Bir bakışı, bir algıyı  mantık akıl süzgecinde oluşan bir tanımı;  bilginin kanıtladığı teoriye  karşı  zorlamak, bunu duyguyla destekleyerek karşıt fikir veya bu böyledir,  bu şekilde olmak zorundadır gibi şart koşmak ´´mutlakiyetçilik´´ son derece yanlış olur.  Laik devlet siyaset yapılanmasında Diyanetin bakış algı ve tanımının sorgulanması, toplumda oluşan genel kanı doğrultusunda fetvaya zorlanması, biz bu hususta böyle düşünüyoruz diyanet veya başka bir kamu kurumunda bu işe, bu olaya böyle bakmalı bu perspektifte açıklama yapmalı, bu yönde  karar almalı; mantığı doğru kabul edilir genel kabul görmesi beklenebilir mi? Birde şöyle bakalım; siyaset diline gündeme dair  politik uygulamalara Diyanetin,  perspektifinde uygunsuz gözükürse  Diyanet kalkıp hayır bu böyle olmaz bunun doğrusu şu şekilde diye açıklama yapması beyanatta bulunması hatta baskı yapması doğru bulunur kabul edilebilir mi? Neyin nasıl doğru olacağına siz karar verin. Vatikan dünyanın döndüğünü bundan birkaç yıl önce kabul etti; siyaset veya kamuoyu  kalkıp Vatikan`a dünya dönüyor diyeceksin diye baskı yapmadı. Ben demiyorum ki diyanet doğru yapıyor veya yanlış yapıyor, eleştirilmesin de diyemeyiz ancak; kurum görüşünü açıklar, uyarsınız veya uymazsınız bir yaptırımı yok. Bu ve benzeri konular bireyin özgür iradesine bırakılmıştır. Konunun üzerini açmadım fakat yine Vatikan geçtiğimiz yıllarda genç ve yetişkinleri evlenmeye çocuk yapmaya davet etti, bunun için tatile çıkmalarını salık verdi ve maddi olarak destekte bulundu. Ayrıca tatile gidenler arasında eşlerin hamile kalmaları durumunda ek maddi ödemede bulunacaklarını taahhüt etti.
 Bu konudaki kişisel fikrim, medeni kanun yetişkinlik yaşını 18 yaş olarak tanımlamış ancak günümüz toplumunun sosyal yapısın da evlilik için çok küçük yaş kabul edilmemekte nitekim de öyle. 18 yaş gençlerde orta öğretim tamamlama yaşı, bunun birde lisans öğrenimini bırakın mesleki öğrenim süreci var. Yani tartışma götürmez üzerinde durulması angarya. Ayrıca geçtiğimiz yıllara göre toplumda evlenme yaşları geçmişle  kıyaslanmayacak ölçüde ileri yaşlara yükselmekte 35 yaş sınırları genel ifade edilen istatistik durumunda iken,  yukarıda izahı gerektiren güncel konu aslında polemikten öteye de geçmemekte.

DEMOKRASİ TEK BAŞINA ÇOK ŞEY DEĞİL

Demokrasi geçmişimiz deneyimimiz hepsi hepsi bir insan ömrü kadar değil, yok denecek ölçüde. Batı toplumlarına baktığımızda demokrasinin temelleri MÖ. 2000´li yıllara eski Roma`ya, Yunan`a kadar gidiyor. Oysa bugünün batısındaki demokrasiye baktığımızda bizdeki gibi çıplak rasyonel değil daha pragmatik ve birçok egemen güç ve kuvvetin kıskacı kuşatması içinde demokrasi kendi alanında işlevini  yapmakta kendi alan ve kendi sorumluluğunu üslenmekte. Yani, devlet yapısı içinde demokrasi işlevini yaparken diğer yanda mutlakiyet var onun yanında monarşi onu takip eden demokrasi ve parlamento gelmekte, bu kurumların karşısında birde tarafsız ve bağımsız yargı var ve bu sistem de demokrasi kalitesi de dünyada örnek. Avrupa´nın birçok ülkesinde Krallık-mutlakiyet- Senato - monarşi- ardından demokrasi seçim ve parlamento gelmekte ve bunların karşısında da ayrıca bağımsız ve tarafsız yargı gücü var. Yani demokrasi ve seçimin getirdiği yönetimi tek başına mutlak hakim kıldığınızda o yönetimi sağlıklı yürütmeniz olanak dışı. Onun durduğu kalktığı vardığı yer popülizmden başka bir yer olmaz. Birisi gelir yapar diğeri, gelir yıkar yada her şeyi yeniden kafasına göre düzenler. Nitekim bu böyle de olmakta.

ŞARK´IN ŞIMARIK ÇOCUĞU İRAN

Ülkesinin milli kaynaklarını milletinin refah ve mutluluğunu, demokratik sosyal yapısını güçlendirmek, medeni ve yaşanılabilir şehirler memleket var etmek, istihdam yaratmak yerine; büyük devlet olma egemen güç yaratma, ideolojik yapılanma, meshep ve din algısı üstünden yayılmacılıkta bulunmak, bağnaz tutuculuk, doğrudan ve dolaylı yoldan terör ve terör  örgütü yandaşlığı, Nükleer bomba yapma girişiminde bulunma  - Hizbullah ve Lübnan, Filistin-. İran,  bölgesinde kabında durmamakta elini, Lübnan, Filistin, Irak, Suriye yetmedi Suudi Arabistan ve Yemen´e kadar uzatmakta. Bu da yetmez Batı ve ABD ile didişmekte, bu kadarını ABD bile yapamaz.  Nitekim İran halkı bugün inanılmaz insan yığınları ile bütün şehirlerde meydanları dolduran kalabalıklarla muhalifler gösteri yapıp rejime karşı, ayaklanma girişiminde bulunmakta.