Geçtiğimiz günlerde İran´da çekilmiş bir kare resim, Türk basının da ve sosyal medya da yer aldı. Resimde bir görevli,  kıyafet kontrolü yapmakta “ başörtüsü, kılık kıyafet” İran tarzı ilgili görevli, tepki gösteren yoklama yaptığı insanı tart etmekte tokatlamakta idi.
Bu durumun izahı, istibdat dikta yönetiminin bariz göstergesi olarak algılandı ve de çok yadırgadık. Söz edilen istibdattın  bir de görünmeyen yüzü,  medyaya kapalı olan büyük bölümü, tanımlanmayan büyük resim var.  İnanın O resmî görmek anlamak istemezsiniz, istemeyiz.

Amerika´da sonuçlanmak üzere olan Zarrap ve Atilla İlhan davası dolaylı yönde söz edilen bu resmin bir parçası istemesek de böyle. Bu davada Türkiye, İran´ı Uluslararası arenada korumak adına kendini bu istenmeyen, Türkiye´nin hak etmediği davanın taraf olmak pozisyonunda bıraktı. Ayrıca,  büyük müttefikimiz Birleşik Devletler ile aramızın limoni olmasına katkı sağladı, ilişkilerimiz istenmeyen yönde etkilenmekte.

Bu hafta Türk Hükümetinin Sözcüsü durumunda olan Ekonomi Bakan Nihat Zeybekci; medyada yine İran´ı korumak adına bilgi paylaşımında bulundu. Aslında Bakan beyin ileri sürdüğü tez teorik olarak doğru, kabul edilebilir. Bölge halkı ve komşu Ülkeler adına pozitif yönlü değerlendirmeler.

Gözden kaçan, görmek istemediğimiz bir şey var; İran´ın  Uluslararası arenada savunulacak medeni kuramı, üretmek istediği medeni unsurlar var mı, yok mu. Eğer İran evrensel değerlere katkı yapacak siyasal, sosyal değerler yaratmaya çalışıyorsa; millet olarak da devlet, hükümet olarak da arkasında duralım.

Eğer böyle bir durum yoksa ki, yokta. İran´ın yaptığı ve yapacağı bağnazlık, barbarlık ve bölgesinde terör yaratmak, Ortadoğu´da Terör örgütlerini doğrudan inşa ve levazım desteği sağlamaktan geri durmuyor.

Şunu demeye çalışıyorum, birileri büyük resim yapma uğraşısı verirken; dünya bu resmi algılayıp tanımlamakta. Resim yapan kesimse “hiç bir eser sahibi yarattığı eserini değersizlik affedilmesinden yana olmayacağı gibi” kendince doğru, iyi yaptığından yana slogan üretmekte. Türk hükümeti, anlaşılan komşusu İran´dan yana tavır almaya devam edecek gözüküyor, ilgili demeçten çıkan sonuç bu yönlü.

TÜRKİYENİN BÜYÜK RESMİ

Türkiye bölgesinde 50-60 yıl boyunca medeni unsurlar tanımlayamamış ve medeni bir toplum yaratma ivmesi gerçek anlamda kazanamamış durumda. Bu sebeptendir ki, uzun yıllar flört ettiği birlikte yaşadığı Avrupa kıtası ile evlilik, nikâh takvimini randevusunu tespit edememiştir. Bu durumda her iki tarafın da ileri sürdüğü kendilerini haklı çıkartan sebepleri var kaçınılmaz. Türkiye´nin söz edilen büyük resminde ne tür ritüel var hep birlikte bakalım.

1- son 50 yılı Tarikat, Cemaat yapılanmasıyla geçmiş. Bu Tarikatlar siyasetin uzun yıllar belirleyici unsuru kabul edilmiş
2- Cumhuriyet rejimini koruyucu, kollayıcı görevini üslenmek durumunda kalan TSK sivil hükümete “yönetime” karşı sayısız darbe yapmak ve vesayet gücü oluşturmak gibi anti demokratik bir işlevi kendince üstlenerek “ haklı sebepler ileri sunarak” uygulamak durumunda, zorunluk, atfetmek
3- Ve rövanş niteliği kazanan TSK´ya karşı darbe; Ergenekon, Balyoz, Ayışığı, Sarıkız ve benzeri onlarca dava ile Askerin sivil yönetimden saf dışı bırakılması
4- zurnanın son deliği Cemaat FETO Yapılanması ve on binlerce Türk insanının sebepli sebepsiz mağdur/suçlu/sanık durumunda bırakılması.
5- Yeni Cumhurbaşkanlığı rejimi/yönetim tarzı ve düşündürdükleri. Şimdi kararların hızlı alınacağı beyan ediliyor. İyi doğru da biz hızlı kararlar ile Bakkal dükkânı mı işletiyoruz.
Bugün dünyanın her bakımdan gelişmiş ulusları; hızlı kararlar ile mi yönetiliyor. Bakın, Trump´ın durumu ortada

Zaman, bize yeni yanlışlar ve ilerde yeni trajediler yaratacak eylemler yaptırmasın.
Akşam aklımıza gelen mevzuyu sabah kalkınca kanunlaştırmak girişimi; her ne kadar Diktatör olmasak, diktatör kültürden gelmemiş olsak da, bazı eylemlerimiz var ki, bize o tanımı çağrıştırıyor. Aklınızdan geçmeyen, kamuoyunun hiç bilgilenmediği, medya da bir duyuyorsunuz Üniversiteler “ bir bölümü” bölünecek, ayrılacak, mühürsüz oylar geçerli sayılacak. Bu ve benzeri durumlar katılımcı demokrasi ve millet egemenliği ile bağdaşmaz, diye düşünüyorum.

MUHALEFETİ ANLAMAK

Muhalefet cephesinin Lokomotifi durumundaki CHP´si C. Başkan Adayı Muharem İnce Tekirdağ´da halka hitap etti medyadan takip ettim. Ön konuşmasında anladığım şu;
Sayın İnce, Mert, dürüst, Cumhuriyetçi adam. Demokrasi ve parlamenter sistemi, millet egemenliğini özümsemiş yüzünü, medeniyete dönmüş politikacı. Geçen gün Sayın Bahçeli, kafama takılan bazı sorular var dedi “ FETO  terör örgütünün Oy Tabanını kastederek” Benim de muhalefet cephesinde ve İnce´nin vaatlerinde anlamlandıramadığım hususlar var.

1- Parlamenter sisteme dönmek isterken, eski koalisyon pazarlıklar, kurulamayan Hükümetler ve altı ay sonra tekrar seçime gitmek durumu; kastedilen bu mu, başka anlamı var mı.
Doğrusu; Türkiye´de ve de Avrupa´da parlamenter sistem çökmek üzere. Avrupa´da bu hususta arayış içinde kimi zaman 2-3 yıl hükümet kurulamayan demokratik ülkeler var.
Yalnız,  Türkiye Cumhurbaşkanlık sistemi de görünürde doğrusu Parlamenter sistemi aratır nitelikte. Nerden baksanız Muhalefeti de yadırgamamak gerekir. Yeni sistem Başkanlık sistem olarak güzel ancak, birçok açıdan anti demokratik uygulama içermekte.

1- Bakan olmanın kriterleri
2- Başkan yardımcı kriterleri
3- Yargı erki ve küvetler ayrılığı
4- Meclis´te siyasi partilerin oranı

Nerden baksak belirsizlikler içermekte. Durum böylede olsa, işin iyi yanı olmuş ve olacakları Meclis üstü bir vesayet tarafından değil, Milli iradenin yapıyor olması. Kötüsü olmadan iyisi yapılmaz. Gördüğümüz kadarıyla toplum, insanımızın demokratik algısı, olgunluğu önüne konan sandığa yansıyacak. Uzun bir yolun yolcusuyuz; İnsan her şeyi kısa süreli hayatı için planlar ve tüm ulaşabildiği hedef bu zaman sürecini kapsar, istisnalar da olur “ kurumsal şirketler” Devletlerin ömrü hayatı olmaz; varlık kazandığı günden  sonsuza dek. Bundandır ki devletlerin plan ve stratejisi, insanların algısıyla uyum sağlamaz, devletin aklı sonsuzluk kavramı içeren güç ve iktidarı barındırır. Bu bakımdan bizim ulaşmaya, anlamaya çalıştığımız düşünce ve yorumlar yanılgı içerir. Devlet erkince pek de ciddiye alınmaz.