Vali Becel ve Rektör Aktekin, Pehlevan başkanlığındaki bir ekip tarafından Gülşehir'e bağlı Yeniyaylacık köyü yakınlarında gerçekleştirilen Yeniyaylacık Fosil Lokalitesi kazı çalışmalarında elde edilen fosil buluntuların laboratuvar aşamasında yapılan işlemleri ve Nevşehir’in doğa tarihi hakkında yapılan sunuma katıldı.

YENİYAYLACIK FOSİL LOKALİTESİ 2021 YILI ÇALIŞMALARI

Pehlevan başkanlığındaki bir ekip tarafından gerçekleştirilen Yeniyaylacık Fosil Lokalitesi kazı çalışmaları ile Nevşehir’in doğa tarihi NEVÜ Kapadokya Doğa Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi (KADAM) laboratuvarlarında gün yüzüne çıkıyor.

Gülşehir sınırları içinde yer alan Yeniyaylacık Fosil Lokalitesi, 2013 yılında yapılan TOKİ inşaat çalışmaları sırasında açığa çıkmıştı.

İlk incelemeler ışığında buluntuların sayı ve tür bakımından zenginlik göstermesi bu alanda bir kurtarma kazısı yapılması gerekliliğini ortaya koymuş, devam eden süreçte Nevşehir Müze Müdürlüğü uhdesinde Yeniyaylacık Fosil Lokalitesi kurtarma kazıları başlatılmıştı.

2014 yılında Nevşehir Müze Müdürlüğü ile ortaklaşa başlatılan kurtarma kazı çalışmaları, 2017 yılından itibaren NEVÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Cesur Pehlevan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı kararı kazı statüsünde kesintisiz sürdürülmekte.

Jeolojik tarihi boyunca Anadolu, Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasında coğrafik bir köprü konumundadır. Birçok canlı türünün göç yolları üzerinde yer alan Anadolu kıtalar arası memeli göçlerinin büyük çoğunluğunun gerçekleştiği önemli bir nokta.  Anadolu’nun geçirdiği tektonik ve jeomorfolojik hareketler, fosilleşme ortamlarının oluşmasını sağlamış. Yapılan çalışmalar sonucu ele geçen fosiller Anadolu’nun doğa tarihine ve biyolojik mirasına ışık tutmakta. Anadolu çok zengin omurgalı fosil yataklarına sahip bir coğrafya. Bu fosil yatakları üç kıtaya ait omurgalı faunanın birlikte biyolojik değişimi sonucu ortaya çıkan örneklerini barındırmakta. Kapadokya’nın merkezinde yer alan ve araştırma bölgemiz olan Nevşehir İli, Orta Kızılırmak Bölgesi’nin Güney Bölümünü oluşturmakta. Bunun yanı sıra sahip olduğu coğrafi ve jeolojik özelliklerden dolayı da paleontolojik açıdan bir fosil deposu niteliğindedir. Fosiller, akarsu, göl, bataklık, kıyı ortamları çökellerinde, volkanik tüf ve kül istiflerinde bulunabilmektedir.

Anadolu’da Erken Miyosen’den itibaren başlayan paleocoğrafik devinim sonucunda coğrafik yalıtımlar yer yer ortadan kalkmış ve bu sayede Asya, Avrupa ve Afrika faunalarına ev sahipliği yapmıştır. Anadolu’da Geç Miyosen’de (11 ile 5 milyon yıllar arasında kalan) bugün soyları tükenmiş olan birçok canlı yaşamış. Bu dönemde Anadolu günümüze göre daha sıcak ve nemli bir iklime sahip. Yeniyaylacık Lokalitesi’nde ve genel olarak Anadolu’nun kronolojik anlamda diğer benzer lokalitelerinde yapılan kazı çalışmaları sonucu elde edilen fosiller, daha çok günümüzde Doğu ve Güney Afrika’da yaşayan gergedan, zürafa, fil, sırtlan, gazel gibi savana memelilerine benzemektedir. Değişen çevre ve iklim koşullarına uyum sağlamış yüksek diş tacına (hypsodonty) sahip savana memelileri Anadolu’da, Doğu Afrika’da, Orta ve Doğu Asya’da çeşitlenerek Geç Miyosen boyunca hızla farklı coğrafyalara yayılmışlardır. Açık ve yarı-açık otlak alanlara uyum sağlamış bu memeliler Anadolu’da Sinap, Çorakyerler, Akkaşdağı, Kemiklitepe, Garkın, Sofular ve Kurutlu gibi faunalarla karakterize olan çoğunlukla Doğu Akdeniz, Balkanlar, Orta Asya, Doğu Asya, Kuzey Afrika ve Doğu Afrika biyocoğrafyalarında egemen olmuştur.

Yaklaşık 7-8 milyon yıllık bir geçmişe sahip Yeniyaylacık Fosil Lokalitesi coğrafi konumu, jeolojik özellikleri ve içerdiği zengin ve çeşitli fosil varlığı sayesinde Anadolu’nun stratejik önemini ortaya çıkarma konusunda belirleyici olacak ve Anadolu’nun paleocoğrafik öyküsünün aydınlatılmasında önemli katkılar sağlayacaktır.

Yeniyaylacık Fosil Lokalitesi kazısı çalışmalarından elde edilen fosiller üzerindeki bilimsel araştırmalar Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Kapadokya Doğa Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi (KADAM) laboratuvarlarında sürdürülmekte.