Önce bir olay olur. Olay “haber merkezi”ne düşer. Bir muhabir olayın fotoğraflarını çeker. Görgü tanıklarından olayla ilgili bilgi toplar. Muhabir olay merkezine gelir, olayı haberleştirir. Ertesi gün gazetede yayınlanır. 

Televizyon veya internet haberciliği ise, muhabir olayın görüntüsünü alır. Görüntü ile birlikte olay metnini hazırlar. Haber bülteninde sunulur.

***

Bu defa aykırı bir haber yazısı hazırlayacağım. Henüz yaşanmamış ama mutlaka yaşanacak bir olayı haberleştireceğim: “Sarıhıdır‘da Mennecim.”

İki yıldır pandemi nedeniyle yapılamayan ama bu yıl mutlaka yapılacağını beklediğimiz bir etkinlik yaşanacak Sarıhıdır’da!..

Her dini bayramlarda…Her mennecim günü….  Bayramın müjdecisi  ‘Mennecim’ kutlamaları yapılır. 

Mennecim günü bütün çeşmelerden akan suyun “zemzem” suyu olduğuna inanılır. Çeşmelerden akan sudan bütün kap kacak doldurulur. Çocuklara, anneleri güzel bir banyo yaptırır.  Öyle katılırlar mennecim etkinliğine!.. 

***

Köy halkından ve dışarıdan gelenlerden para toplanacak. Köyün bakkalından paraya göre çerez alınacak. Alınan çerezler köy kahvesinin havuzunun etrafına dizilerek harmanlanacak. Köyün gençleri birer poşet alıp sırayla her çerezden birer tane alarak poşetleyecekler. Çerezler minibüslere doldurulacak. 

*** 

Sarıhıdır’da; arife günü, ikindi namazından çıkan cami cemaati; başta köyün imamı, halktan kişiler… Çocuklar…  Birlikte mezarlığa gidilecek.  

Mezarlıkta imam Kur’an okumaya başlayacak. Kur’an bilen halktan kişiler de okuyacak. Bir taraftan da önceden hazırlanan çerezler sıra halindeki çocuklara minibüsün penceresinden poşet poşet dağıtılacak. 

Kur’an tilavetinden sonra imam toplu dua buyuracak. Sonra isteyen kişiler kendi geçmişleri için mezarlarının başında ‘bireysel dualarını’ yapacaklar.

Böylece “Mennecim Etkinliği” sona erecek. 

***

Çocukluğumdaki mennecim ile bugünkü mennecim etkinliği arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Çocukluğumda mennecim etkinliğine katılan halk, köy meydanında toplandıktan sonra yürüyerek, Kur’an okuyarak, “amiin” nidaları ile mezarlığa giderlerdi. Dönüşte de yine aynı düzen içerisinde ‘âmiin’ diyerek, köyün ortasından geçen köprüye gelinirdi.  Çocuklar, köprüde sıra halinde dizilirlerdi. Önceden hazırlanmış çerezlerden, hiç ayrım gözetilmeksizin dağıtılırdı.

***

Çocukluğumuzda; tandırda simit biçiminde ‘bilik’ adı verilen halka ekmekler yapılırdı. Buğdayla çedene (keten tohumu) karıştırılarak sacın üzerinde kavrulurdu. Buna ‘’kavurga’’ denilir. Kuru üzüm, kayısı kurusuyla katılarak kalburun içine konulur, çocuklara dağıtılırdı. 

Şimdi iş biraz daha modernleşti.  Köy halkından ve dışarıdan gelenlerden para toplanmakta, köyün bakkalından paraya göre çerez alınmakta.

*** 

Mutlu bir sevinç yaşanır çocuk ruhunda, hiç unutulmayacak, her dini bayram arifesinde, mennecimde, Sarıhıdır’da….