İnsanın, toplumun doğası gereği kendisini  güçlü hissettiklerinde gücün yarattığı, taşıdığı ayrıcalık,  hissedilerek eylem ve söylemleri de bu bağlamda değişir. Paris´in şımarık çocuğu Emmanuel Macron´un kendini haddini aşan söyleyip dile getirdiklerine hep beraber tanık olduk değil mi. Teröre, teröriste arka çıkmak sahiplenmek,  ara buluculuk önerisinde bulunmak. Bu çocuk bu gücü nereden buluyor, alıyor dersiniz. Her halde dünyayı Paris´ten ibaret sayıyor, kendilerini ulaşılmaz, belirleyici güç olduklarını zannediyorlar. Hatta ABD dahi  bölgeyle ilgili savlarından (Suriye) geri adım attığı bir dönem de. Neyse, devletimiz, hükümetimiz, Cumhurbaşkanımız Fransa´ya, onun şımarık Başkanına da gereken cevabı vermeye muktedirdir evelallah.

BAŞKANIN İRADESİ Mİ YOKSA YURTTAŞLIK BİLİNCİMİ

Osmanlı dönemin de devlet büyük oranda Sultanın iradesi demekti. Osmanlı ve ondan önce Selçuklu dönemlerinde devlet, nizam ı alem denilince,  yazılıp söylenen Sultanın iradesi, Sultanın iradesinde seçicilik ve yetkisini kullanılmasında dikkat etmesi gerekenler üzerine savlar üretilip yazılmış, Bu eserlerin başında o dönemde kaleme alınan aynı zaman da Selçuklu Veziri de olan Nizamülmülk´ün kaleme aldığı Siyasetname adlı eseri o günlerde ve daha sonraki dönemlerde  gelen Türk Sultanlarına devlet nizamı, devleti yönetmek hususunda Sultan ve onun vezirlerine  büyük katkı sağlamıştır.

Geçtiğimiz hafta gündem de bazı ehliyetsiz, ehliyetli ancak ehliyeti günümüze uyarlı olmayan -güncel- sözde bilirkişilerin din diyanet ve kadın hakları hususunda ki açıklamalarına tanık olduk, doğrumu? Doğru. Daha sonra ki gelişen durum şöyle oldu, diyanet bu çevrelerin eylem ve söylemlerine açıklık getirecek, bağlayıcı refleks geliştiremedi, bunun üzerine sn.Cumhurbaşkanı çıktı ve noktayı koydu ne söylediğini, konunun nasıl kapandığına tanıksınız. Ayrıca birde Marmara Üniversitesinde gelişen bir bisküvi lokum ile Şehitleri anma etkinliği ve  bunun akıbetinde gelişen olaylara binaen yine C.Başkanı´nın belirleyici tanımı var. Yani son günlerde bu türden yaşanılan ve neticelenen durum azımsanmayacak sayıda çok,  sözü uzatmayalım.

Burda altını çizmek istediğim konu başlığı ve buna bağlı Başkanın yetki ve sorumlulukları; Şimdi bu dönem de biz Başkan´nın iradesini mi artırmalıyız, her konuya Başkan nokta koymalı tanımlamalı mı yoksa kurumlardan önçe insanımızın yurttaşlık bilinci gelişmeli bu bağlamda kurumlar da özerk kendi alanlarında ki yetki sorumluluklarını maksimum kalite de artırmalı vatandaşa hizmete dönüştürmeli, taşın altına ellerini koymalı değilmi,  kendi kurumlarını yaşadıkları çağa uyarlamalı.

Asıl kendini paralayan, kavurup yakan ateşe atan, dondurucu soğukta dağ başında koyan, nefsine zulmeden insanın kendisi; Niye okumuyor öğrenmemekte ısrar ediyor anlamak mümkün değil.
İnsan bebek olarak dünyaya gelir bebek kalmaz çocuk olur, genç olur, yetişkin olur ve böyle evrilir durur, bu gelişme fizikidir. Bir de ruhsal gelişme var ki ona da ancak vakıf olanlar bilir. Ufacık ip ucu vereyim,  insan hangisi milliyet ve dini  inançta olursa olsun insan önce insani öğreti ve insan olmanın erdemini kalbinde, düşüncesinde yaratabilmeli yoksa din ve milliyetin hiç bir önemi yoktur.

Kötü din, kötü mezhep olmaz insanın kötülük kendi düşüncesinde olur bunu da temsil ettiği dine inanca, milliyete yansıtır.

DOĞAN MEDYA EL DEĞİŞTİRMEK ÜZERE

Doğan medyanın yaratılıp markalaşmasını sağlayan yazılı, sözlü, görsel medyanın her alanında fark yaratmayı başaran Sn. Aydın Doğan beye sonsuz teşekkürler. Medya alanından çekilirken yayımladığı mesaj ile de fark yaratmaya devam etti. Okuyucuyu önemseyen onura eden mesajlar verdi, doğrusu takdir ettim. Aydın Doğan ve ekibine yürütmeye devam ettiği işlerinde başarılar dilerim.

Ayrıca Doğan medyanın yeni sahibi olacak Demirören grubuna da hayırlı olsun der, basın hayatında hizmetlerinde başarılar dilerim.

Basın, medya üzerine her şey söylenir şiddetle öneminden bahsedilir burada tekrarlamak istemiyorum ancak, asıl olan insandır ve her şey insan içindir böylelikle insanın dışında her şey ona hizmet için araçtır amaç değildir.