Değerli Üstadım Zülfikar Yapar Kaleli’nin şahsıma imzalı gönderdiği “Kızıl İntihar” adlı kitabı aslında çok önce okudum fakat hakkında yazı yazmak bu güne kaldı. Aslında yazıyı Sayın Belediye Başkanı yazmış bize yazma fırsatı vermeden, işte o yazı:

   “Gurbet kuşlarının sığınağı 29. Şehir” den gelen bir kitap var elimde. “Kızıl İntihar

    Yazar doğduğu yeri böyle isimlendirmiş bizde sadık kalalım dedik.

   Kitap Gümüşhane Belediyesi Yayınları-18 olarak çıkmış. Tamamı 160 sahife.

  

   Yeri gelmişken Gümüşhane Belediyesini bu anlamlı ve değerli çalışması adına tebrik ederim. Dilerim ki güzel ülkemin tüm belediyeleri bu güzel çalışma gibi kültüre, kültür insanına değer versinler, üretenleri daha hayatta iken onura etsinler.

   Daha başka belediyeler neler yapmalı sorusuna yazacak elbette çok sözümüz var ama bizim konumuz şimdilik o değil. Zaten sorunun cevabını takdimde Başkan kendisi vermiş, şöyle diyor:  

 “Büyük kentlerde hayatın öznesi insan değil artık. Zamana hükmetme, hayatı kontrol etme, ömrün akışına istikamet çizme şansını kaybetti insanlar. Yerleşim merkezlerimizi kendimize özgü bir üslupla kurgulayamama kusuru, sadece büyük kentlerde değil taşrada da boynumuza asılmış bir yafta gibi.

     Yapılacak çok şey var ama bunların içinde en önemlisi ‘gönül adamları’ na sahip çıkmak. Çünkü gittikçe maddeleşen, eşya mahşerine dönüşen hayatımızda onların önemi eski zamanlara oranla kat kat artmıştır. Onlar, eşyanın ve yaşadığımız günlük hayatın ötesini gören sıra dışı insanlardır. Birçok meslekte uzman insanlar yetiştirebiliriz ama gönül ikliminde mayalanmış dizeler ezgiler üretecek insanlar kolay yetişmiyor.

     Belediyeler, yaptıkları mutat hizmetlerin yanı sıra milli kültüre yerel değerleri de katmak vazifesiyle yükümlüdürler. Şehirleri geleneğiyle buluşturacak kültür ve bilim çalışmalarına ihtiyacımız var…

     Başkanın bu güzel girişine “Başkan Bey” şiiriyle cevap veren Kaleli, ilk dörtlüğünde şöyle diyor:

    Gözle yaralayan, her söze kanan

    Toprağı kazıyan aştır Başkan Bey!

    Kolayı zor edip, aşkına yanan

    Akıldır, izandır, baştır Başkan Bey!

Kaleli, şiirlerini yazarken ne hale düştüğünü yüreğine seslenerek açık ediyor:

    Cehennemden bir dal ateş almışsın

    Yanıyorsun, tütüyorsun yüreğim!

    Bu ateşin sevdalısı olmuşsun

    Usul usul bitiyorsun yüreğim….

‘Çağırmaktayım’ adlı şiirinde “Usul usul biten” yüreğini soğutmak için şöyle bir nefes çekip avazı çıktığı kadar sesleniyor:

    Toprak ana ile devlet babayı

    Birbirine kattım, yoğurmaktayım

    Şüpheler, kaygılar sardı obayı

    İş çileden çıktı bağırmaktayım…

Her ne kadar “Toprak ana ile devlet babayı birbirine kattım” dese de öyle yapmayacağı gibi yapacaklara da yapmamaları adına şöyle seslenir:

    Tarihin başlangıç gününden beri

    İlimiz bir bizim, kaderimiz bir

    Kimse konuşmasın ileri geri

    Ölümüz bir bizim, kaderimiz bir

    Dağdaki çakallar dolaşsın sin sin

    Oğluna kavgayı bırakma esin

    Tasada, kıvançta birsin, böylesin

    Telimiz bir bizim kaderimiz bir.

    Zülfikar Yapar Kaleli Öğretmen Okulu mezunu öğretmenlerimizdendir. Hayatı boyunca çektiği çileler, hasretler, özlemler ve idealleri kendisini bu kavramlar üzerine yoğurmuş, tabiri caizse doldurup taşırmış adeta. Belki de bu yüzden çirkinliklere, haksızlıklara bir başkaldırı ve bir isyan gözükmektedir şiirlerinde.

    Kaleli, kırk yılı aşkındır şiir yazdığını, şiir yazmaktaki amacının sadece “bir dua ile anılmak” olduğunu söylüyor. Sırf bir dua için bu şiirler demetini kitaplaştırıp şiir severlere sunuyor. O halde bize düşen Sayın Kaleli’nin şiirlerini okumak ve onun isteği üzere dualar göndermektir.