Şehirler yaratamıyoruz, disiplinli  iktisadi eylemler ve para politikamız yok. Yüzlerce yıldır borç ile ekonominin çarklarını döndürmek durumunda kalıyoruz. Son yıllarda biraz iyileşme var, enflasyon, döviz istikrarlı seyrediyor derken; piyasalardaki sert  değişimler  eski yıllara mı dönüyoruz dedirtecek cinsten.
          Eğitimde de durum oldukça endişe verici. Orta öğrenimden sonra   Liselere  makul ölçüde kabul edilebilir  geçiş standardını sağlamış değiliz. Öğrencinin başarı seviyesini, güven ortamında belirleyemiyoruz. . Sürekli artarak devam eden olumsuzluk ve güvensizlik  hâkim. Ayrıca,  toplumda eğitimin tek taraflı değişmez kalite sorumluluğu okul ve öğretmen, eğitmen olduğu kabul edilmiş. Oysa  önce öğrenci, talebe - talep eden - öğrenmeye açık istekli olmalı. Eğitimin temel amacı; bireyde öğrenmeye yönelik içgüdüsel eğilimin uyandırılması, bu eyleme ivme kazandırılmasıdır. Yoksa bilgiyi öğrenciye tabiri caiz ise tamperlemek değil.  Okulun verdiği mesleki, teknik bilgiye, donanıma kapalı öğrenciye Okul, eğitmen ne verebilir. Bu durum, öğrencinin istekli, arzulu olmasıyla elde edilebilir.  Bir deyim var, sen Mevlana ol, Şems Güneşi her yandan seni gelip bulur. İstek, arzu, iştiyak olmadan aşk olmadan meşk olmaz.
           Asırlardır değişmez ve değişmeyecek, kalitesi artarak devam edecek çocuğun yüksek nitelikli eğitimi aileden başlar, sonradan edinilen çok şey aile kurumundan alınan görgü, kültür, gelenek ve bilginin üzerine konulur. Yani,  eğitimin temeli aile terbiyesidir. - güzel ahlak -  Sonra, eğitim sürecimiz üzerine yazılıp, dile getirilecek çok şey var. Öğrencilerimizi, yüz metre koşusuna katılan - sınav odaklı - varış çizgisine kilitlenmiş yarışçı gibi öğrenim kazanması son derece yanlış. Çoğu zaman, dinlemesini dinlerken anlayıp anlamadığımızı;  hitap etmesini, dilek veya isteğimizi dile getirip gereken iletişimi seviyeli ölçüde kuramıyoruz. Bu konuyu daha fazla uzatmadan  kesintisiz virgül aralıkları ile tamamlıyacam. Dünya ile iletişim için yabancı dıl ve küresel kültür, sosyallik, spor ve fiziki sınırlar, çevre bilinci, sosyal sorumluluk gibi müfredatın dışında orta öğretimde öne çıkması gereken konular..

           Atatürk`ü anlamak

          Gündem de Akp´nin Atatürk yakınlaşması gibi bir algı söz konusu.. Atatürk`ü sahiplenme ifadeleri konuşulup tartışılıyor. Olumlu bir gelişme, en azında iç siyasette Atatürk polemik konusu olmaktan çıkmış olur ki.. Biz seviyoruz siz, sevmiyorsunuz; Atatürk düşmanı gibi, büyük kitleleri temsil eden bir siyasi partinin: Cumhuriyetin kurucu babası M.Kemal Atatürk ile tezat düşmesi veya ilkelerini temsil edememesi düşünülemezdi.
          Böyle olmakla birlikte millet olarak Atatürk`ü gerektiği ölçüde anlamış sayılmayız. Her şeyden önce şunu serbestçe ifade edebilirim ki; Eğer Atatürk`ü birazcık anlamış olsa idik, Tsk defaten siyasete müdahil olma durumunda olmazdı, fikir hürriyeti, düşüncelerini özgürce ifade etme olanakları gelişir, Cumhuriyetin kurumları daha özgün ve bağımsız - vesayetsiz - çalışma alanı oluştururdu. Cemaat gibi bir oluşumun gelişmesine milletimiz yol vermezdi. Şu an yüz binlerce insanımız cemaatin skolâstik biat kültürünün mağduru durumunda. Neyse, yani ezber Atatürkçülük insana, topluma bir yarar sağlamıyor;

           Elon Musk ve Türkiye etkileri

           Amerika`lı, yaşadığımız cağın, günümüz dünyasının yazılımının öncü girişimcilerinden iş adamı Elon Musk. Hayal gücü ve yaratıcılığı tartışılmaz  çok zeki, cesur ve akıllı bir adam. Anıtkabir ziyareti ve paylaşımları ile bize Bilmediğimiz Atatürk`ü anlatan birikim. Ne yapacağız desek, birileri çantasını yanına alıp Türkiye`ye geliyor yapacağımızın ürün  ile ilgili anlaşmayı yapıp. Sözleşmeyi çantasına koyup gidiyor. Elektrikli veya hibrit milli araç yapacaz dedik! Hemen Musk çıkıp geldi. Haberleşme, uydu fırlatma gibi konularda da iş birliği önerdi. Biz nez aman kendi işimizi kendimiz yapacağız? Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda da işimizi kendimiz yapamıyorduk, belki bu normal karşılana bilir. Ancak, aradan yüzyıl geçmiş yine işimizi  küresel güçler yapıyor.  O zaman biz ne yapıyoruz ve biz niçin varız. Bizimki akıl degil mi? biz omuzlarımızda taşıdığımız  başımızı sadece, beslenmek için mi kullanıyor, taşıyoruz..