Bilginin gösterdiği verilerle düşünmek ve inanç oluşturmak taraf olmak, karşıt olmak yerine daha çok duygu ve hislerimiz beraberinde çoğu gerçeği yansıtmayan bilgi kirliliğinde edinilen   yalan yanlış menkıbe ve  dedikodudan ibaret asılsız söylemlere inanıyor bel bağlıyor, bağlanıyoruz.  Belleğimiz düşünce  kalıplarımız yaşadığımız çağımızla uygunluk  göstermiyor.

Orta çağın prototipini aratmayan insan modeli ortaya çıkıyor. Üniversite de öğretim görevlisi akıl ve izanla açıklanmayan beyanatta buluna bildiği gibi, siyasetin halkçı yatırımları da her şeyin seviyesini düşürüyor. Bugün orta öğretim ve üniversitelerimizin seviyesi ortada. Her ile üniversite yaptığımız gibi her İlçeye de Yüksek okul yapmanın mantığı her şeyi ortaya koyuyor.

Politikanın iletişim lisanı o kadar dikkat çekici ki; birisi vurunca oturtuyor bir diğeri bacaklarını kırıyor. Kimin ne söylediği sözünün nereye vardığı belli değil. Doğru ya insanlar sokakta kovboyculuk oynarken, yukarıdakilerin de bu kadarcık söylemleri hoş görülmeli değil mi?  

Anlamadığım bir şey var; içimize işlemiş o kadar eski, modası geçmiş kültür, gelenek, tarihi birikim adına yaşanılmış ve yaşatılması istenen argümanlar var ki; geçmişte de bunların yaşandığına dair bir şeylerin varlığının olup olmadığı kesin değil.

Osmanlı`dan Cumhuriyet dönemine intikal eden çok az nüfus var  ve ardından gelen Onuncu yıl marşı ile on yılda yarattık on beş milyon insan övüncüyle kısa zamanda nüfusun büyük bölümü Cumhuriyet doğumlu, Cumhuriyet`in kültürüyle eğitim görüp yetişkin insan olmasına rağmen bu, nüfusun azımsanmayacak büyük bölümü Osmanlıcı, bu nasıl oluyor anlamak mümkün değil.

Cumhuriyet´e intibak edilemeyen azımsanmayacak büyük kesim var. Oysa, bizim yeni Cumhuriyetin üzerinde her bakımdan gelişmiş muhasır ulusların varlığı da geçek olduğu gibi;  Osmanlı hayranlığı olan kesim özenip hayranlık duyduğu geçmişle ne yapmak nereye varmak istiyor anlaşılır değil. Tabi ki bu durumun izah edilir yanı yok değil, birçok sebepleri vardır.

Osmanlı`yı yıkan düşmanın süngüsünü haremine sokan düşmanları, değil Osmanlının iktisat bilgisinin olmayışı, israf, bilgiye kapalılık,  savurganlık ve savaş giderleri ile saltanat  saraylarının yapım giderlerinin karşılanamaması, üç kıtanın gelirlerinin Osmanlı`ya yetmeyip  Almanya, İngiltere ve Amerika´ya kadar uzanan para, kredi talebi okyanusları aşmıştır.

Her vilayete hava limanı talebi vilayet sakinlerinin talebinin dışında popülist yatırım olarak siyasilerce vaat edilmekte. Avrupa´nın iktisadi bakımdan oldukça gelişmiş ülkelerin Başbakanları bisiklet kullanıyor, hızlı trenle yolculuk yapıyor, çocuklarını okula sabah kendileri bırakabiliyor.

Bugün Türkiye Cumhuriyet” i  Avrupa´nın bütün finans kurumlarının kredi limitlerini kullandı, Amerikan finans çevrelerinin kredilerini de kullandı; yetmez yüzünü Rusya´ya döndü. Rusya´dan alınacak olan S-400 lerin finansı için yine Rusya dam kredi talep ettiği söylenmekte.  Belki siyasi sosyal tanımlar yanılta bilir yanlış tarafgir yoruma kaçabilir; rakamlar yalan söylemez, aldatmaz yanıltmaz. Avrupa´nın beş dünyanın on beş ekonomi arasında olduğumuz söylenmekte ancak, milli gelir payımız ve dış borçlarımız asgari ücret ortada. 

Sayın Devlet Bahçeli şüphesiz Akp´nin yanında olduğunu  açıkladı. Seçimlere iki seneye yakın bir zaman olmasına karşın Bahçeli´nin konuya ilişkin tavrını gösteren açıklaması karşısında Akp´den de ilginç  yorumlar geldi. Memnunluk ifadeleriyle birlikte sürecin beyanatın erken olduğunu ima ettikleri de oldu. Bu durumu Muhalefet cephesi daha marjinal kabul edilmez buldu. Chp sözcüsü Özen Özer sert dille eleştirdi ve Bahçeli´den için ben partiyi tasfiye ettim demiyor da, Akp´ye olan desteğimiz sürecek, aday göstermeyeceğiz diyor sözleriyle eleştirdi. Doğrusu Bahçeli´nin vakitsiz hızlı davranmasının bir sebep sonuç ilintisi vardır mutlaka.


MUHALEFETİN DEĞİŞMEZ KALECİSİ

ANA muhalefetin değişmeyen kalesi, kalecisi durumunda olmaktan hiçte şikâyetçi olmayan CHP kalesinde şikâyetçi olmadığı sürece konumunu muhafaza etmeye devam edecek gözüküyor. CHP ne zaman iktidar olur derseniz? Ne zaman iktidar olmak için daha çok çalışmak politika üretmek gerektiğine inanır bu yönlü eyleme başlarsa o zaman iktidara yürür. Başarı, şartları koşulları irdeleyerek plan yaparak değil; kendisi belirleyici iradeyi kararlılıkla ortaya koyması koşulları değiştirmesi ile elde edilir. Bu güç ile değil inanç ve inandığın değere istikametindeki insanüstü iradeye eylem kazandırmak ile olur. Cumhuriyet´ in köklü partisi siyasi oluşumu parti içinde lider çıkartmak yerine yeni Ekmelettin´´ler  peşinde. Zaten bu talep her şeyi ortaya koyuyor.