Nevşehir Eğitim Sen Şubesi Başkanı Tarık Kaya 2023/2024 eğitim-öğretim yılı 1. yarıyılını değerlendirdi.

Altınyıldızlı öğrenciler uluslararası finale koşuyor Altınyıldızlı öğrenciler uluslararası finale koşuyor

Başkan Kaya, 2023/24 eğitim-öğretim yılının ilk yarısının 19 Ocak Cuma günü sona ereceğini ve iki haftalık yarıyıl tatili başlayacağını aktardı.

MEB’in örgün eğitim istatistiklerine göre Türkiye’de örgün eğitimde resmi ve özel 17,5 milyon öğrenci bulunduğunu aktaran Kaya, “Devlet okullarında okuyan öğrenci sayısı 15 milyon 887 bin 296 yüzde 80, özel okullarda okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 578 bin 233 yüzde 8; Açık öğretimde okuyan öğrenci sayısı ise 2 milyon 346 bin 654 yüzde 12’dir. Türkiye çapında devlet ve özel okullarda toplam 1 milyon 139 bin 673 öğretmen görev yapmaktadır.” dedi.

“EĞİTİMDE YAŞANAN SORUNLAR ARTMIŞTIR”

Eğitimde yaşanan sorunların her geçen yıl katlanarak arttığını  söyleyen Kaya, “Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) bu sorunlara kalıcı çözümler üretmek yerine bütün enerjisini eğitimi dinselleştirmeye ve piyasalaştırmaya harcamaktadır. Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar görmezden gelinmeye çalışılsa da eğitim sorunu, ülke ekonomisinde yaşanan sorunların ardından halkın en öncelikli sorunları arasında üst sıralarda yer almaktadır.” diye konuştu.

“EĞİTİM HARCAMALARININ YÜKÜ VELİLERİN SIRTINA YIKILMIŞTIR”

Eğitim sistemini her geçen yıl daha fazla paralı hale getirilirken milyonlarca öğrenci velisi çocuklarını okutabilmek için bütçelerine göre çok yüksek rakamlarla harcama yapmak zorunda kaldığını belirten Kaya, “Halkın ödediği vergileri, halkın ihtiyaçları için harcamaktan kaçınanlar, herkesin eşit ve parasız olarak yararlanması gereken eğitim hakkını para ile satmaya çalışanlar bu durumun öncelikli sorumlusudur. Devletin eğitim harcamalarına yaptığı katkı yıllar içinde istikrarlı bir şekilde azalırken, halkın cebinden yaptığı eğitim harcamalarının payı istikrarlı artmaya devam etmektedir. Türkiye’nin ‘eğitime en çok payı ayırıyoruz’ söyleminin gerçeği yansıtmadığını görmek için halkın cebinden yaptığı eğitim harcamalarının artış seyrine bakmak yeterlidir.” ifadelerine yer verdi.

“ÖĞRENCİLERİN BESLENME SORUNU ÇÖZÜM BEKLEMEKTEDİR”

2023-  2024 eğitim öğretim yılının ilk yarısında öne çıkan sorunlardan birisinin öğrencilerin beslenme sorunu olduğunu söyledi.

Türkiye’de çok sayıda öğrencinin okula kahvaltı yapmadan gittiğini, yine birçok öğrencinin okulda yemek yemeden günü tamamladığını ve eve döndüğünün görüldüğünü ifade eden Kaya, “Derinleşen ekonomik kriz, hız kesmeden devam eden zamlar, gerçek enflasyonun üç haneli rakamlara ulaşması ve alım gücünün gün geçtikçe düşmesi mutfaktaki yangını büyütürken artık temel besin gıdalarına dahi ulaşmak zorlaşmıştır. Çocuklar için beslenmenin önemli olduğu koşullarda süt, yumurta, peynir, zeytin vb. gibi temel gıda ürünlerinin fiyatı 3-4 kat artmıştır. Bu koşullarda çocuklarına her gün ayrı bir beslenme hazırlamak durumunda kalan aileler eti, sütü, meyveyi, kuruyemişi geçelim yumurtayı, peyniri ve zeytini bile alamaz hale gelmiştir.” dedi.

“KALICI YAZ SAATİ UYGULAMASI EĞİTİMİ OLUMSUZ ETKİLEMEKTEDİR”

Kaya şöyle devam etti, “Elektrik şirketlerinin karını arttırmak amacıyla hayata geçirilen kalıcı yaz saati uygulaması 7 yıldır sürmektedir. Kalıcı yaz saati uygulaması nedeniyle öğrencilerimiz gün doğmadan, zifiri karanlıkta uyanıp evden çıkmak zorunda kalmaktadır. Benzer şekilde akşam geç saatlerde eve dönmektedir.  Özellikle ikili öğretim yapan okullarda öğrencilerimiz ve kadın eğitim emekçileri kısa kış günlerinde, henüz gün doğmadan, karanlık sokaklarda, ciddi anlamda can güvenliği endişesiyle yola çıkmak zorunda bırakılmıştır. Öğrencilerimiz sabahları uykularını yeterince alamamakta ve kahvaltı yapamamaktadır. Öğrencilerin karanlıkta okula gitmek zorunda bırakılması nedeniyle çok sayıda öğrenci okula gelmek istemediklerini, ilk dersleri dinleyemediklerini ve anlatılanlarını belirtmektedir.

MESEM’LER ÖĞRENCİLERİMİZİN CAN GÜVENLİĞİNİ TEHDİT EDİYOR”

2021 yılının aralık ayında 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişikliklerle mesleki eğitim merkezlerinin yaygınlaştırılması ve meslek lisesi öğrencilerinin işletmelerde ucuz işgücü olarak çalıştırılmasının önü açılmıştır. Çocukların ucuz iş gücü olarak kullanılarak kamu kaynaklarının sermayedarlara aktarılmasının bir yolu şeklinde tasarlanan MESEM’ler uygulamanın başladığı günden bu yana çocukları çarklarında öğüten bir sistem haline gelmiştir.  MEB verilerine göre 1 milyon 324 bin 840 öğrenci bu program çerçevesinde kayıtlıdır.”

Kaynak: MEHMET GÜNAY