Türkiye´nin ilk mağara çamur banyosunu hizmetine sunan Katpatuka, Kapadokya´nın sağlık turizmi ile anılmasına da katkı sağlayacak. Bölgenin dokusu ve doğallığı göz önüne alınarak kurulan Katpatuka, geçmişte limon deposu olarak kullanılan mağaraların düzenlenmesiyle ortaya çıktı.

Uzmanlar nezaretinde misafirlerini ağırlamaya başlayan Katpatuka, çamur ve termal suyun büyülü buluşmasıyla önemli bir merkez haline geldi. Çamurdan gelen şifa ve güzelliği özel havuzunda misafirlerine sunan Katpatuka, doktor balık uygulamaları ile de öne çıkıyor. Katpatuka´nın mimari ve iç mimari çalışmalarında, bölgenin tarihi dokusu ön planda tutuldu.

Çağdaş yaşama ve istenilen fonksiyona uygun hale getirilen mağaralarda, seçilen her malzemenin, formun ve renklerin birbiriyle uyum içinde olmasına özen gösterildi. Sağlık ve güzelliğin, gerek çamur gerekse termal su gibi doğanın gücünden geldiğini vurgulamak için de en uygun ortam olarak mağaralar seçildi.

Katpatuka´nın kurucuları Taner Özkaradeniz ve Burak Yüksel, turizm ve mimari alandaki tecrübeleriyle kurdukları tesisin Kapadokya´nın turizm çeşitliliğinde önemli bir yer edineceğini belirtiyorlar.

Katpatuka´nın mitolojideki inanışları günümüze taşıyarak güzellik ve şifa dağıtacağını belirten Özkaradeniz ve Yüksel, sağlık turizmi adına bölgede bir ilki gerçekleştirmekten mutluluk duyduklarını söylediler. 2000 metrekarelik tesiste çamur havuzunun yanı sıra sıcak su havuzu, doktor balıklar, alışveriş ve cafe alanları da bulunuyor.

 

/images/haberler/resimler/2015-11/5/1338201942913.jpg

 

“Güzel atlar ülkesi” Katpatuka´ya gelen zamanın kralı, büyülendiği atlardan birinin kendisine verilmesini ister. Bunun üzerine ana tanrıça Kybele´nin rahibelerinden en güzeli ve şifacısı A.zu, hiçbir atı savaşa yollamayacağını söylemek üzere kralın olduğu yere gider. Ancak, kral ile A.zu, birbirlerini görür görmez aşık olur. O geceyi birlikte A.zu´nun mağarasında geçirirler. Sabah olunca, kral geri döneceğine söz vererek veda eder. A.zu ise atının kulağına ´onu koru ve bana geri getir´ diye fısıldar ve onu kralın peşinden yollar.

O günden sonra her sabah mağarasının önüne oturur ve güneş batana dek ağlayarak kralını bekler. İnsanlara şifa ve güzellik dağıtamaz olur. Atlar güçten düşer. Halk A.zu´yla konuşmaya çalışır. O ise sadece ağlar. Buna kızan tanrıça Kybele, gençlerin sağlığını ve güzelliğini alır. Yörenin refahı kalmaz. İnsanlar, tanrılara adak adayıp yalvarırlar. "Şu garip A.zu, kralıyla kavuşsun.

Kavuşsun ki gençlerimiz şifa bulsun yeniden.” Sonunda tanrılar, her gün ağlayan A.zu´ya ve insanlara acırlar. Şafak sökerken A.zu´nun atı dörtnala mağaranın önüne ulaşır. Üstünde yaralı kral vardır. A.zu, kralı mağaranın içine taşır. İçerisi çamurla doludur.

Yıllardır ağlayan A.zu´nun gözyaşlarının toprağa akmasıyla oluşan çamurla. A.zu, ellerine bu çamurdan alır ve kralın yaralarına sürer. Şifası ve güzelliği bu çamurla canlanır. Kral iyileşir. Ve birlikte sonsuza kadar mutlu yaşarlar. Geçmişten gelen şifa ve güzellik pınarını Kapadokya´nın tarihi dokusu ile kalite ve güven içerisinde günümüze taşıyan Katpatuka Türkiye´nin ilk mağara çamur banyosunu 07 Kasım 2015 Cumartesi günü 17.00 -19.00 saatleri arasında hizmete kazandırıyor. Haber: Mehmet KARACA

 

/images/haberler/resimler/2015-11/5/1338440068344.jpg