İklim değişikliğinde önemli yeri olan ve “güney salınımı” olarak nitelendirilen, “El Nino” ve “La Nina” olaylarının Türkiye’deki iklime etkisi olup olmadıklarını araştırdıklarını açıklayan Doç. Dr. Dabanlı, “Şöyle bir sonuç çıktı: El Nino, çok kurak yaşadığımız zaman, El Nino yılından bir yıl sonra da ülkemizde bunun etkisinin görülebileceği ortaya çıktı. La Nina olayında da, soğuk dönem diyebileceğimiz o dönemde de bir yıl sonrasında çok yüksek kuraklık görülme ihtimali ortaya çıkmış oldu” dedi. Dabanlı, sıcaklıkların sürekli artması halinde Türkiye’nin yağış rejiminde de sürekli azalma olacağını belirterek, “ekstrem yağışlar sabit kalacak” değerlendirmesini yaptı.

PERİBACALARI TEHLİKEDE

İklim değişikliğinin kültür varlıklarını da vuracağını ifade eden Doç. Dr. Dabanlı, peribacaları için tehlike çanları çaldığını şöyle ifade etti: “İklim değişikliğinin turizm üzerinde yüzeysel mekanik çözülmeyi artıracağı açık, bu da örnek Kapadokya’daki peribacalarının veya benzer doğal kültür varlıklarının daha hızlı aşınıp tehlike altında olacağını gösteriyor. Elbette ki özellikle deniz kıyısında, İstanbul’da ve diğer Ege kıyıların da denize sıfır olarak konumlanan çok sayıda tarihî eserimiz var. Deniz seviyesi yükseldiğinde, bu mekanik ve kimyasal ayrışmalar sonucu sıcaklık farkları arttıkça bunların hasar görme ihtimali çok yüksek. AB ve Yunanistan’da kültür varlıklarını iklim değişikliğine karşı korumak için uygulamaya konulan Herakles Projesi, Türkiye’de uygulamada değil. Böyle korumaya dönük bir çalışma henüz yapılmış değil.”

4 MEVSİMDEN 2 MEVSİME

Bilimsel çalışmalar doğrulusunda artık bahar ve sonbahar mevsimlerinin Türkiye’de yok olmaya başladığı tespitinde bulunan Dabanlı, dört mevsimin hayal olacağını şu sözlerle anlattı: “Artık iki mevsimli bir döneme giriyoruz. Kış mevsimi mart aylarına kadar uzandı, hatta nisan mayısa kadar uzanıyor, yaz da sonbahara doğru uzanıyor. Kış ve don süresinin uzaması, ekim ve hasat mevsimlerini etkileyecektir. Artık daha uzun süre yaz kurak bir dönemin olacağı, daha uzun süreli bir kış olacağı görülüyor. Örneğin, biz İstanbul’da bu sene mayısa kadar hâlâ evlerde kalorifer yakmak zorunda kaldık. Ağaçlar erken uyanıyorlar, daha sonra don olayları meydana geliyor. İşte, bunlar artık bize bu yaz ve kış sürelerinin klasik olarak bildiğimiz üç aylık periyotlarda değil de daha birbiri içerisine geçmiş uzun periyotlarda gerçekleşeceğini gösteriyor.”

Kaynak: NTV