Nevşehir'in Ürgüp ilçesinde insanların kitaba ulaşabilmesi amacıyla 1940'lı yıllarda eşek ve katırlarla köy köy gezip kitap dağıtan ve "Eşekli Kütüphaneci" olarak bilinen Mustafa Güzelgöz takdirle anılıyor.

Ürgüp’te 1921 yılında dünyaya gelen Mustafa Güzelgöz, 1944 yılının temmuz ayında ilçedeki Tahsin Ağa Halk Kütüphanesi'nde göreve başladı. İlk iş olarak kütüphanenin deposunda eskimeye bırakılmış kitapları tozdan arındırıp raflara taşıyan Güzelgöz, okumak istese de kitaba ulaşamayan köylüler için tarihe iz bırakan bir çalışmaya imza attı.

Satın aldığı bir eşeğin sırtına yerleştirdiği iki kitap sandığıyla köy köy gezmeye başlayan Güzelgöz, gittiği yerlerde çocuklar tarafından alkışlarla karşılandı. Zamanla diğer mesai arkadaşlarının da desteğini alarak daha fazla eşek ve katırla kitap dağıtım çalışmasını yoğunlaştıran Güzelgöz, ilçeye bağlı 36 belde ve köyde okuyan insanların sayısının artmasını sağladı.

Güzelgöz, 1963 yılında ABD'de düzenlenen ve çeşitli ülkelerden yaratıcı insanların değerlendirildiği yarışmada, "The Lane Bryant Uluslararası İnsanlık Hizmetinde Gönüllü Takdirnamesi" almaya hak kazandı.

Çalışmalarıyla takdir toplayan Güzelgöz, müdürlük görevine getirildiği Tahsin Ağa Halk Kütüphanesi'nden 1972 yılında emekli oldu.

Emeklilik yaşamını doğup büyüdüğü ilçede geçiren Güzelgöz, ilerleyen yaşına bağlı solunum yetmezliği nedeniyle 18 Şubat 2005'te yaşama veda etti.

Çeşitli yazarlarca kaleme alınan kitaplarda, ortaya koyduğu başarılı çalışmalar yeni nesillere aktarılan Güzelgöz'ün yıllarca çalıştığı ve emekli olduğu kütüphanenin duvarları "Eşekli Kütüphaneci"yi anlatan fotoğraflarla donatılırken, okuma salonuna da adı verildi.

Mustafa Güzelgöz, vefatının 16'ncı yılında anılıyor.

"Babamın topluma çok büyük fayda sağladığına inanıyorum"

Güzelgöz'ün altı çocuğundan en küçüğü olan Aziz Güzelgöz (61), okuma ve okutma aşkıyla hayatını geçiren bir babanın evladı olmaktan gurur duyduğunu belirtti.

İnsanların kitap okumasını sağlayabilmek için babasının yaşamı boyunca farklı fikirleri hayata geçirdiğini anlatan Güzelgöz, "Gittiği köylerde bakmış ki kadınlar uzaktan bakıyor. Kadınları kütüphaneye nasıl çekerim diye düşünüyor. Singer ve Zetina firmalarına mektup yazıp bağış olarak dikiş makinesi alıyor. Kütüphanelerin odalarına koyup kadınlara, 'Dikilecek eşyanız olduğunda gelip burada dikebilirsiniz ama tek şart, kitap okuyacaksınız.' diyor. O zamanlar dikiş makinesi bulamayan kadınlar gelip dikiş dikiyor ve kitap okuyordu." diye konuştu.

Tek eşekle başladığı uygulamanın ileri safhalarında eşek ve memur sayısının artırılmasının ardından köylere ulaşmanın daha hızlı ve kolay hale geldiğini aktaran Güzelgöz, şöyle konuştu:

"Kütüphanede işe başlayınca depolardaki eski tozlu kitapları temizleyip kitap sayısının çoğaltılmasını da sağlıyor. Eşeklerle, katırlarla sandıklar içinde memur arkadaşlarının da desteğiyle köylere kitap götürmüş. Bazı memurlar bu durumdan utanınca onlara, 'Utanacak bir şey yok. Ben öncü olayım.' deyip tellal gibi de köylerde 'Kitap getirdim.' diye bağırarak insanları kitapla tanıştırmıştır. Babamın topluma çok büyük bir fayda sağladığına inanıyorum. Babam öğle arasında bile eve gelince ayak üstü yemek yiyip 'Köylere gideceğim.' diye çıkar giderdi."

Aziz Güzelgöz, "Eşekli Kütüphaneci"nin gelecek kuşaklarca da tanınması amacıyla dedesinden kalan eski evi müzeye dönüştürmeyi planladıklarını sözlerine ekledi.