Alışkanlıkları değiştirmenin ne kadar zor olduğunu gündelik yaşamdan biliriz. Özelliklede tutku düzeyindeki alışkanlıkları bırakın bırakmayı, azaltmak, değiştirmek bile bazen olanaksız gibi görünürken bir mecburiyet her şeyi allak bullak ediyor işte.

   Oysa mecburiyet denilen olguyu olağan zamanlarda kabullenmek çok da normal bir şey değildir. Ama olağanüstü durumlarda insanı nasıl değiştirebileceğini bizzat yaşıyoruz hep birlikte.

    Gündelik yaşamın neredeyse yok olduğu şu günlerde hemen herkesin gerek olumlu, gerekse olumsuz “rutinler” de yok oldu.

  Koranalı günler herkesin rutinini öyle bir bozdu ki sonrasında çok şey değişecek mutlaka. Şu kısacık ev hapsi döneminde;

  --Öncelikle aile arasındaki bağlar ya güçlendi ya da bozuldu. Sonrasında herkes evliliğini bir kez daha gözden geçirecektir mutlaka.

-- “Evde kalmak mı? Şaka mı yapıyorsun?” diyenlerin bile zorunluluk nedeniyle evde kaldıkları şu günlerde –ilk bir hafta hariç- alıştılar bile.

-- Kahvehane ve lokal müdavimleri, okey, batak, 101 olmadan da yaşanabileceğini öğrendiler.

-- Mecburiyetten dolayı çocuklarıyla bir arada olamayanlar, onlarla vakit geçirmenin nasıl bir şey olduğunu öğrendiler.

-- Yıllardır ihmal ettikleri şeyleri yapma fırsatı buldular. Örneğin uzak yakın akrabalarını aradılar, evde yapılması gerek ufak tefek eksikleri giderdiler, sanatla uğraştılar, kitap okudular, ailece film izlediler…

      Fakat tüm bunların yanında spor camiası gibi,  ihracatçılar gibi, hayatını tezgah kurarak kazanan cadde esnafları gibi, taksiciler gibi, turizmciler gibi olumsuz etkilenecek olanlar da var.

    Görünen o ki bu iş daha çok sürecek ve hepimizi yaşamında öyle ya da böyle değişiklikler olacak

   Dökme su ile ne değirmen ne kadar döner bilemiyorum ama yardımlarla bu işi uzun süre götürmek çok zor. Allah herkesin yardımcısı olsun.

   Olumlu rutin dönüşlere en kısa zamanda kavuşmak dileğiyle…