Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO)’nun Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin vefatının 750’nci yıl dönümü olan 2021 yılını anma ve kutlama yıl dönümleri arasına alması ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı'nın da 2021 yılının "Hacı Bektaş Veli Yılı" olarak çeşitli etkinliklerle kutlanması kararına istinaden Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ)’nün başlattığı ve yıl boyunca devam edecek olan programlar kapsamında NEVÜ Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından, “Klasik Türk Şiirinde Hacı Bektaş Veli ve Bektaşilik” konulu konferans düzenlendi. 

NEVÜ Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Murat Gür’ün moderatörlüğünde gerçekleştirilen konferansa konuşmacı olarak katılan ve “Klasik Türk Şiirinde Hacı Bektaş Veli ve Bektaşîlik” üzerine konuşan NEVÜ Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim elemanı Dr. Ahmet Uğur, Elvân Çelebi’nin Menâkıbu’l-Kudsiyye fî Mênâsıbı’l-Ünsiyye, Ahmed Eflâkî’nin Menâkıbu’l-Ârifîn, Menâkıb-ı Hacı Bektaş Velî, Lâmiî Çelebi’nin Terceme-i Nefehât, Âşıkpaşazâde’nin Tevârîh-i Âl-i Osmân, Taşköprüzâde İsâmüddîn Ahmed’in Eş-Şakâ’iku’n-Nu’mâniyye, Vâhidî’nin Hâce-i Cihân ve Netîce-i Cân eserleri başta olmak üzere, çeşitli mecmualarda ve cönklerde Hacı Bektaş Veli’nin hayatı ve Bektaşilik ile ilgili bilgilerin yer aldığını söyledi.

Uğur, “Bektaş” kelimesini oluşturan “be”, “kef”, “te”, “elif” ve “şın” seslerinin ne anlam ifade ettiğini incelemiş olduğu bir risaleden hareketle açıkladı. Risaleye göre “Bektaş” kelimesi: “Bektaş, beş harftir. Birinci harfi “bâ”dır, Bâ harfi manevî olgunluğa erişmektir. Yani, Bektaşî olan kimse kendi sırrına vâkıftır. İlmiyle vâkıf olduğu bu derece men ‘arefe nefsehû fe-kad ‘arefe Rabbehû derecesidir. İkinci harfi “kâf”tır. Kâf harfi, yeterli olmaya işarettir. Yani Bektaşî olan kimse için bu dünyada bir lokma yiyecek ile bir hırka yeterlidir. Çünkü dünyadan ahirete yoklukla gidecektir. Üçüncü harfi “tâ”dır. Tâ harfi, toprağa işarettir. Yani Bektaşî olan kimse toprak gibi olup herkesin ayaklarının altında olan, kimseyle dedikodusu olmayandır. Gönlünde dünya işi yer edinmeyendir. Dördüncü harfi “elif”tir. Elif harfi, dostluğa ve bağlılığa işarettir. Yani Bektaşî olan kimse, müminleri yabancı bilmeyip onlarla ahireti için dostluk eder. Çünkü Resûl (a.s) Küllü mü’minin ihvetün buyurmuştur. Beşinci harf, “şîn”dır. Şîn harfi, kusurdur. Yani Bektaşî olan kimse, her zaman hayâ içinde olmalıdır. Hayâsız olmamalı ve doğru hâl ile kabahatlerinden uzaklaşa ki hayâsına zarar gelmemelidir”, biçiminde açıklanmaktadır.    

Araştırmacılar arasında Bektaşî adının ne zaman kullanılmaya başlandığı ya da tarikat olarak Bektaşiliğin ne zaman ortaya çıktığı noktasında görüş ayrılıkları olduğunu belirten Uğur, aslında Hacı Bektaş’ın yaşadığı dönemde bir tarikat kurmadığı en azından bir tarikatı varsa da bunun adının Bektaşilik olmadığını söyledi. 

Uğur, konuşmasında kaynaklarda iki farklı Bektaşî zümresinin görüldüğünü belirttikten sonra bunlardan ilkinin kendilerini Bektaşî diye adlandıran ancak Bektaşî olmayan, dinî kurallardan bihaber yaşamını sürdüren, üstelik bu bilgisizliklerine rağmen dinî konularda ahkam esen kimseler olduğunu, diğer zümrenin ise ilim, irfan sahibi, Bektaşiliği kendi çıkarları için kullanmayan, canını ve başını Allah yolunda feda etmekten geri durmayacak düşünceye sahip kişilerin oluşturduğunu aktararak tarihî vesikalarla örneklendirdi.  

Bektaşî şiirinden örneklerle Bektaşiliğe ait kavramları açıklayan Uğur, kutsal metinlerde harf, kelime sayısı, sırası ve dizilimini önemseyen Hurufiliğin Bektaşî şiiri üzerindeki etkileri üzerinde durdu. Konuşmasının bu kısmında Hurufi tesirlerin Bektaşiliğin içerisine 16. Yüzyıldan itibaren nüfuz etmeye başladığını belirtti. Ayrıca, Hurufi şiirinde ele alınan kavramlarla Bektaşî şiirinde işlenen kavramların benzerliklerini ve farklılıklarını açıkladı. Bu noktada bazı kavramların tarihî süreç içerisinde farklı biçimlerde Bektaşî ya da Hurufi şairlerce şiirlerde konu edindiğini vurguladı.   

Uğur’un konuşmasının ardından konferans, kendisine Dr. Öğr. Üyesi Murat Gür’ün çevrim içi teşekkür belgesi takdimi ile son buldu.