Kanser, dünya genelinde giderek artan bir sağlık problemidir ve toplumlarda önemli bir sosyoekonomik yüke, bireylerde de maddi ve manevi kayıp ve zorluklara yol açmaktadır.

Bunun yanı sıra kanserin önemli bir kısmının önlenebilir olması bu konuya verilen önemin de giderek artmasına yol açmıştır ki bu amaçla oluşturulan ?Dünya Kanser Günü? her yıl 4 Şubat Günü Kanser ile ilgili farkındalık ve bilinç düzeyinin artmasını sağlamak, kansere karşı mücadelede önemli bir adım olan doğru bilinen yanlışlardan kurtulmak ve doğruların herkese ulaşmasını hedeflemek amacıyla dünya genelinde kutlanmaktadır.

Kanser Daire Başkanlığımızın da üyesi olduğu Dünya Kanser Teşkilatı (UICC) Dünya Kanser Günü?nde kanser hakkında doğru yanlış bilinenler üzerinde durmaktadır.

Dünyada ve ülkemizde kanserle ilgili bazı yanlış bilgiler ve doğruları aşağıda vurgulanmıştır:

Yanlış 1: Kanser bir sağlık sorunudur.
Doğru: Kanser sadece bir sağlık sorunu değildir. Sosyal ve ekonomik yönleri de olan insan haklarını etkileyebilen bir sorundur.

Yanlış 2: Kanser gelişmiş ülkelerde, yaşlı ve refah düzeyi yüksek insanlarda görülen bir hastalıktır.
Doğru: Kanser küresel bir sorundur, her yaşta görülebilir. Özellikle gelişmekte olan ülkeleri etkilemektedir.

Yanlış 3: Kanser ölüm demektir.
Doğru: Günümüzde yeni tedavi yöntemleri ile pek çok kanser türünde uzun yaşam sürelerine ulaşılmıştır. Ülkemizde tüm kanser tedavileri ücretsiz yapılmakta ve modern tıptaki standart bütün tedavilere ulaşılabilmektedir.

Yanlış 4: Kanser benim kaderim, ondan kaçamam.
Doğru: Kanser önlenebilir bir hastalıktır. Doğru stratejiler ile her üç kanserden birisi önlenebilmektedir.


Kanserde Erken Teşhisin Önemi

Türkiye`de her yıl yaklaşık 175 bin kişiye kanser teşhisi konuluyor. Hayatın her alanında var olan kanserojen maddeler; insanları ister istemez korkutuyor ve tedbirli yaşamaya yöneltiyor.

Ancak unutulmamalıdır ki, kanser; erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilen bir hastalıktır. Kanserde erken tanı, yaşam kalitesi ve süresinin artması açısından önem taşıyor. Bu hastalığı yenmenin yolu ise onu tanımak ve doğru tedavi stratejisini belirlemekten geçiyor.

En önemli şartlardan biri de düzenli sağlık kontrollerinin ihmal edilmemesidir. Unutmayın erken teşhis hayat kurtarır. Belli bir tür kansere yakalanma olasılığını artıran her şey risk faktörüdür. Sigara, alkol vb. gibi risk faktörleri kontrol edilebilirken, yaş, genetik özellikler gibi bazı risk faktörleri de kontrol edilememektedir.

Pek çok risk faktörünün direkt olarak hastalığa neden olup olmadığı bilinmemektedir. Risk faktörleri, doktorların kansere yakalanma olasılığı yüksek kişileri teşhis etmesinde yardımcıdır. Risk faktörlerinin bilinmesi önemlidir. Akrabalarında kanser öyküsü olan insanlar daha yüksek riske sahiptir.

Risk faktörleri dört grupta toplanabilir. Sigara içmek, diyet, egzersiz ve alkol tüketimi gibi değiştirebileceğiniz risk faktörleridir. Sigarayı bırakmak veya düzenli egzersizlerle kansere yakalanma riskinizi azaltabilirsiniz. Sigaranın başta akciğer, gırtlak ve ağız boşluğu kanserleri olmak üzere tüm organlarda kansere neden olabiliyor.

Sigara aynı zamanda kadınlarda 14,5 yıl, erkeklerde ise 13,2 yıl ömrün kısalmasına neden oluyor. Pasif içicilerin de risk altında olduğunu unutmamak gerekir. Yaş, cinsiyet ve ırk gibi fiziksel özelliklerdir. Asbest, radon, hava kirliliği, UV radyasyon, sigaraya maruz kalma çevresel risk faktörlerindendir.

Yine diyetle alınan bazı besinler kanser gelişim riskini artırırken, bazıları da koruyucu olabilmektedir. Aileden kalıtımsal olarak geçen genlerle ilişkilidir. Araştırmalar, 2012 yılında dünyada toplam 14,1 milyon yeni kanser vakasının bulunduğunu gösteriyor.

Dünyada en çok tanı konulan kanserler arasında ilk sırada akciğer kanseri (yüzde 13) geliyor ve onu sırasıyla meme (yüzde 11,9) ve kolon kanseri (yüzde 9,7) izliyor. Tüm kanserlerin ancak yüzde 3 ila 10?unda genetik faktörlerin ön plana çıkıyor. Geride kalan yaklaşık %90?lık kısım değiştirilebilir nedenlerdir.

Taranmalardaki temel amaç; ülke çapında oluşturulacak ulusal bir tarama programını hedef popülasyona uygulayarak, hastalığı henüz premalign veya erken evrede iken tespit etmek, etkin ve basit yöntemlerle tedavi etmek suretiyle de invazif kanser sıklığını, buna bağlı morbidite ve mortaliteyi düşürerek olası karmaşık ve pahalı tedavileri önlemektir.

Türkiye` de yürütülen kanser tarama programları şunlardır: Serviks kanseri Tarama Programı(HPV-DNA ve PAP Smear) 30-65 yaş aralığındaki kadınlara 5 yılda bir taranır.

Meme Kanseri Tarama Programı (Mamografi): 40-69 yaş aralığındaki kadınlara 2 yılda bir taranır. Kolorektal Kanser Taraması (GGT):50-70 yaş aralığındaki bütün bireyler yılda 1 kez taranır. Haber: Ali Çamur