Urgenç, eğitimin gücünün; kalitesinde ve verimliliğinde olduğunu, bunun da sadece öğretmenler ile başarılabileceğine dikkat çekti.

Öğretmenlerin eğitim sürecinin en önemli öğesi olduğunu bildiren Urgenç, “Nesiller yetiştiren, onları geleceğe hazırlayan, bilgisini, birikimini, tecrübesini öğrencilerine aktaran öğretmenlerimize ne kadar teşekkür etsek azdır. Unutulmamalıdır ki; en iyi okulları da yapsanız, o okulları en son teknolojiyle de donatsanız şayet öğretmeniniz yoksa öğretmeninize kıymet verilmiyorsa, öğretmeniniz huzurlu ve mutlu değilse, eğitimde hiçbir ilerleme sağlayamazsınız” diye konuştu.

Urgenç; sözlerini şöyle sürdürdü: “Sokrates, “Dünyada her şeye bir değer biçilebilir, fakat öğretmenin yaptıklarına asla. Çünkü o her şeydir. Belki de hiçbir şey!” diyerek öğretmenin önem ve değerini çok net olarak ifade etmiştir.

Büyük Önderimiz, Başöğretmenimiz Atatürk “Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakârlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır” diyerek öğretmenlik mesleğinde fedakârlığa vurgu yapmıştır.

İçinde yaşadığımız 21. yüzyıl bağlamında eğitim süreçlerinde yaşanan sorunlarla birlikte, öğretmenin rol ve sorumluluklarına ilişkin beklentiler de artmıştır. Bu süreçte eğitim ordumuzun neferleri öğretmenlerimiz birçok sorunla karşı karşıyadır.”

24 Kasım Öğretmenler Günü ile ilgili yaptığımız çalışmada öğretmenlerimizin sorunlarının belirlenmeye çalışıldığını söyleyen Urgenç, “Araştırma sonuçlarının öğretmenlerimizle ilgili politikaların belirlenmesine ışık tutmasını temenni ederim” dedi.

Nevşehir TES Şube Başkanı Tayfur Urgenç; araştırma sonuçlarını şu şekilde açıkladı:

Türk Eğitim-Sen’in araştırmasına 9-16 Kasım tarihleri arasında 15 bin 811 öğretmen katılmıştır.

Demografik Değişkenler:

Ankete katılanların yüzde 66,3’ü erkek, yüzde 33,7’si kadındır. Yüzde 89’u kadrolu, yüzde 9’u sözleşmeli, yüzde 2’si ücretli öğretmendir. Yüzde 35.9’unun kıdemi 1-10 yıl, yüzde 33’ünün kıdemi 11-20 yıl, yüzde 31,1’inin kıdemi 21 yıl ve üstüdür. Yüzde 82,5’i öğretmen, yüzde 9,6’sı müdür yardımcısı, yüzde 6,1’i müdür, yüzde 1,8’i de diğer cevabı vermiştir. Yüzde 3,6’sı okul öncesi, yüzde 31,1’i ilkokul, yüzde 31,7’si ortaokul, yüzde 33,6’sı lisede görev yapmaktadır.

Araştırmaya katılan öğretmenlerin;

Ekonomik sorunlar

 Yüzde 71,7'si aldıkları maaşın yaptıkları işi karşılamadığını, yüzde 22,7’si kısmen karşıladığını söylüyor.

Yüzde 52'si daha iyi iş bulursa mesleği bırakacağını ifade etmektedir.

· Öğretmenler bütçelerinden en çok gıdaya pay ayırmaktadır. Katılımcıların yüzde 69,5’i ilk üç harcaması içinde en çok gıdanın olduğunu, yüzde 52,2’si ilk üç harcaması içinde en çok kredi ödemesinin olduğunu, yüzde 44,6’sı ilk üç harcaması içinde en çok konut-kira olduğunu ifade etmiştir.

· Öğretmenlerin yüzde 42'si salgın döneminde kredi çekmişlerdir. Kredi çekenlerin yüzde 21,9'u 10 bin -30 bin arası; yüzde 19,1'i 100 binden fazla; yüzde 16,6'sı 30 bin-50 bin arası; yüzde 15,8'i 5 bin-10 bin arası; yüzde 12,7'si 50 bin-70 bin arası; yüzde 10,9'u 70 bin-100 bin arası ve yüzde 3'ü 5 bin TL den az kredi çekmiştir.

· Öğretmenlerin yüzde 51,1'i ay sonunda ceplerinde hiç para kalmadığını söylerken; yüzde 20,5’i 100-300 TL, yüzde 10’u 300-500 TL, yüzde 8,7’si 900 TL ve üzeri, yüzde 5,6’sı 500-700 TL, yüzde 4,1’i de 700-900 TL arasında kaldığını ifade etmektedir.

· Öğretmenlerin yüzde 14’ü ek iş yapmaktadır.

· Öğretmenlerin yüzde 82,8’i salgında mutfak harcamalarının arttığını ifade etmişlerdir.

· Öğretmenlerin yüzde 32,7'si bütçelerinin yüzde 31-40 arasını; yüzde 29,2'si bütçelerinin yüzde 21-30 arasını; yüzde 16,5'i bütçelerinin yüzde 41-50 arasını; yüzde 9,6'sı bütçelerinin yüzde 51-60 arasını; yüzde 7'si bütçelerinin yüzde 10-20 arasını; yüzde 5’'i bütçelerinin yüzde 61 ve üzerini mutfağa harcadıklarını ifade etmişlerdir.

· Öğretmenlerin yüzde 2’si maaşlarına haciz konulduğunu söylemiştir.

· Öğretmenlerin yüzde 39'u uzaktan eğitim için tablet ya da bilgisayar almışlardır.

Salgın dönemi sağlık hizmetlerinde görev almaya yönelik sorunlar

· Öğretmenlerin yüzde 15,6’sı Vefa Destek Grupları/Filyasyon Ekipleri/Mahalle Denetleme ekiplerinde gönüllü çalışmışlardır.

· Ekiplerde gönüllü çalışan katılımcıların yüzde 62,6'sı koruyucu malzeme ve ekipman verilmediğini belirtmişlerdir.

· Gönüllü ekiplerde görev alanların yüzde 30'u ekiptekilerden birilerinin Kovid-19'a yakalandığını belirtmişlerdir.

· Gönüllü ekiplerde görev alan katılımcıların yüzde 41,2'si kendilerini en çok yıpratan hususun toplumun öğretmenlerin özverili çalışmasını görmezden gelmeleri olduğunu ifade etmiştir. Bunu yüzde 25,9 ile insanların salgına karşı umursamaz tavırları; yüzde 19,7 ile zorunlu gönüllülük; yüzde 10,7 ile sağlığını kaybetme korkusu ve yüzde 0,7 ile yıpranma takip etmektedir. Bu soruya diğer cevabı verenlerin oranı yüzde 1,8’dir.

· Gönüllü katılımcıların sadece yüzde 27'si ödül almıştır.

Salgın dönemi yüz yüze eğitim süreçleri ile ilgili sorunlar

· Katılımcıların yüzde 45,9'u okullarda maske kullanımının yeterli; yüzde 13,4’ü çok yeterli; yüzde 26,5’i kısmen yeterli; yüzde 8,9'u yetersiz ve yüzde 5,3'ü çok yetersiz olduğunu belirtmiştir.

· Katılımcıların yüzde 34,3'ü okulda hijyen kurallarının kısmen yeterli; yüzde 18,2'si çok yetersiz; yüzde 22,9'u yetersiz; yüzde 19,8'i yeterli ve yüzde 4,7'si çok yeterli olduğunu ifade etmiştir.

· Katılımcıların yüzde 36,5'i okulda mesafe kuralına uymanın yeterli; yüzde 10,6'sı çok yeterli; yüzde 31,7'si kısmen yeterli; yüzde 13,2'si yetersiz ve yüzde 8,1'i çok yetersiz olduğunu ifade etmiştir.

· Katılımcıların yüzde 55,6’sı okulların açılmasından tedirgin olmuşlardır.

· Salgında yüz yüze eğitim veren katılımcıların yüzde 54,2’si okullarında Kovid-19 vakası görüldüğünü ifade etmişlerdir.

· Vaka görüldüğünü ifade eden katılımcıların yüzde 65,7'si vaka tespit edildikten sonra eğitim öğretime devam edildiğini; yüzde 30'u vaka görülen sınıfın tatil edildiğini ve öğrencilerin karantinaya alındığını; yüzde 3,2'si öğrencinin evde karantinaya alındığını; yüzde 0,9'u öğretmenlerin karantinaya alındığını ve yüzde 0,2'si ise bu konuda bilgilerinin olmadığını ifade etmişlerdir.

· Katılımcıların yüzde 55'i okula kendi aracını kullanarak gitmektedir.

Salgın dönemi emeklilik ile ilgili sorunlar

· Emekliliği gelen katılımcıların yüzde 61,7’si emekli olmayı istememektedir. Emekli olmak istemeyenlerin çoğunluğu ise emekli maaşı ile geçinemeyeceğini düşündüğü için emekli olmak istememektedir. Emekli olmak istemeyen katılımcıların yüzde 62,3'ü seçilen ilk iki nedeninde ilk sıraya emekli maaşı ile geçinmenin mümkün olmadığını; yüzde 48,7'si ilk sıraya 3600 ek göstergeyi, yüzde 42,1'i çocukların eğitimini ve yüzde 11,7'si ise hazır olmamayı koymuşlardır.

· Emekli olmak isteyenlerin çoğunluğu mesleğin kendilerini yıprattığı için emekli olmayı istemektedirler. Emekliliği gelen katılımcıların yüzde 44,2'si seçilen ilk iki nedeninde ilk sıraya mesleğin kendilerini yıprattığını; yüzde 33,8'i ilk sıraya mali ve özlük hakların mesleki doyumu sağlamadığını; yüzde 21,1'i ilk sıraya Kovid-19'u koymuşlardır. yüzde 7,5'i çalışma ortamındaki huzursuzluğu, yüzde 2,6'sı ise amir-meslektaş sorununu belirtmiştir.

Mesleki imajla ilgili sorunlar

· Öğretmenlerin yüzde 62'si salgın döneminde kendilerini değersiz hissetmişlerdir.

· Katılımcıların yüzde 69,8'i öğretmenliğin toplum tarafından saygın bir meslek olarak görülmediğini; yüzde 27,2'si kısmen; yüzde 2,9'u ise saygın olarak görüldüğünü düşünmektedirler.

· Katılımcıların yüzde 59,3’ü MEB uygulamalarına göre öğretmenlik mesleğinin profesyonel bir meslek olarak algılanmadığını düşünmektedirler.

· Katılımcıların yüzde 90,3'ü salgın döneminde öğretmenlik mesleğinin itibarını zedeleyen ilk üç neden içinde en çok "Öğretmenler çalışmadan ücret alıyor" algısını; yüzde 46,5'i ilk üç neden içinde en çok liyakatsizliği; yüzde 11,5''i sendikal ayrımcılığı ve yüzde 3,8 ise diğer seçeneğini belirtmişlerdir.

· Katılımcıların yüzde 70,3'ü öğretmenlik mesleğinin toplum tarafından saygın görülmemesinde ilk iki neden içinde en çok "Siyasilerin tutum ve davranışlarını", yüzde 47,4'ü ilk iki neden içinde en çok "Toplumun tutum ve davranışlarını", yüzde 44,3'ü  "Merkezi eğitim yöneticililerinin tutum ve davranışlarını", yüzde 20,9'u ise "Yerel yöneticilerin tutum ve davranışları" olduğunu belirtmiştir.

· Katılımcıların yüzde 63,6'sı öğretmenlerin mesleki imajlarına katkıda bulunmak için MEB'in yapması gereken ilk iki husus içinde en çok Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması gerektiğini, yüzde 49,5'i görevde yükselmenin hakkaniyet ve liyakate göre olması gerektiğini, yüzde 47,2'si karar alma süreçlerinde öğretmen görüşlerinin alınması gerektiğini, yüzde 32,1'i disiplin ve sınıf yönetmeliğinin değiştirilmesi gerektiğini, yüzde 30'u öğretmenlere asli vazifeleri dışında görev verilmemesi gerektiğini, yüzde 25,1'i öğretmenlik kariyer basamaklarının uygulanması gerektiğini ve yüzde 19,4'ü okul şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.

Mesleki doyum ve tükenmişlikle ilgili sorunlar

· Katılımcıların yüzde 41,7'si kendilerini okullarında kısmen değerli hissettiklerini; yüzde 26,2'si değersiz hissettiklerini; yüzde 32,1'i ise değerli hissettiklerini ifade etmişlerdir.

· Katılımcıların yüzde 54'ü mesleklerinden kısmen memnundurlar.

· Katılımcıların yüzde 43,2’si mesleklerini yaparken kısmen tükenmiş olduklarını, yüzde 31,2'si tükenmiş olduklarını ve yüzde 25,6’sı tükenmişlik yaşamadıklarını ifade etmektedirler.

· Katılımcıların yüzde 82'si öğretmenlerin de yıpranma payı ile emekli olmasını desteklemektedir.

· Katılımcıların yüzde 82'si proje okullarına yönetici ve öğretmen atamalarının herhangi bir kritere bağlı olmamasını doğru bulmuyor.

· Katılımcıların yüzde 87,8'i maaş karşılığı girilen derslerdeki ek ücretin branşlara göre farklılık göstermesini doğru bulmamaktadır.

· Katılımcıların yüzde 69,1'inin Bakan Ziya Selçuk'tan ilk üç beklentisi içinde en çok olanı 3600 ek göstergedir. Katılımcıların yüzde 59,2'sinin ilk üç beklentisi içinde en çok olanı öğretmenlerin mali haklarının çözülmesidir. Katılımcıların yüzde 50,1'inin mesleğin itibar kaybının önlenmesidir. Katılımcıların % 34,8'inin Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun çıkarılmasıdır. Katılımcıların yüzde 26,4'ünün yönetici atamalarında liyakate önem verilmesidir. Diğerleri ise öğretmen yetiştirme sorunu, tayin özlük hakları sorunu, kadrolu-sözleşmeli ayrımı ve nicel eksikliklerdir.

En büyük temennimiz anket çalışmasında da açık şekilde ortaya konulan sorunların çözülmesi, beklentilerin karşılanmasıdır. Biz şuna inanıyoruz: Eğitimin taşıyıcı kolonu öğretmendir. Diğer tüm değişkenler öğretmenden sonra gelir. Öğretmeni huzurlu kılmadan, öğretmenlerimizin beklentilerini karşılamadan, öğretmen eksikliğini gidermeden eğitimde başarı elde etmek mümkün değildir.

Ayrıca belirtmek isteriz ki; Millet Mekteplerinin açıldığı ve Cumhuriyetin kurucusu Atatürk’e Başöğretmenlik unvanının verildiği 24 Kasım tarihi bizim için çok anlamlıdır, değerlidir. Devletimizin kurucusu, Başöğretmenimiz Atatürk’ü bu özel günde özlem, minnet ve rahmetle

anıyoruz. Öte yandan kalleş PKK tarafından katledilen Neşe Alten, Aybüke Yalçın, Necmettin Yılmaz ve daha nice şehit öğretmenimizi de minnetle yâd ediyoruz. Toprak bütünlüğümüze, birlik ve dirliğimize kast eden, bir ülkenin kalkınmasının itici gücü olan eğitimi zayıflatmaya çabalayan bölücüler bilsin ki; bu ülkede “Neşe Altenler”, “Aybüke Yalçınlar”, “Necmettin” Yılmaz’lar tükenmez.

Varlığını, bilgisini, birikimini ülkemizin geleceğine adayan öğretmenlerimiz, Öğretmenler Günü’nün gururunu yaşıyorlar. Bu vesileyle tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü bu vesileyle kutlarız. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”