gibi diyalog eksikliğidir.

   İşte bu konudaki eksikliği bir nebze giderebilmek adına sizlere alan yönetiminin amacını aktarmak isterim.


ALAN YÖNETİMİ İLE ANIT ESER KURULUNUN KURULUŞ VE GÖREVLERİ İLE YÖNETİM ALANLARININ BELİRLENMESİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK

Amaç

Madde 1 : Bu Yönetmeliğin amacı; ören yerleri, sit alanları ve etkileşim sahaları ile bağlantı noktalarının kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin koordinasyonunda sürdürülebilir bir yönetim planı çerçevesinde korunması ve değerlendirilmesini sağlamak, yönetim alanlarının belirlenmesi, geliştirilmesi, yönetim planlarının hazırlanması, onaylanması, uygulanması ve denetlenmesi ile alan yönetimini gerçekleştirmek üzere görev alacak danışma kurulu, alan başkanı, eşgüdüm ve denetleme kurulu, denetim birimi ve anıt eser kurulunun görev, yetki ve sorumluluklarının belirlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Kapsam

Madde 2: Bu Yönetmelik; sit alanları, ören yerleri ve etkileşim sahaları ile bağlantı noktalarının yönetim alanlarının belirlenmesi, yönetim planlarının hazırlanması, onaylanması, uygulanması ve denetlenmesi ile alan yönetimini gerçekleştirmek üzere görev alacak danışma kurulu, alan başkanı, eşgüdüm ve denetleme kurulu, denetim birimi ve anıt eser kurulunun görev, yetki ve sorumluluklarının belirlenmesine ilişkin usul ve esasları kapsar.

    İş bu amaç ve kapsam doğrultusunda özünde son derece önemli olan meselenin, bir dizi konferansla ilgili kişi, kurum ve kuruluşlara izahı elzemdir.

   Yoksa “ALAN YÖNETİMİ” adı altında “TALAN YÖNETİMİ” mi geliyor? sorusuna uzunca bir süre muhatap olunacaktır.