İlimiz genelinde mübarek ramazan ayı dolayısıyla daha bir başka dolup taşan Camilerimizde bu hafta okunan hutbe de oruçluyum, Nefsime Hâkimim konusu işlendi.

Hutbede, Cuma namazı nedeniyle camileri hınca hınç dolduran Nevşehirlilere seslenen hocalar konuya ilişkin; ?Ey iman edenler! Oruç, sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi korunasınız diye size de farz kılındı.? 

Ayeti kerimeye göre oruç sayesinde nefsimize hâkim olma alışkanlığı elde edip, kendimizi günahlara karşı koruyarak takvaya erme imkânına kavuşuruz. Okuduğum hadisi şerifte ise Peygamberimiz (sav) bu gerçeği şöyle ifade etmektedir: ?Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin.

Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa, ?Ben oruçluyum? desin.?. İnsanlarla çekişip münakaşaya girmek, hiçbir zaman tasvip edilecek bir tutum değildir. Kaldı ki; oruçlunun böyle bir yanlışlığın içine düşmesi, tuttuğu orucun ruhaniyetini zedeler.

Oruçlu iken ağza bir şey girmemesine dikkat edilmesi gerektiği gibi, ağızdan çıkan her söze de dikkat edilmelidir. Helal olan yemeyi içmeyi Allah rızası için terk eden oruçlu, O?nun yasakladığı söz ve işlerden sakınmak zorundadır.

Peygamber Efendimiz (sav): ?Kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmazsa, Allah Teâlâ, o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına değer vermez? buyurmuştur.

Öyleyse bilmeliyiz ki; oruç, köklü bir irade eğitimi, açlık ve susuzluğun verdiği sıkıntıya dayanma yönüyle bir sabır talimi, aynı zamanda insanı kötü alışkanlıklardan temizleyen ve iyi huylar kazandıran ahlaki bir süreçtir.

Kamil manada bir oruç; yemek, içmek ve cinsi münasebetten sakınmanın dışında, gözünü, kulağını, dilini, elini, ayağını ve diğer azalarını günahtan koruyarak onlara da bir nevi oruç tutturmaktır. Unutulmamalıdır ki; Allah indinde en makbul oruç bütün uzuvlarla birlikte tutulan oruçtur.  

Oruç ruhi olgunluk vesilesidir. Nefsin aşırı isteklerini dizginleme yollarını öğretir. Oruç, aynı zamanda günahların bağışlanmasına da vesile olur. Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdular: ?Kim inanarak ve sevabını umarak Ramazan orucunu tutarsa, Allah o kimsenin geçmiş günahlarını bağışlar.? 

Çünkü oruçlu, geçmişteki hatalarını affettirecek olgunlaşmayı, bir daha günaha dönmeme iradesini oruç ibadetinin içinde göstermiştir. Af ve mağfireti hak etmiştir. Uykumuzu bölüp sahura kalktığımızda, "Oruca niyet ettim" derken aynı zamanda ?Nefsimin kötü arzularıyla mücadele etmeye niyetlendim? demiş oluyoruz.

Mademki oruçla manevi bir kazanç kapısı aralıyoruz; bu kapıdan, dünya ve ahret saadetimizi engelleyen, kendimizin de şikâyetçi olduğumuz huylarımızdan, günahlarımızdan, alışkanlıklarımızdan kurtulmuş ve arınmış olarak çıkalım.

Kendimiz için istemediğimiz, kendimize layık görmediğimiz her ne varsa, bunların aynı zamanda başkaları için de geçerli olduğunu unutarak yapa geldiğimiz, üzücü, kırıcı davranışlarımızdan ve sözlerimizden kurtulmanın sevincini, kendimize yaşatalım.

Kendine sahip olabilme olgunluğunu kazanan oruçlu kimse, iftar sofrasına oturarak, Peygamberimizin (sav) öğrettiği şekilde ?Allah?ım!

Sadece senin rızan için oruç tuttum ve senin verdiğin rızıkla orucumu açtım? duasını okuyarak neşe ve sevincin zirvesine erer. İşte, bu şuurla tutulan orucun kapısı, iftar sofrası gibi daima hep güzelliklere açılır.

Ahrette bu kapı ?Reyyan,? olur cennete ulaşır. İftar sofrası misali, cennette bir mükâfat sofrası kurulur. Ne mutlu esenlik yurduna davet edilenlere? Ne mutlu orucun kıymetini bilenlere? denildi.