EDEBALİCE

                Yaklaşık bir buçuk ay önce yaptığımız Çaldıran gezimizdeki izlenimleri zaman zaman sizlerle paylaşacağım.  

                Van’ın Çaldıran İlçesi küçük bir kasaba özelliğinde şirin bir yerdir. İnsanları cana yakın, yardımsever …

                İran sınırına yakın bir yerde kurulmuş.

                Çaldıran daha önce Muradiye’ye bağlı muhtarlık iken 7 Haziran 1987 yılında belediyelik olmuştur. 4 Eylül 1987 tarihinde TBMM’de kabul edilen 3392 sayılı Kanunla ilçe olmuş, 5 Eylül 1988 tarihinde fiilen faaliyete başlamıştır.

                Çaldıranlı dostum Araştırmacı Tarihçi Yazar Emrah Ertopçu ile yaptığımız görüşmede Çaldıran’ın tarihi, kültürü, coğrafi özellikleri üzerine ilginç bilgiler edindik.

                Tarihçi Yazar Emrah Ertopçu ile Fegiye Teyran Parkı’ndaki heykelin gizemini öğrendik. Fegiye Teyran’ın unutulmuş bir tasavvuf şairi olduğunu öğrendik.

                Bu bilgileri Emrah Ertopçu’nun “Yavuz Sultan Selim ve Geçmişten Günümüze Çaldıran” adlı eserinden aldık, ki Sultan Selim’in anılarını bizzat Ertoçu’dan dinledik.

                @ @ @

                İşte bir tanesi;

                Yavuz Sultan Selim 8 yıllık kısa bir saltanat döneminde Osmanlı İmparatorluğunu en aza iki katına çıkaran hızlı bir padişahtır. Mısır seferinde halifeliği getiren ve halife olan ilk Osmanlı Halifesidir.

                Doğu seferini tamamlayan Selim, Batı seferine başladığı sırada sırtına bir şeyin battığını hisseder. Birgün Muhasibi Hasan Can’a “sırtına bir şeyin battığını söylemiş. Hasan Can elini padişahın sırtına sokmuş, bir şey bulamamış. Sızısı devam edince Hasan Can Padişah’ın sırtını yeniden incelediğinde henüz olgunlaşmamış küçük bir çıbanın olduğunu görmüş.

                Sultan Selim, Şirpençe (aslanpençesi) çıbanına yakalanır. Çıbanı önemsemez. Hasan Can’a çıbanı sıkmasını istemiş. Hasan Can;

                “Padişahım, büyük bir çıbandır, henüz hamdır, zorlamak caiz değildir.” demiş.

                Selim:

                “Biz çelebi değiliz ki, bir çıban için cerrahlara müracaat idelüm.”

 O geceyi ıstırap içinde geçiren Yavuz, ertesi gün hamama giderek çıbanı sıktırmış.

                Çıbanı sıktırmak, acısını artırmaktan başka bir işe yaramamış. 

                Gittikçe kötüye giden ıstırabı karşısında Hasan Can’a;

                “Seni dinlemedik amma kendimizi helâk ettik.” deyince Hasan Can;

                “Neredeyse aklım başımdan gidiyordu.” diyecektir. 

                Küçücük bir çıbana yenik düşen koca yiğit, ömrünün kalanını ıstırap içinde geçirir. 

                Son günlerinde Hasan Can2a sorar:

                “Hasan bu ne hal?”

                “ Şimdi Allah ile birlikte olma zamanıdır Sultanım!”

                Cevap oldukça ilginçtir.

                “Bre Hasan, sen bunca zamandır, bizi kiminle bilirdin?”

                @ @ @

                İslâm Birliği’nin tamamlanmasında büyük uğraşlar veren Yavuz; Çaldıran Zaferi ile büyük bir fitneyi ortadan kaldırmış, Orta Doğu’yu ve Memlüklülerden Mısır’ı alarak Osmanlı topraklarına katmıştır. Hicaz’ın hamisi değil, hadimi olmuştur.

Ali İhsan TOSUN

[email protected]