Kalenin zirvesinde çok sayıda oyma küp, oyma mezar ve büyük sarnıç bulunmaktadır. Kaleden kuzeye doğru aşağılara bakınca Cevizli peribacalarını, batıda Nevşehir?i ve Oylu Dağı?nı, kalenin hemen önünde yeni Uçhisar?ı, güneybatıda uzaklarda Hasan Dağı zirvesini görebilirsiniz. Uçhisar Kalesi, Erciyes ve Hasan Dağı?nın birlikte görülebileceği tek yerdir. Erciyes Dağı?nın yani Kapadokya Bölgesi?nin yaratıcısının en iyi görüldüğü yer yine Uçhisar Kalesi?dir. Roma döneminden beri oyularak içine çok sayıda oda, ev, sığınak, depo, sarnıç, mezar, mahzen, yapılmış, Arap akınlarına karşı önemli bir savunma noktası olmuştur. Üzerinde saldırganlara karşı savunma amaçlı kullanılan büyük taş gülleler bulundurulmuştur. Hem bir gözetleme kalesi hem de savunma kalesi olarak kullanılan Uçhisar Kalesi, Selçuklu ve Beylikler döneminde de önemini korumuş. Genellikle beyliklerin sınır bölgesi konumunda olan kale, Selçuklular?ın doğu sınırı, Kadı Burhanettin Beyliği?nin batı sınırı, Karamanoğulları?nın doğu sınırı halinde konumundan ötürü ?Uçhisar? adıyla anılmaya başlamıştır. Bölgenin en yüksek noktalarına kurulmuş olan Başhisar (Ürgüp), Ortahisar ve Uçhisar Kaleleri Selçuklu Dönemi?nde Nevşehir?in üç önemli koruma noktasını oluşturuyordu. Bu dönemde bir ?uç beyliği? konumundaki Uçhisar Kalesi?nin çevresinde yoğun bir nüfus yaşamaktaydı. Bu dönemlerde Kayseri Beyi?nin kardeşinin Uçhisar Beyi olduğu bilinmektedir. Osmanlı Beyliği?nin II. Beyazıt ile birlikte 1398 yılında bölgeye hakim olmasından sonra Uçhisar Kalesi?nin II. Beyazıt?a teslim olduğu bilinmekte. 1530 yılında yapılan ilk nüfus sayımında Uçhisar?da yaklaşık 3000 kişinin yaşadığı tespit edilmiş. 1960?lı yıllara kadar içinde ve etrafında yaşanmış. Uçhisar Kalesi, birbirine bitişik iki sivri peribacasından oluşmaktadır. Halk arasında büyüğüne ?Ağanın Kalesi?, küçüğüne ?Çavuşun Kalesi? denilmektedir. Kale güneyden 50 metreyi, kuzeyden 100 metreyi aşan yapısıyla bir gökdeleni andırır. Kalede günbatımını izlemek, tüm vadilerin aldığı kızıllığı, renk değişimlerini ve büründüğü atmosferi seyretmek insana ayrı bir keyif verir. Kapadokya?yı ziyarete gelen yerli yabancı tüm ziyaretçilerin Uçhisar Kalesi?ne çıkmadan yaptıkları Kapadokya Gezisi eksik sayılır. Uçhisar?da konakladığınız kayadan oyma butik otel veya pansiyonunuzdan ya da Kesek Meydanı?na park ettiğiniz aracınızdan veya tur otobüsünüzden kaleye doğru yürürken kale yolu üzerindeki içinde yöresel halı-kilim ve hediyelik eşya satılan dükkanları, Şapkalı Kaleyi, Cevizli peribacalarını, eski Uçhisar evlerini seyrederek kale girişine varırsınız. Biletinizi aldıktan sonra kayadan oyma eski tandır evi, şırahane, ahır gibi mekanlardan geçerek kalenin zirvesine ulaşacağınız merdivenlere gelirsiniz. Merdivenleri çıkarken manzaranın büyüsüne kapılmamak elde değil. Tığraz Kalesi; Uçhisar?ın ikinci büyük kalesidir. Güvercinlik Vadisi tabanına kadar inen bir yamaç yerleşimi ve önemli bir yer altı sığınağıdır. İçindeki oda, depo, tünel, mahsenleriyle, zirveden vadiye kadar yedi kat yerleşimiyle ilginç bir yer altı şehridir. Kuran Kalesi; Eskiden Arapça yazılı çeşitli evrak, makbuz, dua gibi kağıtların ve kitapların kuran diline saygısızlık etmemek için çöpe ya da yere atılmasını önlemek üzere yıllarca Kuran küçük koni şeklinde peri bacasının içinde biriktirilmiş. Kuran Kalesi adını böyle almış. Kuran Kalesine yakın iki yerde daha buna benzer biriktirme yeri bulunmaktaydı. Fakat ne yazık ki zaman içinde biriken bu kağıt ve kitaplar kaybolmuş. Karakale; Kalenin üstünde bulunan şapka bölgede yapısına az rastlanan farklı bir volkanik dokudan oluşmaktadır. Siyah renkteki bu dokudan dolayı kaleye Karakale denilmekte.